Soykırım sürecinde birkaç kişi de olsa İttihatçı da olsa Soykırıma karşı çıkma cesareti gösteren birkaç Vali bulunmaktadır. Vicdan sahibi bu insanlar Burçin Gerçek’ten ödünç aldığımız terimle “Akıntıya Karşı” bir set oluşturmaya başlayınca, hem yapılan organizasyonun bozulmasına ve yürümesine mani olacakları hem de kötü örnek oluşturacakları göz önüne alınarak, sürecin ilk anlarında görevlerinden uzaklaştırılmışlardır.

Ankara Valisi Ali Mazhar Bey[1] ile Halep Valisi Celal Bey[2] 1915 Soykırım sürecinde tehcire tehcir adı altında Ermeni Yurttaşların ölüm yoluna çıkarılmasına karşı çıkan Valilerden ikisidir. Celal Bey’in konuya ilişkin Vakit Gazetesi’nde yayınlanan makalelerini Rober Koptaş günümüze taşımıştır. [3]

Bilindiği gibi, İttihatçıların beyni Talat’ta oyun bitmez. Talat bu iki Valiyi özel bir muameleye tabi tutmuştur: Güya becayiş yapılmış gibi her iki Valinin karşılıklı olarak yerleri değiştirilmiş, bu iki Vali yerlerine varıncaya kadar tehcir işlemleri sonuçlandırılarak Ermeniler ölüm yolculuğuna çıkarılmışlardır.

Dahiliye Nazırının görevden alma emrinde bir an önce görevlerinden ayrılmaları emredilmektedir. Celal Bey başka bir muameleye tabi tutulacakmış ancak, damadının ve önceki hizmetlerinin sayesinde görevden alınmakla yetinildiğini tayin emrinden anlıyoruz:

“Ankara

Halep Valisi Mazhar Beyefendiye

Bugünkü telgrafa zeyldir.

Bazı ahvali hususiyesine ve iptilasına mebni Celal Bey’in hemen hareketi lüzumu te’kid edilmiştir. Bazı … müşarileyhin zati talep olunmuş olsa da fırkaya merbutiyet ve sadakati ve damadı Nazım Bey’in hidematı fedakarenesine mebni büsbütün açıkta bırakılmasını muvafık görmediğim için sizden eder Ankara’ca tahkiki konusunda bir icraatın başka bir gayeye matuf olduğu anlaşılmıştır. Her halde serian hareketleri …

9 Haziran 1331

Talat” [4]

Bu yazışmadan kısa bir süre sonra Mazhar Bey’in görevden alınması için düğmeye basılır ve 17 Mayıs 1915’te kendisine daha önce görev yaptığı Halep Valiliği önerilir.

Esasen bu tayin Dahiliye Nezareti için deyim yerindeyse “Bir taşla iki kuş” olabilecek niteliktedir. Çünkü Mazhar Bey’in Halep Valisi Celal Bey’le becayişi kararlaştırılmıştır.

Böylelikle Halep’te emirlere karşı gelen Celal Bey uzaklaştırılmış olacak ve her ikisi de yeni görev yerlerine varana kadar tehcir de büyük ölçüde tamamlanmış olacaktır.

Başkanlık Osmanlı Arşivi’nde yer alan diğer bir belgenin durumu apaçık gözler önüne seren açıklıkta olduğunu söyleyebiliriz.

“Ankara’da Halep Valisi Mazhar Beyefendiye C. 9 Haziran 331.

Ermenilerin nakil ve iskanı hususatından dolayı şu günde bir kat daha tezayüd eden Halep vilayetinin bu babdaki meslek ve siyasetini takdir ile ona göre tayin-i hatt-ı hareket ve ittihaz-ı tedbir edecek bir (Sözcük silik) tevdii düşünülerek zat-ı alilerinin hususat-ı mezkure de (Sözcük silik. “Mutabakat” olabilir) ile hemfikir olmanıza ve o havali hakkında zaten malumat ve tecrübe (Sözcük silik) bulunmanıza binaen oraya nakliniz tensip edilmiş ve keyfiyetin evvelce istimzac edilmemesi de böyle mühim bir za manda nezaretin pek mühim bir meselede bir memuriyeti reddetmeyeceğiniz kanaatine müstenit bu lunmuştur (İki sözcük silik) şu sırada man-i kabul ve azimet olacak bir mahiyette görülemediğinden (Sözcük silik) buyurulması mütemennadır.

9 Haziran 331.

Nazır Talat” [5]

Burçin Gerçek’in erdemli kişileri incelediği “Akıntıya Karşı” eserinin dışında (6) Ayşe Kadıoğlu da, “Başka Kahramanların Türkiye’si” adlı makalesinde bu vicdanlı kişilere odaklanarak Ayhan Aktar’ın “Yorgo Hacıdimitriadis’in Aşkale – Erzurum Günlüğü (1943)” başlıklı eserinde Tehcire karşı olan Celal Bey’in yokluğunda İTC murahhası Ferit Hamal’ın 1915’te Konya’da Ermeni tehcirinin gerçekleştirilmesini ayrıntılandırmıştır. (7)

Dikkatimizi Burçin Gerçek’in, “Akıntıya Karşı” incelemesindeki Celal Bey’den aktarılan sözlerine bırakarak sözlerimizi bitiriyoruz:

“Binlerce masum çocuk, kabahatsiz ihtiyar, aciz kadınlar, kuvvetli gençler” bir “kan cereyanı içinde yokluğa doğru” giderken, “elleriyle, tırnaklarıyla akıntıya karşı durdular…” (8)

Ekler:

Resim1-35

Resim2-22

[1]Ali Mazhar Bey, 1868 yılında doğmuştur. Halep Vilayeti Telgraf ve Posta Müdürü Mahmud Bedri Bey’in oğludur. Bazı kaynaklarda Mülkiye mezunu olduğu bilgisi yer almaktadır. Fakat Mülkiye mezunu değildir. Adının bu sebeple Mülkiye Şeref Kitabı’nda bulunmaması karışıklığın sürmesinde etkili olmuştur. Ali Mazhar Bey idarenin çeşitli kademelerde görev alarak Ankara Valisi olur. Halep vilayetindeyken kendisine önerilen Bitlis Valiliğini kabul etmemiştir. Ankara Valiliği’nden emekli olduktan sonra ticaretle uğraşır. Cumhuriyet döneminde “Payzın” soyadını almıştır.

[2]Celal Bey 1863 yılında İstanbul’un Kızıltoprak semtinde doğmuştur. Çeşitli tarihler arasında Valilikler yapmış, 1911 yılının Ekim ve Aralık aylarında Dahiliye nazırı, 1913 yılının Ocak ve Haziran aylarında da Ticaret nazırı olmuştur. Celal Bey 1915’te Halep ve Konya Valisidir. 10 ve 13 Aralık 1918 tarihlerinde Vakit Gazetesinin baş sayfasında yayınladığı 3 bölümlük yazısıyla, Soykırım sürecinde, Ermeni vatandaşlara uygulanan muameleyi kamuoyunda paylaşan ilk Osmanlı yöneticisidir. Celal Bey, Ermenilerin tehcir sırasında uğradıkları kötü muameleyi önlemek için elinden geleni yaptığını fakat bu kötü muameleyi önleyemediği için görevinden ayrılmak zorunda kaldığını belirtir.

3) https://m.bianet.org/bianet/azinliklar/137766-turkler-ve-muslumanlar-bu-cinayetlerden-dolayi-kan-agliyor

[4] İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı Bel Mtf 010589

[5]Başkanlık Osmanlı Arşivi DH. ŞFR 54/94

6) Burçin Gerçek Akıntıya Karşı İletişim Yayınları 2. Baskı 2017 Sayfa 14, 15.

7) http://www.radikal.com.tr/radikal2/baska-kahramanlarin-turkiyesi-1062389/ Erişim Tarihi 30. 01.2022

 8) Burçin Gerçek Akıntıya Karşı İletişim Yayınları 2. Baskı 2017 Sayfa 140.