1993 yılında kurulan Kardeş Türküler, kendilerini tanımladıkları ifadeyle “Anadolu, Trakya ve Mezopotamya halk şarkılarını, kendi kültürel bağlamlarını dikkate alarak, orijinal dilleriyle yorumlamaya çalışırken, çok kültürlü bir coğrafyada kardeşlik içinde birarada yaşama umudunu dile getiriyor”.

Öğrencilik döneminde başladıkları yolculuğu sürdüren grubun üyelerinden Vedat Yıldırım ve Feryal Öney, İzmir’de verdikleri konser öncesinde Amerika'nın Sesi'nin sorularını cevapladı.

VOA: Kardeş Türküler nasıl ortaya çıktı?

Feryal Öney: Sahiden uzun bir hikaye. Boğaziçi Üniversitesi’nde, öğrencilik yıllarımızda bir araya gelen bir grup sanatsever öğrenci olarak, müzikle, dansla, tiyatroyla meşgul olmayı seven bir sanat çevresi oluşturduk. Orada hem memleket meselelerini düşünmeye başladık hem de gösteri sanatları üzerine belli teorik yazıları, kitapları, makaleleri okuyup tartışmaya başladık. Geleneksel müziklerle, danslarla ilişki kurma çabasına girdik.

90’larda Türkiye farklı bir yere doğru gidiyordu. Özgürleşme hareketlerinin ivme kazandığı bir dönemdi. Kürt özgürlük hareketi, kadın hareketleri, öğrenci hareketi, çevreye karşı duyarlılıklar hepimizi motive eden eylemlerdi, girişimlerdi. Böyle bir ortamda hem sanat yapacağız hem de memlekete, dünyaya dair bir şeyler söylemeye çalışacağız. Nasıl bir dil oluşturacağımızı konuşmaya, tartışmaya, çeşitli çalışmalar yapmaya başladık. 1990, 91, ve 92’de atölye çalışmaları sürdü. 1970’lerdeki Anadolu pop ve Anadolu rock üzerine bayağı bir çalıştık.

Dedik ki Türkiye’deki farklı diller, farklı kimlikler, farklı inançların müziğini, dansını yapalım ve hikayelerini anlatalım. Nerede ortaklıklar var, hangi hikayeler ortak, nerelerde ayrışıyorlar… Farklılıklar ve ortaklıklar bizim için zemin oldu. Oradan bir dil oluşturma çabası başladı. İsmini de Kardeş Türküler koyalım dedik, bu naif bir dilekti aslında. İstedik ki insanlar eşit, özgür, aynı topraklarda yaşasınlar. Aynı coğrafya iklimini paylaşsınlar. O dileğimiz, isteğimiz hala baki.

VOA: Türkiye’nin müzik tarihini yazsanız Kardeş Türküler için ne derdiniz?

Vedat Yıldırım: Bunun iki ayrı cevabı var. Kültürel-politik açıdan bir cevap verilebilir. Bu açıdan bakıldığında herhalde Kardeş Türküler bir yer edinmiştir. Çünkü Türkiye’de toplumsal çoğulcu, çok kültürlü bir sanat anlayışına ihtiyaç var. Türkiye, tek bir ırkla, ulus devlet mantığıyla tarif edilemeyecek bir yer. Böyle tarif ettiğimizde aslında nankörlük de etmiş oluyoruz. Mutfağı, müziği çok zengin bir yer. Aslında bu bir karşılaşmanın, birçok kültürün bir araya gelmesinin verdiği bir zenginlik. Bu yönüyle muhtemelen Kardeş Türküler’in tarihte bir yeri olur.

Sound veya müzikal olarak dediğinizde de ona karar vermek bizim çok “haddimize” değil. Ona daha çok insanlar, dinleyenler karar verirler. Ama sadece politik-kültürel misyona sığınmadan, müzikal olarak da bir şeyler yaptığımıza inanıyoruz.

'KARDEŞ TÜRKÜLER BİR REHABİLİTASYON PROJESİ'

VOA: Türkiye’nin siyasal iklimindeki değişimleri sizi nasıl etkiliyor?

Vedat Yıldırım: Türkiye’deki sürekli kutuplaşma üzerinden bir gidişat, bir hemhal olamama, barışık toplum olamama durumu var. Bu aslında Kardeş Türküler’i çok zorluyor. İnsanlar birbirini dinlemeden, sohbet etmeden kendi köşesinde, kurgular dünyasında yaşıyor. Ama Kardeş Türküler bir rehabilitasyon projesi. İnsanlar Kardeş Türküler konserlerine geldiklerinde ayrı gayrı olmadığını görüyor. Hakkaniyetli olmaya, bütün kültürlerin hakkını vermeye çalışıyoruz. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 20 dil üzerinden bir repertuarımız var. İsterdik ki daha çok olsun ama bizim elimizden de bu kadar geliyor.

VOA: Kardeş Türküler üretimine devam ediyor mu yoksa birikimini mi tüketiyor?

Vedat Yıldırım: Bu soru önemli bir soru. Biliyorsunuz ekipler bir gençlik heyecanıyla başlar, sonra rutinleşir. Aslında baktığınızda biz 27 yıldır beraberiz. Genelde ekipler çok dayanmaz. Kardeş Türküler kültürel-politik bir proje. Ama bir taraftan da bir müzikal deneyim, bir birikim oluşturmaya, bir sound yaratmaya çalışıyoruz. Kardeş Türküler’in geleneğe gidip onu bugüne taşımak gibi bir derdi var.

Muhtemelen bazen hazırdan yiyoruzdur. Dediğim gibi 26-27 yıllık bir süreç geçmiş. Gruplar için bir yerden sonra metal yorgunluğu oluşuyor. Bunu yenmenin yollarından bir tanesi de gerçekten projeci olmak. O yüzden dikkat ediyorsanız yeni yeni projeler yaratmaya çalışıyoruz. Halk müziğini, halk kültürünü yenilemeye çalışıyoruz.

'HAYATIMIN MERKEZİNDE DURUYOR'

VOA: Siz bir yandan da Bajar grubundasınız. Yeni projeler var mı?

Vedat Yıldırım: Bajar’da 10 yıl oldu. Renklendirmeye çalışıyoruz. Ama onun dışında projeler de oluyor. Film müzikleri yapıyoruz. Mesela Bajar olarak en son İranlı Kürt yönetmen Bahman Ghobadi’nin filminin müziklerini yaptık. Hatta soundtrack’i çıkacak. Onun dışında tiyatro oyunları yapıyoruz. Biz aslında bir gruptan çok projeciyiz. Yeter ki bir sofra olsun, o sofranın bir manası olsun, biz de gidelim katkı sunalım.