Bu sabah "Cumhur İttifakı'ndan asgari ücret hamlesi hazırlığı" haber başlığını okurken dün benim gibi çoğu kişinin aklından geçen "iktidar bir erken seçime mi gidiyor" sorusunu yeniden düşünüyor insan. Gelinen noktada kimse bu iktidarın normal zamanında yapılacak bir seçime kadar dayanabileceğine ihtimal vermiyor çünkü. Şartlar her geçen gün iktidar yönetiminin işini zorlaştırıyor.

Dün yaşananlar da bugüne kadar tanık olduğumuz olaylar dizisinden sonra "Bu kadarı da olmaz" dedirtecek kadar çarpıcıydı..

TCMB'nin faiz kararından bahsediyorum.

Hangi ekonomist böyle bir kararın akla ve mantığa uygun bir açıklamasını yapabilir ki?

Herkesin tepkisi aynıydı: Bu kararın ekonomiyle izah edilecek bir yönü yoktur. Karar siyasidir.

"Mal ve varlıklarımızı ucuzlattık" diyerek dışarıdan para gelmesini sağlamak, diğer yandan içeride daha ucuz kredi ile borçlanmayı teşvik edip çarkları döndürmek...

İşin ekonomi diliyle izahı böyle yapılabilir belki.

Ama öyle batık haldeyiz ki ve ayarlar öyle kaçmış ki, bu planların işe yaramayacağı aşikar. Ben demiyorum, işinin ehli iktisat hocaları söylüyor bunları.

Dün nereden bakarsanız bakın berbat bir gündü.

Ben bir yandan Tahtakale ayaklı borsasındaki sesleri dinlerken, panolardaki yanıp sönen sayılara bakıyordum ama bir yandan da birilerinin nasıl ceplerini doldurduklarını düşünüyordum...

Öyle değil mi? Bir kaç gündür niye TL düşüşü gevşemiş, kamu bankaları dolar satmış, bunları kimler almıştı acaba?

Şimdi yeniden dolar yükselince ellerindekini satanlar bunlar olamaz mıydı?

Ülke ekonomisi böyle yönetiliyorsa halimize ne demeli?

Her dolar yükselişinde içim sızlıyor: Yiyecek bulmakta zorlanan, çocuğuna okul harçlığı veremeyen, evinin kirasını ödeyemeyen, iş bulma umudunu yitiren yoksulluğa bakarak içim sızlıyor.

Derin Yoksulluk diye bir tanım var. Günlerdir bunu düşünüyorum.

Ülkem insanının geldiği hazin fakirliği, saplandığı yoksunluğu...

Yoksulluğun nasıl kalıcı hale geldiğini anlatıyor bu kavram.

Artık "ben bu güne kadar size bunun için mi oy verdim" diyecek kadar şaşkın ve çaresiz ülkem insanı...

Derin Yoksulluğu yaratan koşulları yeniden düşünüyorsunuz onları dinlerken. İktidarın ömrünü uzatmaya yarayan, yoksulluğun yönetimi denecek sarmal bir döngünün nesnel tabanından bahsediyorum.

Dün kara bir gündü ama dahası var. İçinizi karartacağım yine.

Dün Türkiye, OECD 'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü tarafından kara para aklama konusunda suçlu bulunarak Gri Liste’ye alındı.

Bu haberin yadırganır yani yok, ya da Türkiye 'ye laf ettirmem diyebilirsiniz...

Ama şu da gerçek: Biz aylardır off shore piyasalarında banka hesabı olanları,, Maslak raporlarıyla oynayarak yurt dışına para kaçıranları, rüşvet dağıtanları konuşuyoruz...

Türkiye bir kara para aklama cenneti olmuş.

Topluma cehennem hayatı yaşatan, ironi gibi bir durum...

"Ve kirlendi bu dünya!" diyebilirsiniz! (Ama içinizden geçeni tahmin ediyorum!)

Bir Orhan Gencebay şarkısı dinlemeye ne dersiniz?