HDP eski Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 108 sanıklı Kobani Davası’nın 9’uncu duruşması başladı.

Sincan Cezaevi Kampüsü’nde, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile HDP milletvekilleri, MYK üyeleri, HDP Ankara İl Örgütü üye ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

AYSEL TUĞLUK 3 HAFTA ATK TARAFINDAN GÖZLEM ALTINDA TUTULACAK

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonuna getirilirken, faklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler ise Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya katıldı.

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, dosyaya eklenen evraklar ve dilekçeler okundu. Cezaevinde tutulan ve sağlık sorunları olan siyasetçi Aysel Tuğluk’un 3 hafta süreyle ATK tarafından gözlem altında tutulacağı bilgisi paylaşılırken, YPG’nin “terör” listesinde bulunup bulunmadığına yönelik yazılan müzekkereye cevap verildiği belirtildi.

Vareste bulunma taleplerine ilişkin iddia makamı, mazeret dilekçesi veren tarafların sağlık mazeretleri dışındaki taleplerinin reddedilmesini istedi.

TUĞLUK’UN VARESTE TALEBİNE RED

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu siyasetçi Aysel Tuğluk’un henüz savunmasının alınmamış olunması nedeniyle vareste talebinin reddine, ancak sağlık durumuna ilişkin ATK’den randevu alınmış olması ve gözlem altına alınma işlemleri nedeniyle bu duruşma periyodunda mazeretli sayılmasına, HDP eski MYK üyesi Berfin Özgü Köse’nin ise vareste tutulmasına karar verdi.

‘İNSANI VE VİCDANİ DEĞİL’

Karar ardından söz alan Tuğluk’un avukatı Ali Bozan, mahkemenin müvekkili hakkında vareste tutulma talebinin reddine dair karar vermesinin hukuki yanının dışında insani ve vicdani olmadığını belirtti. Bozan, “İstanbul ATK’nin vermiş olduğu bir karar var. Müvekkilimiz İstanbul bu hafta ATK’ye sevk edilecek. Bunlar göz önünde bulundurularak vareste tutulmasını talep ediyoruz” dedi.

Bozan, duruşma periyotlarına ilişkin itirazlarının sürdüğünü belirterek, “Mahkemeler bütün işlemleri ara kararlarıyla yapmak zorunda. İfade verme işlemlerine ilişkin detayları anlamak için adet bulmaca çözmeye çalışıyoruz. Bunu yaşamak zorunda değiliz. Bir anda mahkemenin aklına gelmiş falanca sanıkların ifadelerinin gönderilmesine diye yazı gönderiyor. Bu haliyle dosya yamalı bohça haline döner. Bundan sonraki periyotlarında duruşma tutanaklarında karar altına alınan hususlar dışında herhangi bir işlem yapılmaması talebimiz var, aksine yasaya aykırı olacak” diye konuştu.

Talimat yokluğunda müşteki dinlenmesine ilişkin olan itirazları yineleyen Bozan, “En başından beri diyoruz ki talimat yokluğunda müşteki dinlemeyin, dinleyemezsiniz. Mahkemeniz, müştekilere soru sormayla ilgili bir ara karar sundu ve mahkemeniz bize bir süre verdi. Bu kararın gerekçesi itirazlarımızı haklı kılıyor. Mahkeme bize hak verdi. Ancak heyetin sorunu şu ki, bugüne kadar dinlenen müştekilere geri dönemiyor. Talimat yoluyla müşteki dinlenmesinden vazgeçilmesini talep ediyoruz. Yöntem belli ya mahkemede müştekilerin hazır edilecekler ya da SEGBİS yoluyla hazır edilecekler” diye konuştu.

DİLEKÇELER İŞLEME ALINMAMIŞ

Ertuğrul Kürkçü’nün avukatı Mehmet Oruç, daha önce verdiği dilekçelerin işleme koyulmadığını bilgisini vererek, “11 Ocak’ta dilekçe verdim. Bu dilekçede 10 Aralık’ta verdiğim dilekçenin dosyaya alınmamasına ilişkindi. Mahkemenizle başlatılan işlemlere ilişkin itirazlar vardı ama yer verilmedi. UYAP’taki yazışmalardan ya da onlarca insanların kendisine ait olmayan evlerine mahkemenin tarafından asılan müzekkereler asıldı. Benim müvekkilim ile ilgili Türkiye’nin onlarca şehrinde asılmış müzekkereler var, kendi evinin dışında. Üstelik yargılananların tamamının isimleri liste halinde yazılarak, suçun şahsiliği ilkesi çiğneniyor. Ben şimdi bunun nasıl bir hukuksuzluğa yol açtığına ilişkin bir kez daha sözlü itirazımı dile getiriyorum” dedi.

‘SİYASİ TASFİYE’ DAVASI

Duruşma öncesi HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, kampüs önünde yaptığı açıklamada, “Nisan ayından beri devam eden duruşmalar, dünya tarihine hukuksuzluk ve adaletsizlik örneği olarak geçmiştir. Evrensel normlara uygun bir yargılama yapılmadığı ortadadır. Türkiye’de asgari hukuk kurallarına uygunluk bile söz konusu değildir. Gerçek anlamda bir kumpasla karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyetinin tutumu ve iktidar ortaklarının mahkemeye yönelik açıklamalarının davanın amacını ortaya koyduğunu ifade eden Sancar, “Bu dava HDP’ye karşı bir siyasi tasfiye ve intikam davasıdır. Sadece hedef HDP değildir, hedef adalet arayışıdır, demokrasi mücadelesi ve barış özlemidir. Bu dava adalete, demokrasiye, barışa karşı yürütülen çok yönlü programların laboratuvarı gibidir. Adaletsizliklerin burayla sınırlı kalmayacağı, herhangi bir alanda karşılaşılan hukuksuzlukların sadece o alanla sınırlı kalmayacağını bizler söylüyoruz, dünya tarihi söylüyor, Türkiye’deki tecrübeler gösteriyor” dedi.

'DEMOKRASİ GÜÇLERİNE TEHDİT'

Bir yerde yaşanan adaletsizliğin ülkenin her yanına yayıldığına her zaman vurguladıklarını söyleyen Sancar, şöyle devam etti:

“Kobani kumpas davasında bugüne kadar yapılanlar sadece hukukun hiçe sayılması anlamına gelmiyor, aynı zamanda insanlık açısından bir eziyete dönüşmüş durumda. Duruşma periyotlarının düzenlenmesi bile tek başına nasıl gayri insani şartlarda bir yargılama piyesi sergilendiğini ortaya koyuyor. En son iki hafta ara verme gibi bir kararı oldu mahkemenin. Mahkeme heyeti de değişti. Bu periyotlar da yargılanan arkadaşlarımız ve avukatlar açısından insanlık dışı bir zorlama yaratıyor. Bütün bunlara ek olarak bugüne kadar yapılanlar; savunma hakkının kısıtlanması, yargılanan arkadaşlarımızın kendilerini savunma imkanlarının ortadan kaldırılması başta olmak üzere pek çok ihlali de barındırıyor. Bunlara karşı kamuoyunun geniş bir dayanışma göstermesi gerektiğini hep söyledik. Buradaki adaletsizlik rejimin özünü ortaya koymaktadır. Bütün demokrasi güçlerine yayılacak bir tehdit oluşturmaktadır.

'BU REJİMİ TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE GÖMECEK GÜCÜMÜZ VAR'

Mücadelemizi hayatın her alanında güçlendirerek, büyüterek sürdüreceğiz. Adalet mücadelesi HDP’nin varoluş sebeplerinden biridir. Adalet olmadan barış ve demokrasi olmaz. Bu nedenle Kobani Kumpas Davası’nda adalet arayışını hem burada mahkeme önünde hem içeride ama en çok halkın içinde yürüteceğiz. Çünkü biliyoruz ki hakikat, adalet, barış ve demokrasi birbirine kopmaz bağlarla bağlıdır. Eğer bu ülkede kalıcı barış ve güçlü demokrasiyi tesis etmek istiyorsa, hakikat üzerine kurulu bir adaleti savunmaktan bir an bile vazgeçmemek zorundayız. Kim adaletsizlikle karşılaşırsa HDP orada olacaktır. Bütün demokrasi güçlerine, adalete güvenen ve adalet isteyen bütün yurttaşlara çağrımız bu dayanışmayı büyütmek ve ortak mücadeleyi güçlendirmektir. Bu sisteme karşı gerçek alternatifi ortaya koyacak şey de demokrasi güçlerinin bir araya gelmesidir. Barış ve demokrasi üzerine kurulacak bir gelecek için güçlü bir birlikteliğe ihtiyaç vardır.

Kobani Kumpas Davası’nı boşa çıkaracağız, kapatma davasını boşa çıkaracağız. Bu rejimi dayandığı adaletsizliklerle tarihin çöplüğüne gömecek gücümüz var. Yeter ki bu gücü etkili ortak mücadelenin bir kaynağı haline getirelim. Herkesin bu konuda üzerine düşen görevi eksiksiz yerine getirmesi gibi bir sorumluluğu olduğunu hatırlatalım.”

Duruşma, verilen bir buçuk saatlik aranın ardından devam edecek.