“Neden kör olduk, Bilmiyorum, belki bir gün nedenini öğreniriz, Ne düşündüğümü söyleyeyim mi sana, Söyle, Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük, Gören körler mi, Gördüğü halde görmeyen körler.”
Jose Saramago, Körlük

“100 yılda yapılmayanları 20 yıla sığdırdık. ”Peh. Lafa bak hizaya gel.” El ağzı bu çuval değil ki büzesin. Ağzı olan konuşuyor”..

Son başbakan ‘inmeden’ mi ‘binmeden’ anımsamıyorum, bir ara seçim öncesi vaatlerin hepsinin tutulamayacağını, o sözlerin seçim için verildiğini söylemişti.

“20 yıla sığdırılan” şeyler seçim vaatleri gibi değil tam tersine bir böbürlenmeyi içeriyor. Yapacağız değil yaptık. ”Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır”

Hafızam beni yanıltmıyorsa eğer, Aziz Nesin’in şimdi adını anımsayamadığım bir öyküsünde seçim öncesi milletvekili adayları, her gittiği kasabada, köyde vatandaşların taleplerini “Yenice” cıgarası paketlerinin arkasına yazdığını, cıgara bitince de paketi buruşturup attığını bir güzel anlatmıştı.

Dönem değişti “yenice cıgarası” tarih oldu. Sonra filtreli sigaralar çıktı. Fukara cıgarası “ikinci”, ”birinci” yanına ”yenice”yi alarak gitti. Beyaz filtreli, ”maltepe”, sarı filtreli “samsun”ve diğer değişik adlardaki filtreli sigaraların “tekel”ini dönemin başbakanı Turgut Özal, Amerikan sigaralarının ithalatına ön ayak olarak bitirdi. ”Sigara kaçakçılığını bitirmek için”, Özal yerli üretim karşısında Amerikan ve diğer ecnebi tütün ürünlerine pazar yaratınca memleketin fukarası ne yapsın, mecburen ayak uydurdu. Verdi parasını içmişken “iyisini içmeğe” kim itiraz edecekti, etmedi de. Tütün kotası, üretimi bir yana TEKEL yok edildi. Meydan tamamen ecnebi sigaraya kaldı.

Sigara sağlığa zararlıdır. Aksini söyleyen mi var. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sigaraya karşı olduğunu bilmeyen yok.

“Biz gençlik yıllarımızdan beri bu mücadelenin en ön safında olduk. Kendi yakın çevremizden başlayarak karşılaştığımız herkesi tütün ürünlerinin zararlarına karşı ikaz ediyor, hatta varsa sigara paketine el koyuyoruz. ”

Allah için hababam sınıfı öğrencileri nasıl Kel Mahmut'a yakalandığında sigaraları kaptırırsa Cumhurbaşkanına yakalanan da sigarasını hep kaptırdı. Bir kişi hariç. Neşet Ertaş, kendine özgü dili ile “cuarayı zenginler bıraksın fukara ne yapsın bir cuarası var, cuara içmesin de ne etsin, elektriğin parası verilmemiş, ekmağın parası verilmemiş , çocuk dersen halden anlamaz. Fukaranın canı burnunda, esasen dünyamızı zehirleyen egzoz gazının” zararlarına dikkat çeken muhabbetleri akılda kalmadıysa eğer internette mevcut.

“Ülkemizde kapalı mekanlarda sigara içme yasağından yüksek vergi uygulamasına kadar tütün ürünleri kullanımıyla en etkin mücadeleyi bizim gerçekleştirdiğimizi kimse inkar edemez. ”İnkar eden mi var. Haşa. Vergi dersen vergi üstüne, zam dersen zam üstüne, vergi de zam üstüne. Burjuvazi hariç geri kalanımız vergi ödemeye “vergili”. Sigaradan çok vergiye ödüyor tiryaki. İçmesin demek kolay. Her zamdan sonra tiryaki illa ki içmeye devam edecek, Öfkeden, sinirden yada keyiften..... İster zengin ol ister fukara yemekten sonra yak bir sigara gibi anonim sözler icat etmiş.

Dağ başındasın;

Derdin günün hasretlik;

Akşam olmuş, güneş batmış,

İçmeyip de ne halt edeceksin(Orhan Veli)

“Eskiden durakta otobüs beklerken yarım kalan sigarayı atardım. Şimdi bir sonraki arabayı bekliyorum”diyen vatandaş işin özetini yapmış bir güzel. Atılamayacak kadar kıymete bindi. Yakında izmarit toplayanlar ortaya çıkarsa şaşırmamak lazım. “Keşanlı Ali Destanı’ndaki “adım nuri nam- ı diğer izmarit" repliği genelleşmez inşallah.

Giriş cümlesinden çıkıp nereye vardığımın farkındayım da atılmıyor elden öyle kolayca meret. Oysa 100 yılda yapıl(a)mayanların nasıl 20 yıla sığdırıldığını yazacaktım. Bir türlü gelemedim sadede.

Sadat değil sadet. Saadet hiç değil......

İletişim Başkanlığının afişleri her yerde. 20 yıla neler sığmamış ki. Bir yirmi yıl daha verirsek, biz vermesek de onlar bir şekilde alırsa yada yerlerinde kalmanın bir yolunu bulurlarsa ki, fark etmez; bu kez 100 yılda değil 1000 yılda yapılamanları 10 yılda yaparlar. Hadi bilemedin 2053’e ne kaldı, o vakitte her şey kebap. Olmadı 2071 vizyonumuz var bizim(!)

Bayram değil seyran değil enişte niye öpüyor bizi. Enişte mi;Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı canım, bunda bilmeyecek ne var!Siz caddenizde, sokağınızda rastlamadınız mı afişlere. Seçim startı verilmiş, partiden önce çalışmaları İletişim Başkanlığı aracılığıyla sürüyor. Merak bu ya Ak Parti seçim afişlerinde ne kullanacak? Söyleyecekleri başarı hikayelerini, (hikayeden saymazsak eğer) İletişim Başkanlığından farklı neler söyleyecek!Saadet zincirinin halkalarını bir bir sıralamışlar, yerli otomobilden, şehir hastanelerine, e-devletten köprülere, uzay çalışmalarına uzayıp gider bu zincir..... Geriye tutulmayacak vaatlerden başka ne kaldı ki.....

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan, ” (..... )”Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan. ”

Bir daha yeni bir marş yazamayan “eski Türkiye”den sonra giderek çürüyen, çürüdükçe çözülen, çözüldükçe otoriterleşen “Yeni Türkiye'nin Tek Adam yönetimi 20. yıl marşını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na havale etmişe benziyor..... Tutar mı..... Tutmasa ne olur..... Hiç.....

Açlıktan bahsedenleri hiç saymıyorum bile. Ayıp ayıp. Vicdan , el vicdan.....

Açlıktan bahsediyorsun;

Demek ki sen komünistsin.

Demek bütün binaları yakan sensin.

İstanbul'dakileri sen,

Ankara'dakileri sen.....

Sen ne domuzsun, sen!”(Orhan Veli)

Sokak kedisi en iyisi, ciğercinin/sarayın kedisi gibi kuyruk sallamaktansa en iyisi sokak kedisi. Gören kör olmak mı daha iyi zararını bile bile sigara da ısrar mı? Hiç biri elbette, yaşam hakkının dokunulmazlığı için itiraz, en iyisi. Adalet için, ekmek için, özgürlük için birlik, en iyisi..... Görmek, görebilmek, gördüğünü bilmek en iyisi..... ”Gördüğü halde görmeyen körler” gibi olmak yerine.....

Bugün “çürük”ve “sürtük” olanlar dün çapulcu değil miydi? Çapulcular “gören körler” olmadılar hiç..... Ne “çürük” ne “sürtük”ne yeni yeni Suriye tezkereleri, hayat pahalılığının, işsizliğin, açlığın, çıplak gerçeğin üzerini örtmeye yetmeyecek gibi..... Köre baston olmayanlar, Soma’da tekmelediler. Unutulmadı. Vicdan mı, ne vicdanı?

“Kör boğaz, nafaka uğruna,

Haldan düşmüş, tebdil gezer..... ”(Ahmed Arif)

______________

*) Hasretinden Prangalar Eskittim, Vay Kurban, Ahmed Arif