Türkiye’nin Leninakan (Bugünkü Ermenistan’ın Gümrü şehri) Konsolosluğu tarafından Dışişleri Bakanlığı’na 1935 yılında gönderilen ve bu yazının sonuna eklediğim Rapor[1] önemli bilgiler içermekte. Rapor, Arşive “Satın alma” yoluyla dahil edilmiş. Bu bilgiden hareketle, bazı kişi ve kurumlardan resmi belge alışverişi yapıldığını anlıyoruz. Muhtemelen Konsolosun varisleri, Konsolosun yazışmalarını / Arşivini bir eskiciye satmışlardır. İyi ki satıyorlar, yoksa bu mahrem bilgilere hiç ulaşamayacaktık.

Raporu kaleme alan Konsolos Selahattin Aral[2], Raporun girişinde kısaca Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği 24 Birincikanun (Aralık) 1933 ve 8 Mayıs 1933 tarihli iki Rapordan ve başka Raporlardan da söz etmekte.

Bu Raporların[3] da Sovyetler Birliğiyle ilgili olduğu dilinden anlaşılmakta. Demek ki siyasi istihbarat toplamak konsolosun görevinin bir parçası. Konsolosun ulaşabildiğimiz diğer raporları da bu yargımızı doğrulamakta[4].

Antikomünist bir dille yazılan iki bölümden oluşan Rapor, Sovyetler Birliği’nin toplumsal ve siyasi yapısıyla ilgili istihbarat raporlarıdır.

Konsolos Selahattin Aral, Raporunun ilk bölümünde kısaca şu hususlara değinir.

Sovyetler Birliği’nde yılbaşından beri vaziyet tamamen değişmiştir. Sovyet ittihadının [Birliği] Alman – Japon münasebatı ve Zinoviyefcilerin dahili tahrikatı – hükümet organlarını tamamen şaşırtmış ve beş senelik planlarını bertaraf ederek halkın sevgisini kazanmaya çalışıyorlar, fakat onlarca matlup bir netice elde edemiyorlar. Umumi bir tarzda alım satım yasak olduğundan hükümet teşkilatıyla ihtiyacı temin etmeye muvaffak olamıyor.

Halk doya doya ekmeğini bulamaz olmuş ve ekmek kıtlığı hissedilmiştir. Maaşlar muntazaman verilmemektedir.

Konsolos, geçen milli bayram sofrasında Türk ekmeğini misafirlerden birisinin pandispanya zannettiğini, Kars’ta ve bütün Türkiye’de herkesin bu ekmekten yediğini söyleyince, Ermeni misafirlerin sözlerini propaganda addederek gülümsediklerini, yılbaşından beri et ve yağın çarşıdan tamamen kalkmış olduğunu belirtmektedir.

Konsolos devamla, hasta çocuğuna yarım kilo et almak isteyen bir annenin altın evlilik yüzüğünün yarısını bozdurduğunu belirterek; başta ameleler olmak üzere halkın sefalet içinde bulunduğuna değinmektedir.

Raporda, 5200 kişinin ailelerini halktan ayrı tutmak gerektiğini, bu 5200 kişinin ailelerinin parti, gizli siyasi teşkilat reisi ve organları olduklarını, erzak depolarının gizli olduğunu, her şeyin evlerinde mevcut olduğunu, Köylerin aynı vaziyette olduğunu, her bir kolhoz teşkilatının adeta bir derebeylik halini aldığını, bunların köylüyü ezdiğini ve aç bıraktığını, geçenlerde kolhoza girmesine zorlanan kırk koyun sahibi bir köylünün kızarak bütün koyunlarını öldürerek dağa firar ettiğini, bütün bu vaziyete nazaran bugünkü komünist idarenin aristokrasiyi kaldırmışsa da yeni bir burjuvazi yaratmakta olduğunu ifade etmektedir.

Selahattin Aral, Raporunun ikinci bölümünde ise özel olarak Erivan’da başlayan 1. Umumi Kürt Konferansına değinir.

Konsolos, Kürt – sarsılmaz Cumhuriyet idaresinin demokrasilik prensipleriyle yarattığı birlik ilerleyiş hızının önüne geçmek isteyen yabancı – ellerin mevcud bulunduğunun tabii olduğunu, kısa bir zaman evvel softacılık – zelil kisvesi altında şark vilayetlerinin halkı arasına girmesine muvaffak olan haris yabancı bir elin, Cumhuriyet kabinesinin teşekkülüyle zedelenmiş ve parçalanmış olduğunu, bu hadisenin idareyi sarsamadıysa da çok rahatsız ettiğini, bu rahatsız günleri hatırlayarak memuriyet çerçevesinin içinde ve bilhassa bu çerçevenin civarında sahte bir insaniyet perdesi arkasında diğer bir yabancı elin, yine bir kısım masum halkı hedef alarak, oynadığı oyunları büyük bir alakayla ve hatta telaşla takip ettiğini ifade etmektedir. İskan Kanunuyla İçişleri Bakanlığına vermiş olduğu selahiyetlerin, buradakileri çok fena ederek telaşa düşürmüştür. Şura Ermenistan fırka katibi umumisi Vanlı Hancıyan bir cemiyette bu kanundan hususi olarak bahsederken (Her sosyalistin işine sekte getiren Mustafa Kemal idaresini bizimkilerin hala dost sandıklarını) tarzında bir cümle kullanmış olduğunun istihbar kılındığını belirtmektedir.

Kürtlük hakkında gizli bir faaliyet olmakla beraber göze çarpan bazı olayların var olduğunu, bu son Sovyet milletvekili seçimlerinde Erivan’da Kürtlerden on iki kişinin seçilmiş olduğunu, büyük Ağrı dağının eteğinde uzanan Erivan’da geçen Sovyet inkılap bayramında büyük Kürt nümayişleri yapıldığının işitilmiş olduğunun da altını çizmektedir.

Sovyet hükümetinin Kürt propagandasına gizliden gizliye çalışmaya devam ediyorsa da, bu propagandanın hızının kesilmiş gibi görünmekte olduğunu, Kürtlük hakkında gizli bir faaliyet olmakla beraber göze çarpan bazı olayların var olduğunu, şark vilayetlerinin başlıca şehirlerinin isimlerinin Ermeni bilhassa Kürt köylerine verilmekte olunduğunu, gizli Çerkes teşkilatının Tiflis’te yapıldığını arz ettiğini, bu hususta malumat elde edemediğini, Asurilerin Tiflis’teki teşekkülleri hakkında da malumat arz ettiğini, bu yeni siyasi teşekkülün Türkiye’den ziyade İran’a karşı olduğunu istihbar ettiğini ifade eder.

Selahattin Aral, Polonya Başkonsolosunun Sovyetler Birliğiyle olan şüpheli münasebetine dair bilgiler aktarır. Verdiği örneklerinde Polonya Konsolosunu kıskandığını anlıyoruz. Polonya Konsolosunun “yasak bölge”lere şoförüyle girip çıktığını kendisinin resmi sıfatına rağmen böyle bir imkana sahip olmadığını bildirir. “Biz bir devlet ajanları[5] olduğumuz halde mümayileyhin[adı geçenin] dolaştığı yerlere değil gitmek, böyle bir arzu izhar etmek bile büyük bir kabahat olur…”

Konsolos Selahattin Aral, Türkiye’de harbi umumide ve hatta Milli savaş günlerinde bile aç kalmış bir ferdin bulunduğunu bugüne kadar işitmediğini, Cumhuriyet idaresinin yarattığı intizam ve iş bolluğuyla maaşların günü gününe verildiğini, böyle bir devirde Türkiye’nin en büyük şehrinde aç çocukların nasıl bulunabileceğini belirtir.

Sovyetler Birliğinin şiddetle Türkiye’nin aleyhine yürütülen propagandaya dair bir vesika elde ettiğini, bu vesikanın D. S. Zavriyef tarafından yazılan “Türkiye’nin Bugünkü Ekonomisi” adlı kitap olduğunu, Sovyetler Hükümetinin kararı ve teşvikiyle yazılıp basılmış olan bu kitabı ilişik olarak takdim ettiğini, bu kitabın Rusça’dan başka Gürcüce, Ermenice ve Azeri Türkçesiyle de basıldığı, Kafkasya’daki komünist ve komsomollara ücretsiz olarak dağıtıldığı, ders olarak gösterilmekte olduğu, Tiflis’teki Alman ile İtalyan konsolosluklarının bu kitaba fevkalade ehemmiyet verdiklerini, muhbirinden yüksek ücretler karşılığında satın aldıklarını belirtmektedir.

Ayrıca Sovyet hükümetinin bu yazılarında Ulu Önderin yarattığı devlet mekanizmasının siyasi ve ekonomik cihetlerini çürük olarak gösterdiğini, CHP hakkında hakaretamiz kelimeler ve cümleler kullandığını ve ülkenin hayatına kastetmiş olan olayları şiddetle alkışlamakta olduğunu ifade etmektedir.

Konsolos Selahattin Aral Raporunda son olarak Yunan emniyeti umumiyesinin tahsisatıyla yaşayan Çerkes Ethem hainini alkışlamalarıyla ilgili istihbaratının ve raporlarının teyid edilmekte olduğunu, Menemen hadisesi ve Kürt isyanını yaşatmak istemeleriyle maruzatını teyid ettiğini ve bunların Umumi Kürt Konferansının içyüzünü göstermekte olduğunu belirtmektedir.

Konsolos Selahattin Aral Şark Islahat Planından haberdardır. Bundan dolayı da Raporunda esas olarak Kürtlere odaklanmış, Umumi 1. Kürt Konferansından söz ederek bundan hoşnut olunmadığının, Kürtlerin yönetimde temsil edilmesinden hoşlanılmadığının, bunlara engel olunmasının asimilasyonun gerçekleşmesinde faydalı olacağının ve böylece ulusal ülküye ulaşılacağının altını çizmektedir.[6]

Konsoloslar iki ülke arasındaki ticari işlemleri kolaylaştırmak, ticaret potansiyelini ortaya çıkarmak ve ticaret hacminin büyümesinin sağlanması için iyi ilişkiler geliştirmek üzere görevlendirilen elemanlardır. Burada Konsolosun ana görevinin istihbarat olduğunu ve düzenli raporlar verdiğini anlıyoruz. Raporların genel karakteri neredeyse komşu ve dost bir ülkenin içişlerine karışma düzeyindedir. Özellikle ilgili yılların genel özelliği Sovyetler Birliğinin Türkiye Cumhuriyetinin her sanayi kollarına geniş yatırım yardımlarının olduğu yıllara denk geldiğini ayrıca belirtelim.

____________

[1] Makaleye konu olan Leninakan (Gümrü) Konsolosluğu tarafından Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen bu Rapor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kütüphaneler ve Müzeler Müdürlüğü Atatürk Kitaplığı’nda bulunmaktadır. Raporun Demirbaş numarası “Bel_Mtf_006530”, yayın bilgisi “14/ 03 /1935’tir.

[2] Konsolosun Selahattin Aral olduğu bilgisi Ahmet Demirel’den alınmıştır.

[3] Makaleye konu olan söz konusu Rapor yazının sonunda verilmiştir.

[4] Gerek Leninakan Konsolosluğuyla ilgili bazı dokümanlar ve gerekse de Leninakan Konsolosu Selahattin Aral’a ait bazı dokümanlar da aynı arşivdedir.

[5] Konsolos Selahattin Aral buradaki “Ajan” terimini görevli olarak kullanmıştır.

[6] Makaleye konu olan Rapor’un ortaya çıkmasında emeklerini esirgemeyen Sevgili Bektaş Aydoğan’a ve Eren Aydoğan’a müteşekkiriz.

RAPORUN FOTOĞRAFLARI

5

6

7

8

9

10

11

1213

14