12 Haziran seçimlerine doğru anketler ve seçmen davranışları üzerine yapılan klasik araştırmalardan farklı bir çalışmanın sonuçları, “Türkiye’de Demokrasi Algısı” adıyla açıklandı.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi ile National Democratic Institute ve MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin ortak çalışması, Özge Kemahlıoğlu ve Fuat Keyman imzalarını taşıyor.
Nisan ve mayıs başında 1514 kişiye “dönüşüm süreci” yaşayan Türkiye’de demokrasinin niteliği üzerinde fikir verecek sorular yöneltilmiş.
Bizdeki gibi “ileri demokrasi” söylemine ihtiyaç duymayan ancak “demokrasinin kasabanın tek kuralı olduğu ülkeler”de anayasalar, yasalar, güçler ayrımı, yargı bağımsızlığı gibi ilkeler, bir “siyasal rejim” olarak değil, aynı zamanda bir “siyasal kültür” olarak benimseniyor.
Araştırma Türkiye’yi hak ve özgürlükler alanında son dönemde gözlenen olumsuzluklar nedeniyle “melez rejimler” kategorisinde değerlendiriyor:
“Türkiye bugün, ‘demokrasiye geçiş süreci’ni tamamlama aşamasına gelmiş, fakat demokrasisini devlet-hükümet ve devlet-toplum/birey ilişkilerinde pekiştirme ve güçlendirme aşamasına getirememiş, ‘kusurlu bir demokrasi’, hatta melez rejim olma algısının güçlendiği bir ülke görüntüsündedir.”
Melezlik nitelemesi yapılırken, 2001-2005 AB adaylık sürecinde Kopenhag siyasi kriterlerine uyum sağlama çabası isteğiyle yakalanan rüzgârdan, yaşama geçirilen reformlardan söz edilmekte ve son dönemdeki “geri dönüş” eğilimine dikkat çekilmektedir.
İfade ve inanç özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar en sorunlu alan gözüküyor.
Kürt sorunundaki çözümsüzlük de demokrasi çıtasını aşağıya çekiyor.
Ordunun siyaset üzerindeki etkisi de “tam demokrasi”ye uymuyor.
Araştırmada, “Türkiye’deki demokrasiye 0 ile 10 arasında bir karne notu verecek olsanız, ne verirdiniz?” sorusu yöneltilmiş. Bu soruya yanıt verenlerin yalnızca yüzde 23,6’sı, Türkiye’deki sistemi 8-10 arası, tam demokrasiye uygun bir yere koyuyor. Medya özgürlüğü konusundaki kuşkular artmış durumda. Araştırmaya katılanların yüzde 55,4’ü gazeteci ve yazarların düşüncelerini serbestçe dile getirmedikleri bir “oto sansür”e dikkat çekiyor.
“Türkiye’de ordunun, sivillerin/ hükümetin denetimi altında olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna yanıt verenlerin yüzde 41,8’i “düşünmüyorum” yanıtını vermektedir.
Araştırmada yüzde 21’le ifade edilen bir başka saptama, halkımızın “Bazı durumlarda demokrasiden taviz verilebileceği” inancıdır! “Düzen ve güvenliği sağlama adına demokrasiden taviz verilebileceğini” düşünenlerin oranı yüzde 44,8’e çıkmaktadır.
Bu bulgulardan yola çıkarak araştırmacıların vardığı sonuç Türkiye’de demokratik sistemin “kusurlu” bir demokrasi olduğu ve “melez rejime” kayma riski taşıdığıdır.
Umudumuz, 12 Haziran’da bu tabloyu değiştirebilecek bir Parlamento’dur.