Sanatçı Gülşen Bayraktar Çolakoğlu, 30 Nisan 2022 tarihinde verdiği bir konser sırasında, sahnede bir arkadaşıyla şakalaşırken söylediği "İmam hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor" sözleri nedeniyle tutuklandı.

Gülşen Bayraktar Çolakoğlu’nun bu sözleri, amacı aşan, çok bilinçli olmadığı anlaşılan, belki bir dil sürçmesi sonunda söylenen, İmam Hatip bitirenler ya da başka bir kesimi aşağılayıcı amaç taşımayan bir söylem olduğu anlaşılıyor. Bu dilin, söylemin savunulacak bir yanı yok. Bir sanatçı, sözlerini çok özenle seçerek konuşmak zorunda. Kendisi de bu sözleri için, yalnızca İmam Hatip Okulu bitirenler değil, “Herkesten özür diledi”.

Gülşen Bayraktar Çolakoğlu’nun bu sözler nedeniyle yakalanma, tutuklanma süreçlerinde yapılanların da savunulacak yanı yok. Yıldırım hızıyla yapılan yakalama, sözde yargılama sürecinde yaşananlar, aslında bu sanatçıyı çok aşan, ülke yaşamının geldiği noktayı gösteren siyasal davranışları, tutkuları yansıtan, bir ülke sorunu.

Olay küresel hukuk ölçüleriyle açıklanabilecek nitelikten yoksun. Siyasal bir tutum sergileyen bir öç alma, varlık gösterme, güç sergileme olayı.

Bu olay ülke gündemine oturdu. Trilyonlar harcansa yapılamayacak bir tanıtım niteliği kazandı. Sanatçı Gülşen açısından, doğrusu yıllarca tutukevinde yatmaya değer bir tanıtım oldu.

Değerler kayması

Gülşen Bayraktar Çolakoğlu’nun tutuklanması, ülkeyi, insanlığın ürettiği çağdaş, küresel değerlerden kopararak, bir mezhebin değerlerine ezdirme gösterisi. İnsanlığın ürettiği küresel değerleri, hukuku yok sayarak, bir mezhebin değerlerinin topluma dayatılması çabası.

Yükselen tepkiler

Olaya başta kadınlar, kadın örgütleri olmak üzere toplumun değişik kesimlerinden yükselen büyük bir tepki seli oluştu. Kadınlar, kadın örgütleri sokaklara çıktılar. Hukukçular, bu yargılama biçiminin küresel hukuk ölçülerine uygun olmadığını anlatmaya çalıştılar.

Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer şunları söyledi:

“Sanatçı Gülşen'in ifadesi alınacaksa davetiye ile çağrılmalı ve çağrılma nedeni açıkça belirtilmeliydi, gelmezse zorla getirileceği de yazılmalıydı. Ortada ağır bir suç, suçüstü yokken yapılan gözaltı kanuna açıkça aykırı. Aynı şekilde, yapılan tutuklama da hukuken gerekçesi olmayan, kanundaki koşulları taşımayan bir uygulama. Üstelik adli kontrol tedbirleri var, onlardan biri de uygulanabilirdi.”

İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz de, bu suçun oluşması için "açık ve yakın bir tehlikenin" varlığının şart olduğunu söyleyerek, şunları ekledi:

“Konserde tutuklama konusu ifadesinden sonra açık ve yakın bir tehlike oluşmamıştır. Belli bir kesimin sosyal medyada tepki göstermesi de açık ve yakın bir tehlike oluştuğu anlamına gelemez. Kaldı ki İmam Hatipliler ‘sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesim’ olarak tanımlanabilir mi? Mümkün değil.”

Ceza hukuku uzmanı avukat Hürrem Sönmez de şunları aktardı:

“Açık ve yakın tehlike kriterinin oluşabilmesi için eylemin buna elverişli olması gerekir, bu sözlerden sonra imam hatiplilere yönelik bir saldırı mı olmuştur, bir tehlike belirtisi mi ortaya çıkmıştır, kamu barışını bozan bir durum mu ortaya çıkmıştır? Hayır, o halde açık, yakın tehlikeden bahsedilebilmesi de mümkün değildir.

TCK’nın 216. maddesinde düzenlenen suçun işlenmiş sayılabilmesi için “kasıt” olması gerektiğini de kaydeden Sönmez, “216. maddede düzenlenen suç kasten işlenebilir bir suçtur, yani toplumun bir kesimini diğer kesime karşı tahrik etmek gayesiyle alenen işlenmiş olması gerekir” 1 dedi.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından yapılan yazılı açıklamada:

“Sanatçı Gülşen'in tutuklanmasının, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla tutuklama tedbirinin amacı dışında kullanımı konusunda kaygı verici bir aşamada olunduğunu gözler önüne serdiği belirtilerek, "Kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediği ya da ifade özgürlüğü hakkı kapsamında kalıp kalmadığı, bağımsız yargının adil yargılanma hakkına uymak suretiyle vereceği kararla belirlenecektir. Ne var ki, esasen bir koruma tedbiri olan ve şartları Ceza Muhakemeleri Kanunu’nda sıkı bir şekilde düzenlenen tutuklama müessesesi, daha evvel defalarca görüldüğü üzere, söz konusu olayda da Sulh Ceza Hakimliği tarafından bir cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır.

TBB, "Kanunda yazılı şartlara uyulmaksızın keyfi ve orantısız şekilde uygulanan tutuklama tedbirinin kişi güvenliği ve özgürlüğü hakkının ihlali anlamını taşıdığının altını tekrar çizerek bu hukuksuz uygulamadan ivedilikle dönülmeli"denildi.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey Erden, şu bilgiyi aktardı.

“Ülkemizde son 20 yılda yüzde 1400 oranında kadına yönelik şiddet artmış; Birleşmiş Milletler raporuna göre son 13 yılda ülkemizde ki cezaevlerindeki cinsel saldırı hükümlü sayısı 28 kat artmıştır."3

Bu acıklı sorunları bırakarak, sanatçı Gülşen’in İmam Hatip bitirenlere dil uzatmasıyla ilgili sözlerle mi uğraşmalı? Ülkenin gündemi bu dev sorunları bırakarak kişilerin sözleriyle uğraşmaya başlarsa, mantığın bittiği yere gelinmiş olur.

Devlet “kutsalların” değil “hukukun” korunmasına çalışmalı

İnsanlığın ürettiği küresel değerler, insan hak ve özgürlüklerinin saygınlığı, bir mezhebin değerlerinin altında paspas yapılmaya çalışılması çabaları bu topraklara hiçbir yarar sağlamaz..

Kutsallar üzerinden toplumsal düzen kurgulamaya başlandığında, orada her şey biter, dolayısıyla hukuk da biter. Geriye kutsalların egemen olduğu, aşiret yönetimleri uygulamalarından daha kötü, akılın değil, duyguların egemen olduğu uygulamalar kalır.

İmam Hatiplileri, dindarları kırmamaya, kutsallarla ilgili hiçbir söz söylememeye başladığımız gün, özgür düşünceli insanlar için bu ülke yaşanamaz yer durumuna geldi demektir.

Din, dil, mezhep, görüş ve sınıf farklılıklarından dolayı halkın bir kesimini, diğerine karşı kin ve düşmanlığa tahrik suçu her gün işleniyor bu ülkede. Önce, kin, nefret, ayrımcılık, ötekileştirme söylemlerinin havada uçuştuğu, siyasal dilin düzeltilmesine çalışılmalı.

-------------------------------------------------

1. Gülşen'in tutuklanmasını hukukçular nasıl yorumladı? https://www.cumhuriyet.com.tr › Türkiye Haberleri

2. Barolardan Sanatçı Gülşen'in tutuklanmasına tepkih ttps://www.birgun.net › Güncel

3. Gülşen'in tutuklanmasına kadın örgütlerinden tepki - Artı Gerçek https://www.artigercek.com › haberler › gulsen-in-tutuk...