Sabah kahvaltınızı NewYork’ta bir kafede yaptıktan sonra, İstanbul’daki ofisinize geçiyorsunuz. Mola sürenizde Mars yüzeyinde bir yürüyüş yapıyorsunuz, öğle yemeğinizi ise Paris’te yiyorsunuz. Akşam eve dönmenize gerek yok (çünkü zaten evdesiniz). Bir arkadaşınızla buluşup Roma’da alışveriş turu yaptıktan sonra, başka bir arkadaş grubuyla geceyi Londra’da bir kulüpte bitiriyorsunuz. Uykudan önce sizin için oluşturulan yapay bir cennette bir süre huzurlu vakit de geçirebilirsiniz. Ultra zengin bir yaşamdan değil son günlerin popüler teknoloji kavramı Metaverse evreninin vizyonundan bahsediyorum.

Metaverse kavramını anlamak için öncelikli olarak kelimenin kendisine bakalım. “Meta” Yunancada “sonra, öte” anlamına gelen bir kelime. Meta kelimesi ve İngilizcedeki evren anlamına gelen “universe” kelimelerinin birleştirilmesi ile türetilen Metaverse de “evrenötesi” anlamına geliyor. 'Metaverse' kavramını 1990'ların başında Amerikalı yazar Neal Stephenson, yazdığı bilim kurgu romanı Snow Crash’de, insanların üç boyutlu bir sanal bölgede benzersiz avatarlar olarak var olduğu ve birbirleriyle iletişim kurduğu bir ortam için kullanmıştı. Aslında günümüz dijital oyunlarına oldukça benzer bir konseptten bahsediyoruz. Sanal olarak üretilmiş gerçeğin aynısı ya da çok daha zenginleştirilmiş hali olan mekanlarda avatarımızla gezinmek, çalışmak, eğlenmek, alışveriş yapmak, spor müsabakaları izlemek ve elbette dinlenmenin mümkün olduğu bir sanal evren, Matrixvari bir ortamdan bahsediyorum.

Facebook CEO'su Mark Zuckerberg’in, Epic Games CEO'su Tim Sweeney’in Metaverse vizyonlarını ortaya koydukları açıklamaları ile birlikte Metaverse kavramı son birkaç aydır daha yoğun olarak konuşulmaya başlandı. Geçen haftalarda Facebook Metaverse için büyük bir bütçe ayırdı ve şirketin adını Meta olarak değiştirdi. Sadece bu bile teknoloji şirketlerinin internetin geleceği olarak gördükleri Metaverse’ü ne kadar önemsediklerinin bir göstergesi. AR/ VR (Artırılmış Gerçeklik, Sanal Gerçeklik) donanım ve içeriklerinin yaygınlaşması ve de peer2peer (merkeziyetsiz) teknolojilerinin kullanımının artması ile birlikte, Metaverse kavramı çok uzak olmayan bir gelecekte bilim kurgu romanlarından çıkıp hayatımızın bir parçası olabilir.

Ekim ayı sonunda yayınlanan bu video, Facebook’un Metaverse ilgili planlarını çarpıcı görsellerle anlatıyor:

Metaverse ilk bakışta, Sanal Gerçeklik (Virtual Reality - VR) teknolojisinin geliştirilmiş bir versiyonu olarak görülebilir ancak ölçek o kadar geniş ki, eğer teknoloji şirketlerinin hayalleri gerçekleşirse, internette gezinmeyi bırakıp kelimenin tam anlamıyla internette var olmaya başlayacağız. Elbette her sektör bu durumdan radikal bir şekilde etkilenecek. Örneğin turizm firmaları müşterilerine ‘gerçek’ seyahatler kadar “sanal” seyahat imkanları da sunmak zorunda kalacak. Ulaşım sektörü Metaverse yüzünden büyük kayıplarla karşılaşacak. Şimdiye kadar, farklı yerleri gerçek zamanlı olarak iki boyutlu olarak görüntülemek için Google Earth ve Google Haritalar gibi araçlar kullandık. Metaverse, gerçekleşirse arzu edilen bir yeri birkaç saniye içinde üç boyutlu olarak görmek ve o yere girebilmek bir internet sitesine girmek kadar kolay olacak. Fiziksel engeller ve sağlıkla ilgili sıkıntılar, bireylerin istedikleri yerleri ziyaret etmelerini ya da istedikleri işlerde çalışmalarını engelleyemeyecek.

Diğer büyük bir değişim ise iş hayatında görülebilir. Facebook, yeni ismiyle Meta öncelikli olarak iş yerlerini internete taşımayı amaçlıyor. Böylece bir çalışan gerçek zamanlı olarak iş yerinin sanal ortamında çalışabilecek, toplantılara girebilecek hatta kahve makinesinin yanında iş arkadaşları ile sohbet edebilecek. Gördüğünüz gibi bu, Covid-19 Pandemisi ile birlikte yaşamımıza giren uzaktan çalışmadan daha farklı bir deneyim. Uzaktan çalışma ve eğitim gibi sosyal buradalık sağlanamadığı için motivasyon ve verimliliğin olumsuz etkilendiği bir durumdan, fiziksel olarak orada olmasanız da üç boyutlu avatarınızla tıpkı bir dijital oyun ortamındaki gibi arkadaşlarınızla ya da tek başınıza çeşitli görevleri yerine getirdiğiniz bir eğitim ortamı sağlanabilecek. Bu sadece uzaktan eğitimi değil, tamamen eğitim sistemini dönüştürme potansiyeline sahip bir teknoloji. Tıp öğrencilerinin gerçeğin birebir aynısı bir sanal ortamda ameliyat tecrübesini yaşadığını düşünün, ya da ilköğretim öğrencilerinin güneş sistemini gezegenler arasında seyahat ederek öğrendiklerini hayal edin. İşte tüm bunlar Metaverse’ün potansiyelini gösteren akla ilk gelen örnekler. Şu an hayal bile etmekte zorlandığımız başka yüzlerce sanal tecrübe mümkün olabilir.

Microsoft, Kasım ayında yayınladığı bu video ile Metaverse vizyonunu anlattı:

Peki neden şirketler bir Matrix kurmak için bu kadar hevesliler ve bu kadar parayı gözden çıkarabiliyorlar? Elbette daha fazlasını kazanmak için! Kullanıcılar için çeşitlenen satın alma olanakları reklam sektörünü de besleyecek. Meta (Facebook), Alphabet (Google) gibi şirketler gelirlerinin %90’dan fazlasını reklam gelirlerinden elde ediyorlar. Daha fazla reklam noktası daha fazla gelir demek. Bu yüzden Metaverse’de her baktığımız yerde reklamlar göreceğimize şüphe yok. Alışveriş olanaklarının artması ve ihtiyaçlarımızın farklılaşması şirketler için sınırsız bir kazanç potansiyeli anlamı taşıyor. Kullanıcılar (tüketiciler) evlerinden çıkmadan satın almaları gereken ürünleri Metaverse evreninde görebilecek, 'dokunabilecek' ve test edebilecekler. Bir perakendecinin bakış açısından, meta veri deposu, konum tabanlı sınırları parçalayacak ve tüm dünyadaki potansiyel alıcılarla etkileşim kurmalarına izin verecek. Üstelik tıpkı bugünkü oyunlarda olduğu gibi, Metaverse’de avatarımız için sanal kıyafetler, aksesuarlar, araçlar, mekanlar için ödeme yapacağız. Tüm ödemeler için kripto paralar kullanacağız ve NFT teknolojisi ile satın aldıklarımızın bize ait olduğunu kanıtlayacağız. Blockchain teknolojileri bu yeni dünyanın tüm altyapısını oluşturacak.

Bugün olduğu gibi Metaverse’de de veri güvenliği ve gizlilik en önemli konuların başında gelecek. Bugün, elimizdeki siber güvenlik araçlarına ve sistemlerine rağmen, çevrimiçi kullanıcı verilerinin korunması ve gizliliği kavramı tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Metaverse’deki en temel teknolojiler olan VR ve AR sistemleri, kullanıcıların teknolojinin deneyiminin keyfini çıkarmadan önce biyometrik ayrıntılarını ve diğer hassas kişisel verilerini sağlamalarını gerektirecek. Meta veriyi oluşturan şirketler, kullanıcılar için güvenli hale getirmek için siber güvenlik önlemlerini ve protokollerini uygularken, bireyler kendilerini ve verilerini platformdaki kötü niyetli öğelere karşı bugün olduğu gibi kendi başlarına kalacaklar. Burada devletler devreye girecek ve Metaverse’ü kontrol etmek ve “güvenilir” hale getirmek için düzenlemeler yapacaklar. Kolluk kuvvetlerini (yeni polisler yazılımcılardan seçilecek) ve gözetleme teknolojilerini Metaverse’e taşıyacaklar ve güvenlik gerekçesi ile Metaverse evrenini bir gözetim toplumuna dönüştürmeye çalışacaklar. Ancak güvenlik ve gizlilikten öte, böyle bir dijital evrenin geleneksel toplumsal ilişkileri kökünden değiştirebilme potansiyeli de yüksek. Kötü senaryoda, insanlar arasındaki sosyal ilişkiler tamamen bozulabilir, makine-insan iletişimi ön plana çıkabilir ve nesiller arası uçurum daha da artabilir. İyi senaryoda ise kültürler arası kutuplaşma ve çatışmanın azalacağını umabiliriz.

Metaverse vizyonu oldukça çekici olabilir. Ancak günün sonunda gerçek hayat deneyiminin yerine sanal deneyimleri önerdiğini ve bu durumun insanın hakikatinin bugünkünden çok farklı olabileceğini de akıldan çıkarmamak gerekir. Sosyal medya ve yapay zeka gibi teknolojilerin bugün bile toplumsal değişime nasıl etki ettiği tartışılırken, Metaverse gibi daha kapsayıcı bir teknolojinin bireyleri ve toplumlar üzerinde olumlu/olumsuz birçok etkisinin olacağını öngörebiliriz. İnsanların büyük bir çoğunluğun tıpkı Matrix’te olduğu gibi bu sanal deneyimi tercih edeceği de ortada. Ancak Morpheus gibi hakikat savunucularının Metaverse’ün hackerları olacağını da tahmin etmek zor değil. Belki bir gün seçilmiş bir kişi, bir Neo çıkacak ve Metaverse’ün fişini çekmek için teknoloji şirketlerinin Ajan Smith’leri ile savaşacak, kim bilir? Bu savaşta hain Cypher’ların, bilge Kahin’lerin, tutkulu Trinity’lerin olacağını düşünmek de zor değil. Yeryüzünün hızla kirlendiğini, toplumların derin bir umutsuzluk ve mutsuzluk yaşadığını, yapay zeka ve robotik teknolojilerin hızla geliştiğini, makinelerin akıllandığını, insanların hızla aptallaştığını düşünürsek bir Matrix beklemek artık bilimkurgu fantezisi olmayacaktır. Hakikat çölleştikçe, Mateverse kaçınılmaz geleceğimiz olabilir.