Türkiye Barolar Birliği (TBB) 36. Olağan Genel Kurulu TBB Av.Özdemir ÖZOK Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştiriliyor.

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, “çoklu baro yasası” karşısında Ankara’da eylem yapan baro başkanlarının yanına gitmek yerine hükümet yetkilileriyle görüşmeye gitmesine ilişkin özeleştiri verdiğini söyleyerek, “Yönetim kurulu üyelerimiz, tamamı ve Anıtkabir’de yürüyüşe katılan baro başkanlarımızı beklemekte olan baro başkanlarımız ile birlikte Eskişehir Yolu üzerine hareket ettiler: Ben yarım saat içinde çözememe ihtimalini düşünmeden yetkili makamlarla görüşmeye gittim. Oraya intikal eden yetkili makamlara çok ağır sözler söylendi. Ben önce oraya gitmeliydim. Bir insanı hayatında yaptığı tek bir hata ile yargılıyorsanız, ilk taşı en günahsızınız atsın” dedi.

Türkiye Barolar Birliği (TBB) 36. Genel Kurulu pandemi gerekçe gösterilerek bir yıldır ertelenmesinin ardından TBB Av.Özdemir ÖZOK Kongre ve Kültür Merkezinde toplandı.

Kurulda mevcut TBB Başkanı Metin Feyzioğlu ile Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan yarışıyor. Genel Kurulda 325 delege imzası ile açıldı. Delegelerin turnikelerden geçerek salona girmesi genel kurulda tartışma konusu oldu. Turnikelerin kaldırılması önerildi. Turnikelerin kaldırılması için oylama yapıldı. Oy çokluğu ile turnikelerin kaldırılması reddedildi. Başkanlık döneminde yaptığı faaliyetlere ilişkin konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, avukatlık mesleği ve hukuk devleti açısından zor süreçlerden geçildiğini ve sürecin devam ettiğini söyleyerek sözlerine başladı.

Evrensel’den Damla Kırmızıtaş’ın haberine göre, TBB başkanlığına ilişkin payına düşen özeleştirileri yapmakla yükümlü olduğunu ifade eden Feyzioğlu, “Sizlerden ricam beni önyargısız, zannetmeden dinlemeniz” dedi.

"GÖVDEMİZİ TAŞIN ALTINA KOYDUK"

Meslektaşlarının derdini dert edindiğini söyleyen Feyzioğlu “Bizim anlayışımızda biliniz ki küçük baro diye bir sınıflandırma yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren istinasız büyük küçük demeden her bir baromuz bizim için aynı değerde ve yakınlıkta olduk. Kuvvetler ayrılığını durmadan savunan bir avukatım. Hizmet dönemimizde zor süreçlerini TBB görevine geldiğimizin ertesi günü gezi olayları başladı. En zor şartlarda görev yaptık. Ülkenin kaosa sürüklenmemesi için gövdemizi taşın altına koyduk. Nerede bir acı varsa oradaydık. 15 Temmuz darbe girişiminde oradaydık. Sonucu ne olur diye beklemedik. Darbecilerin karşısının demokrasiyi savunduk. Hükümet sistemine ilişkin avukatlık kanununun bize verdiği yetki çerçevesiyle il ilçe kasaba ve köyde kuvvetler ayrılığı ve yargı güvenliği açısından sakıncasını halkımıza anlattık.  Bu koşullar hüküm sürerken TBB tamamen kapatılacaktı, barolar lağvedilecekti. Çoklu barolar düzenlemesiyle barolarda kendi üst birliklerini kuracaklardı. Yıkım projesine karşı TBB başkanı olarak sonuna kadar örgütledik ve yürüttük” ifadelerini kullandı.

24 Şubat 2018 tarihinde Ankara’da planladıkları miting öncesinde yaşananları aktaran Feyzioğlu, “Her ilde istedikleri kadar baro kurulacak, bu barolar da kendi üst birliklerini oluşturacaktı. Bu yıkımı projesine karşı demokratik mücadele sürecini baştan sona örgütledik ve yürüttük. Sadece baro başkanlarımızla değil on binlerce meslektaşımızla, milyonlarca vatandaşımızla tek yürek olduk. Türkiye Barolar Birliği, Türkiye’dir dedik. Sadece eyleme hazırlanmadık, tüm iletişim kanallarını zorladık. Mitingi planladık. Mitingi yapmamızdan birkaç saat önce sayın başbakan beni çağırdı, itirazlarımızın duyulduğunu, kanunu değişikliğin söz konusu olmayacağını ifade etti. Bunu 24 Şubat mitinginden birkaç saat önce bu binaya davet ettiğim baro başkanlarımıza ifade ettim. Nasılsa son birlik başkanı oluyorum diye hazırladığım konuşmayı bir kenara bıraktım, makul ve uzlaşmaya açık bir konuşma yaptım. Baro başkanlarımızın bilgisiyle. Hayatımızın belki de en zor anıydı. Etkili planlama, demokratik eylem ve iletişimi kullanarak aştık” dedi.

HAYATININ ‘EN BÜYÜK’ HATASI

Konuya ilişkin özeleştiri yapan Feyzioğlu “çoklu baro yasasına” ilişkin CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne verdiği iptal dilekçesini okudu.

Feyzioğlu, “çoklu baro yasasının” Anayasa’ya uygun olmadığını,80 baro başkanıyla yaptığı toplantıda diyalog yollarını tüketmeden adım atmama kararını aktardı.

Feyzioğlu, şöyle devam etti:

“Bazı baro başkanları Ankara girişinde yürüyüş ve Anıtkabir’e ziyaret planladı. Bu planlamaya bizleri dahil etmediler. Yürüyüş bana Ankara Barosu mensubu olmam dolayısıyla SMS ile bildirildi. Sabah yürüyüşe katılan ve katılmayan baro başkanlarımızla Anıtkabir’de tek vücut görüntü verelim görüşü hakim oldu. Tam bu sırada Eskişehir Yolu’nda haksız ve hukuksuz engelleme haberi geldi. Koştuk. Ben hayatımın en büyük hatasını yaparak, bu süreçte. Önce oraya gitmek yerine araçları durdurdum. Yönetim kurulu üyelerimiz, tamamı ve Anıtkabir’de yürüyüşe katılan baro başkanlarımızı beklemekte olan baro başkanlarımız ile birlikte Eskişehir Yolu üzerine hareket ettiler: Ben yarım saat içinde çözememe ihtimalini düşünmeden yetkili makamlarla görüşmeye gittim. Oraya intikal eden yetkili makamlara çok ağır sözler söylendi. Ben önce oraya gitmeliydim. Özeleştiri bu. Haklısınız. Bir insanı hayatında yaptığı tek bir hata ile yargılıyorsanız, ilk taşı en günahsızınız atsın. Basit bir hata değil. Ağır bir hata söylüyorum size. Ben önce çözmek için oraya gelmeli, sonra yetkili makamlarla görüşmeleri bitirmeli, sonra tekrar oraya gelmeliydim. Sabah 04.00’e kadar görüşmelerim sürdü ve 10.00 gibi oraya geldim. Bazı başkanlar beni protesto ettiler. Ne diyorsunuz diye. Dedim ki tabi kimi protesto edecekler, birlik başkanını protesto edecekler. Yalnız bırakıldılar haklıdır dedim. Keşke mevcut sayısı yüksek olan baro başkanlarımız Meclis’e gitseydi… Çoklu baronun çözüm değil vahim hata olduğunu keşke Meclis’te onlar da ifade etseydi. Neticede hepimizin yanlış bulduğu çoklu baro düzenlemesi yaşam buldu. Ama yaşama şansı önümüzdeki dönemde düşük”

"ÖZRÜNÜZÜ KABUL EDİYOR, BAŞKANLIKTAN AFFINIZI DİLİYORUM"

Kocaeli Baro Başkanı Bahar Candemir, “Biz çoklu baro döneminde verdiğimiz mücadelede üçüncü derece yanık sırtımızdaki ceket kurumadan evimize gittik. Fırsatınız vardı. Ertesi gün baro başkanımız yanında korumalarıyla yanımıza gelmeyip orada özür dileseydi. ‘Çoklu baro için mücadele ettim’ dediniz ya siz ana iktidar partisinin grup başkanlarından randevu aldınız ama bizimle gelmediniz. Meslek için biz gerçekten büyük mücadeleler verdik, gözaltına da aldık. Biz avukatlar, hukuksuzluğa uğrayan tüm vatandaşlar barikat arkasında kaldılar gözaltına alındılar. Ben özrünüzü kabul ediyorum ve başkanlıktan affınızı diliyorum” dedi.

"BU YENİ DÜZENDE YAPILAN SON KURUL OLACAK"

İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu, genel kurulun ilk kez adaletsiz temsil ile yapıldığına dikkat çekerek "İlk kez 2. baro var. Bu yeni düzende yapılan son genel kurul olacaktır. 3 yıl sonraya taşınmayacaktır. Kendime değil size güveniyorum. 12 bir araya geldik olağanüstü kongre için. Biz genel kurulu yapabilseydik seçim yapacaktık. Birlik başkanını değiştirebilme sayımız vardı. Yasa çıktı. Delege çoğunluğu 300 avukata 1 delege olmaz 5 bin avukat olur denildi. Siz kimin bu yasaları çıkarttığını biliyor musunuz? Soruyor musunuz kendinize. Yasa çıkmış, teklif hazırlanmış birlik başkanı böyle bir şey söz konusu değil diyor. Buradan çıkıp adliyelere gideceğiz. Bir çift laf edeceğiz yurttaşa buradan çıkarken. Ne düşündüğünüzü biliyorsunuz değil mi? Yarın bu salondan bir değişim yaratmadan çıkarsak avukatlığı itibarsızlaştırıldığını biz bir kez daha tescil etmiş olacağız. Biz majestelerin barosu olamayız, kapıkulu olmayız. Özgür bireyler olmalıyız” ifadelerini kullandı.