İnsanlık tarihinde ne kadar zulüm varsa, hepsinin cehalete mecbur bırakılmış halklara çektirildiği görülmektedir. Kurunun yanında yaşın yandığı da çoktur. Zulmü halka reva görenin de aynı topluluktan bencil biri olduğunu görmek mümkün. Bencil olmak gaddarlığı, sevgisizliği, saygısızlığı, alçaklığı, hainliği, hilekârlığı ve adaletsizliği beraberinde getirir.

Günümüzde çeşitli kılıflara bürünmüş olsalar da, görgüsüzlükleriyle kendilerini ele verir (gaddar) cahiller. Mesela, yüksek sesle konuşur, kendini sever, kendine benzemeyenleri ötelerler.

Aydın topluluklara haksızlık yapmak mümkün olmaz. Onlar sadece doğal afetlerle sorun yaşarlar. Bir süre sonra bununla da başa çıkabilecek bir yol bulurlar.

Herhangi bir toplumun bir bütün cehalet içinde yüzdüğü söylenemez. Her toplumda cahiller olacağı gibi zeki insanlar da bulunur. Feraset bakımından ortalarda bulunan, toplumun önemli bir kesimini oluşturan; eğitirsen aydın, geri bırakırsan cahil olmaya müsait gurup toplum hayatının konforunda belirleyici rol oynar. Bu, bir seçim sonrasında hükümet kurma yeterliği kazanamamış büyük partilerin kendilerinde daha küçük bir partiye ihtiyaç duymaları gibi.

İki siyasi partinin yetkili organları vasıtasıyla tüzel kişiliklerinin verdiği özgür irade ile koalisyon hükümeti kurması, dünyanın birçok yerinde rastlanan olağan yönetim araçlarındandır. Bu kurumsallaşmış örgütlerde ortak bilinçle, demokratik yönelimlerle karar verme ile kişilerin bireysel olarak karar vermeleri çok farklıdır.

Demokratik her örgütün yönetim kademesinde kararlar tartışılarak ya oy birliğiyle ya da oy çokluğuyla alınır. Böylece en doğru ya da doğruya en yakın kararların alınması mümkün olur. Örgütte yanılmış, yanlış bilgilendirilmiş veya cahil bırakılmış kişilerin kararlar da etkili olması böylece engellenmiş olur.

Örgütlerde yanılmayı en aza indirmek için uygulanan bu yöntem, örgütü kendisi için oluşturan kitlede görmek mümkün değil. Özgür iradesiyle hareket edebilecek yeterlikte olmayınca kişiler, küçücük çıkarlara feda ederler kişisel seçimlerini. Bu da sonuçların doğruyu yansıtmasını engeller. Öyleyse, demokrasiden pay alamayanların demokratik bir örgüt oluşturmak için seçim yapmasının önemi yoktur. Safça güven duyarak, demokratik bir örgüt oluşturduklarını sananlar, iflasın eşiğine gelindiğinde hatayı başkalarında bulurlar. İşte buna cehaletin zirvesi denir. Bu durumun devamı için cehaletin göklere çıkarılması gerekirse, “biz cahillerin ferasetine güveniyoruz” demek yetmiyorsa da, şimdilik yetinmeleri salık verilmektedir.

Öyleyse demokratik bir örgütün yönetim kademesini seçecek olan halkın, bireysel kararlarında etkili olabilecek araçlar nelerdir?

Taş yürekli, gözü kara bir onbaşının zamanla ülkenin başına geçip, onlarca savaş sonrasında milyonlarca insanın ölümüne, yaralanmasına, sakatlanmasına ve türlü perişanlığa sebep olmasına ne demeli… Sonuç: kahraman, önder, hakan, lider vb. sıfatlarla anılması; dünyanın başına daha nice cahillerin musallat olmasına vesile olur. Kimi kaba zorbalıkla (askeri darbeler vb.), kimi demokratik görünümlü zorbalıkla (oy çalmak vb.) başa gelmeye çalışır. Genelde de gelirler. Çünkü cahil cesaretiyle mücehhezler. İşte bu cahil cesaretiyle donanımlı olan zorbalarla başa çıkmanın bir tek yolu var. Aydınlanmak.

Aydınlanmak, insanların bireysel kararlarında yanılmalarını önleyecek tek araçtır. Aydınlanmanın en etkili aracı ise okumaktır. Okumak tek başına herkesi kurtarmaz. Okumuşun ayırımcılık yaptığına, hırsızlık yaptığına rastlarız ama aydının bu tür teveccühleri olmaz.

Bir ülkeye başkan ya da bir şehre belediye başkanı olmak ya da herhangi bir seçim için kişisel bilgi, beceri ve birikimine güvenmeyip, halkı yanıltma yoluyla oyları toplayıp seçilmeyi, vicdan sahibi veya din inancı olan birinin içine sindirebilmesi insani değildir.

Günümüzde seçilebilmek için yapılan hileler ülkelerin geleceğini geri dönülemeyecek şekilde etkiler. Gelecekte yapılacak hiçbir ilerleme, geçmiş zaman içinde yaşanmış sefaletleri refaha çeviremez. Sadece bugünü değil geleceğin de karartılmasıdır hilelere yol vermek. Hilelerin en yaygın olanlarını şöyle sıralayabiliriz:

1. Halkın aydınlanmasını engelleyerek cahil kalmasını sağlama yoluyla her isteğini kabul ettirme,

2. Halkın dini inancını kullanarak taraftar toplamak,

3. Irk ve milliyet ayırımını körüklemek, bir milletin üstünlüğünü savunarak fanatik taraftarlar toplamak,

4. Her şeye muhtaç olacak şekilde fakir bir kitle oluşturarak, bu kitleyi karın tokluğuna peşinde sürükleme garantisi sağlamak.

5. Demokratik seçimler yapılıyor görüntüsü altında oy çalmak.

Dünyanın dört bir yanında fakirliğin egemen olduğu ülkelerin yönetimlerine bakın, bunları göreceksiniz. Yoksa ne ile açıklanır, yeraltı ve yerüstü kaynaklarınca zengin olan ülkelerde halkın milli gelirden payını çöpte araması.