Klasik deyimle, “seçim sathı mailine girdik”. Rejim, seçimleri kazanmak için demokrasi dışı süreç planlaması beklenmedik bir sürpriz değil. Planın uygulamasında, rejimin görünür ve görünmez elleri faal olarak devrede. Seçim öncesi uygulamalardan biride, İBB Başkanı İmamoğlu’nun mahkûmiyet kararıdır. Dava konusu bile olmaması gereken sözlerden dolayı İBB Başkanı İmamoğlu’nun ceza alması ve siyasi yasak getirilmeye çalışılmasının, hukuki değil siyasi olduğu ve yargının bağımsız olmadığı açık. Rejimin sahipleri, İmamoğlu’nun aday olma olasılığını kapatarak, kendileri açısından siyasi mıntıka temizliği yapıyor. Amaç, muhalefeti de dizayn etmek, muhalefeti rejimin adayı Erdoğan’ın dişine göre, rahat yenebileceği aday seçeneklerine mahkûm bırakmak, muhalefetinde adayını “Belli etmek” belirlemektir. Amaç, rejimin adayı Erdoğan karşısında kazanma şansı yüksek olan iki kişiden biri olan İmamoğlu’nu seçim dışı bırakmaktır. Rejim, 2023 seçimlerinde kendi adayı olan Erdoğan’ın karşısında en zayıf adaylar olan Kılıçdaroğlu ve Akşener veya bir başka Ekmeleddin senaryosu icra ediliyor. Muhalefetin kendi içinde çekişmelerinden, kariyerizm heveslerinden yararlanarak muhalefetin başkan adayları seçeneklerini de iktidar kendine uygun şekilde tasarlıyor “Kararı Netleştiriyor”. Muhalefetin basiretsizliği, konsolide olamaması ve adayını belirleyememesinin yarattığı boşluktan iktidar rahatlıkla müdahil olup muhalefetin adayını da belirliyor, “Belli ediyor”.

SEÇİM SÜRECİ YSK TAKVİMİ DEĞİLDİR

Seçim süreci Yüksek Seçim Kurulunun resmi takvimine göre işlemiyor. Seçim süreci reel olarak aylar öncesinden başladı. İktidar, iktidar olmanın bütün olanaklarını sonuna kadar kullanarak seçim sürecine girmesi de bekleniyordu. Korkutma, sindirme, savaş, milliyetçilik ve dini duyguları ajite etme, ötekileştirme, yasaklama, provakatif söz ve pratikler vb demokrasi dışı uygulamalar iktidarların fıtratında vardır. İstanbul’un merkezinde, İstiklal caddesinde arka planı meçhul bırakılan patlama, Suriye ve Irak’a askeri operasyonlar, Yunanistan’la gerginliğin arttırılması vb olaylardan, rejimin adayı Erdoğan lehine seçime yönelik yararlanma, korku ve milliyetçi duyguları oy’a devşirme. Her türlü aracı mubah sayarak Kürt karşıtlığı, HDP karşıtlığı, Alevi karşıtlığı, Kadın karşıtlığı, LGBT+ karşıtlığını kanatarak oy devşirme, rejimin seçim sürecine içkindir. İnanç değil bir kültür olarak kabul ettikleri Alevi inancını, su ve elektrik parasına kültür bakanlığına bağlama, İnsanların kader planı olan cinsiyetini anayasa veya referandumla belirlemeye kalkan bilinç felci vb hamleler seçime ilişkin oy gruplarını Rejimin adayı Erdoğan’a angaje etme amaçlı olduğu açıktır.

KILIÇDAROĞLU VE AKŞENERE YOL AÇMA

Rejimin adayı Erdoğan ve takımı, rakip siyasi takımın forvetini spor ilkelerine aykırı şekilde oyun dışı bırakarak maç sonucunu maçtan önce garanti altına aldı. Rejimin planı işliyor, böylece Erdoğan’a bir dönem daha iktidar başkanlığı koltuğu, Akşener’e iktidarın yeni koltuk değnekliği koltuğu ve Kılıçdaroğlu’na da tekrar muhalefet başkanlığı tahsis edilen bir proje devrededir. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in bu projeyi engellemek için hiçbir şey yapmadıkları ve bu projeye razı oldukları anlaşılıyor. Sistem Siyasetinin eski aktörleri olan “Erdoğan- Kılıçdaroğlu-Akşener” siyasi hortlak üçgeni, İmamoğlu ve Yavaş şahsında sonlarını görüyorlar. Konvansiyonel siyasi aktörler, yeni aktörlerin etkili, yetkili ve belirleyici olmalarını engelleyerek siyasi ömürlerini uzatma derdine düşmüşler.

NE YAPMALI?

“Erdoğan karşısında hangi adayın kazanma şansı vardır?” sorusunda bütün ciddi anketler İmamoğlu ve Yavaş isimlerinde birleştiği görünmektedir. “Artık Yeter” diyerek iktidar değişikliği isteyen Sağ, Sol, İslami, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, Hristiyan vb büyük çoğunluğunun adaylarının İmamoğlu veya Yavaş olduğu açıktır. Fakat muhalefet liderleri İmamoğlu’nun cezalandırılması karşısında timsah gözyaşları arasında kendilerine açılan adaylık ve yenilgi yollarında “birlikte yürüyor ve birlikte ıslanmaya” adaylar. 6’lı Masa ve ittifakları ile birlikte HDP ve bütün muhalefet odakları, gerçekten seçim kazanmak istiyorlarsa turnusol kâğıdı bellidir. Birleşik muhalefetin adayı İmamoğlu veya Yavaş aday olmalıdır. Türkiye siyasi tarihi, seçim kazanmak için rakiplerini mağdur eden iktidarların seçimi kaybettiklerini gösteren olgular ile doludur. % 90 oy alsalar dahi seçimi kazanma hedefi olmadığı anlaşılan muhalefet liderleriyle seçim kazanılamaz. 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın muhtemel zaferi kendi başarısı değil, muhalefet liderlerinin kariyerizm hastalığına yakalanmış küçük hesaplarının ve basiretsizliklerinin ve baştan kaybetmişliği kabullenişlerinin sonucu olacaktır.

SEÇİM SÜRECİNDE BEKLENTİLER

Muhalefetin konsolide olamamasının nedeni, 6’lı masa değildir. 6’lı masadan birleşik muhalefete önderlik etmesini beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Altılı masanın, böyle bir misyonu, perspektifi yoktur. Ama başta HDP olmak üzere Emek ve Özgürlük İttifakından beklentilerimiz var. Emek blokundan ne bekliyoruz, misyonu nedir? Bütün olumsuz koşullar içinde dahi birleşik muhalefeti derleyip toparlama, konsolide etme, kapsayıcı aday belirleme ve seçim sürecini kazanmak için yönlendirme Emek ve Özgürlük İttifakı ile birlikte HDP’nin misyonudur. Bu misyonun gereğinin yerine geldiğini rahatlıkla söyleyemiyoruz maalesef. Türkiye toplumunun eğilimini başkan adayı olarak HDP’nin 6’lı masaya önermesini bekliyoruz. Böylece altılı masanın küçük hesap kariyerist heveslerini yenmelerini sağlamak Emek ve Özgürlük İttifakının üstüne düşen görevdir. 6’lı masanın muhalefet olmak için değil, iktidar olmak için seçim sürecine girmelerini sağlamak Emek ve Özgürlük İttifakının misyonuna içkindir. Böylece birleşik muhalefetin adaylarını da İktidarın dizayn etmesinin önü kesilir. Emek ve Özgürlük İttifakı, birleşik muhalefetin yapıcı ve belirleyici öznesi olması beklentisi içindeyiz. Başta HDP olmak üzere Emek ve Özgürlük İttifakının, seçimlere yönelik çizeceği toplumu kapsayıcı genişlikte bir yol haritası uygulayacağı beklentisi içindeyiz. Böylece HDP başta Türk halkı olmak üzere tüm Türkiye Halklarının güvenini kalıcı bir şekilde edinmiş olmasının beklentisi içindeyiz. Kılıçdaroğlu ve Akşener’in, bütün Türkiye toplumunun yararına, kariyerist küçük hesaplarını bu seçimde bir kenara bırakmalarını, rejimin adayı Tayyip Erdoğan’ı bu seçimde yenebilecek adaylar olan Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’nun yolunu açmalarını bekliyoruz. Her “siyasi mahallenin” muhtarının Seçimlerde başkan adayı olma hakkı vardır. Ama “Siyasi mahallelerin” başkan adaylarının bu seçimde Rejimin adayı olan Erdoğan’ı yenmesi ihtimali çok zayıftır. Bundan dolayı kendi “siyasi mahallelerimizin” muhtarını değil, bütün “siyasi mahallelerden” oy alabilecek Türkiye’nin başkan adayını (Yavaş veya İmamoğlu) 6’lı masaya önermesini Emek ve Özgürlük İttifakından bekliyoruz.