Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllar süren gergin ilişkilerin ardından resmi ziyaret için Suudi Arabistan'a gitmesi muhalefetin tepkisine neden oldu. 

Muhalefet temsilcilerine göre, Türkiye’de işlenen Cemal Kaşıkçı cinayetinde Suudi yetkilileri işaret eden iktidarın, cinayete ilişkin dava dosyasını bu ülkeye devretme kararından yaklaşık üç hafta sonra yaptığı ziyaret ekonomik temelli bir çabayı içeriyor. İktidarın bu adımının kısa vadeli bir "çözüm" olduğunu, dış politikadaki "zikzakların" etkilerinin uzun vadede olumsuzluk yaratacağını söyleyen altı siyasi partinin dış politika kurmayları Suudi Arabistan ziyaretini değerlendirdi. 

‘KATİL’ DEDİĞİNİZ İNSANA NASIL SARILABİLİRSİNİZ?’

Serkan Alan'ın Gazete Duvar'da yer alan haberin göre, CHP İstanbul Milletvekili TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Yunus Emre’ye göre Cemal Kaşıkçı cinayetinin sorumlularının içinde Suudi yönetiminin unsurlarının da bulunduğu kanıtlı bir durum. İktidar temsilcilerinin, hiçbir şey olmamış gibi, cinayet Türkiye’de yaşanmamış gibi Suudi Arabistan’a gittiğini söyleyen Emre’ye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ülkeye gitmesinin tek anlamı var, o da, petro-dolar.

İktidarın, "Suudi ailesinin yönettiği fonlardan yararlanır mıyız, ekonomideki bu kötü ortamdan çıkar mıyız" sorularının peşinde olduğunu savunan Emre, Erdoğan’ın Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la kucaklaştığı fotoğrafa tepki göstererek şunları söyledi: 

"Biz bir insanın bu şekilde vahşice öldürülmesine üzülüyoruz. Katledilen Cemal Kaşıkçı’yı Erdoğan ve çevresi tanıyor. Arkadaşları. Arkadaşının katiliyle bu fotoğrafları vermesi korkunç. Siz ‘katil’ dediğiniz insana nasıl sarılabilirsiniz? Araştırmalarda Erdoğan’ın kazanamayacağı ortaya çıkıyor. Toplumun en önde gördüğü konu ekonomi olarak dikkat çekiyor. Bunu bir siyasetçinin dert etmesi elbet anlaşılır ama buna çözüm için katillerle sarılmayı mı buldunuz?”

‘SICAK PARANIN PEŞİNDELER, BU BİR GÖZ BOYAMA’

HDP Adana Milletvekili TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Tülay Hatimoğulları Oruç’a göre iktidarın uzunca bir zamandır Körfez ülkeleriyle arası kötüydü ve bu dönemde hepsiyle barışmaya çalışıyor. İktidarın Körfez ülkeleriyle "arayı iyi yapma" adımlarının ekonomik temelli olduğunu söyleyen Oruç, iktidarın Türkiye’ye sıcak para sağlamayı hedeflediğini belirtti. İktidarın seçim evresinde, "piyasaları görece rahatlatmak" için sıcak paranın peşinde olduğuna dikkat çeken Oruç, bunun "hakiki bir rahatlama" değil, "göz boyama" olduğunu ifade etti.

AK Parti iktidarının dış siyasete kendi çıkarları doğrultusunda baktığını, özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin iç barışına hizmet etmediğini söyleyen Oruç, "Bu yanlışları bir ziyaretle örtemezler çünkü çok yanlış yapısal hatalar oldu. Bölgenin her yerinde çatışmalar devam ediyor ve bunda da iktidar hep çatışan bir tarafın yanında yer aldı. AKP dış siyasete kendi iktidarını tahkim etmek için çıkarcı yaklaşıyor. İhtiyacımız olan hem Türkiye hem Orta Doğu hem de Kuzey Afrika barışını tesis edecek bir dış siyasetin uygulanması" dedi. 

‘İKTİDAR U DÖNÜŞÜYLE KENDİNE ÇIKIŞ YOLU ARIYOR’

İYİ Parti Uluslararası Politikalar Başkanı Ahmet Kamil Erozan, iktidarın Suudi Arabistan ziyaretine dair, "Müslümanlıkta günah çıkarmak yok ama birisi herhalde günah çıkarıyor. Bu kadar basit" dedi. Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle bu ifadeleri kullandığını belirten Erozan, "Parasızlıktan kime el açacağımızı karıştırmaya başladık" diye konuştu.

İktidardan ilkeli bir tavır beklediklerini söyleyen Erozan, bunun olmadığını ifade ederek, "Maalesef iktidar U dönüşü ve zikzaklarla kendine çıkış yolu arıyor. Sonuç belli. Az kaldı. Sabreden derviş muradına erermiş" dedi.  

‘AKP’NİN DIŞ POLİTİKASI TÜRKİYE’Yİ GÜVEN PROBLEMİYLE BAŞ BAŞA BIRAKIYOR’

Çevre ülkeleriyle ilişkilerin düzenlenmesinde bir mahsur görmediklerini söyleyen Saadet Partisi Dış İlişkiler Başkanı Mustafa Kaya’ya göre AK Parti’nin dış politika yürütme üslubu ve tarzı, Türkiye’yi hem içeride hem de dışarıda güven problemiyle baş başa bırakıyor. 

Süreç yönetiminde "tutarsızlıkların, zikzakların" zirve yaptığı ortamlarda daha düne kadar iktidarın Birleşik Arap Emirlikleri’ni, "15 Temmuz’un finansörü" ilan ettiğini, Kaşıkçı cinayetinin ardından Suudi Arabistan’a yönelik ağır cümlelerin kurulduğunu hatırlatan Kaya, “O cümlelerden sonra bu tarz tavırlar içerisine girilmesi, ‘Uluslararası ilişkilerde çıkarlar vardır, dostluklar düşmanlıklar yoktur’ ifadeleriyle açıklanamaz. Bunun tutarlı ve mantıklı şekilde kurgulanması gerekir. Aksi takdirde bu Türkiye’nin mevcut ekonomik sıkışmışlığını kısa vadede aşabilen adımları beraberinde getirebilir ama uzun vadede Türkiye’nin çıkarlarına, yumuşak gücüne zarar verir" diye konuştu.

‘TÜRK DIŞ POLİTİKASI DİYE BİR KAVRAM KALMADI’

Gelecek Partisi Dış İlişkiler Başkanı Ümit Yardım’a göre ortada "Türk dış politikası" diye bir kavram kalmadı. Türkiye içerisinde ekonomi, hukuk, adalet gibi "çok can yakıcı konular" gündeme gelse de "çok daha vahim bir tablonun" dış politikada yaşandığını ifade eden Yardım, "Ülke içindeki sorunlar rasyonel yönetimlerin ve onların atacağı adımların imkân bulması halinde bir iki seneli planlamalarla düzeltilebilir. Fakat vahim hale gelmiş dış politika unsurlarının toparlanması, bunun maliyeti gelecek nesillere yansıyacaktır. Diplomaside unutmak, sümen altı etmek yoktur" diye konuştu. 

AKP’nin Suudi Arabistan ziyaretinde, "Onur kırıcı ve dış politikada olmaması gereken tablolar" açığa çıktığını savunan Yardım, Orta Doğu’daki siyasilerin basına yansıyan beyanlarına dikkat çekti. "Biz Türkiye’ye güvenmiyoruz. Türkiye sıkıştı, ekonomik sorunları var" söylemlerinin bu ülkelerde çok yaygın olduğunu belirten Yardım, "Tablo bu. İnsan ülkesi içinde yanlış işler yapar ama dış politikada atılan bu adımlar gelecek iktidarların uğraşacağı en vahim tablo olacak" dedi. 

DEVA’YA GÖRE ‘TUTARSIZLIĞIN’ NEDENİ, DIŞ POLİTİKANIN İÇ SİYASET İÇİN ARAÇSALLAŞTIRILMASI

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Başkanı Yasemin Bilgel’e göre iktidarın benimsediği dış politikada tutarsızlık var. Ciddi bir sorun olan tutarsızlığın nedeninin, "Dış politikanın iç siyaset için araçsallaştırılması" olduğunu ifade eden Bilgel şunları söyledi: 

"Siz dış politikayı kendi başına bir alan olarak yürüttüğünüz, iç siyasette araçsallaştırmadığınız noktada bu tutarsızlık da açığa çıkmaz. Fakat AK Parti’nin o gün işine ne geliyorsa bunu demek istiyor. Bu sözler iç kamuoyunda belli kesimlerde ses getiriyor. Fakat böyle yapılmaması gerekiyor. Çünkü dış politika diğer alanlara benzemiyor. Siz sadece iç kamuoyuna konuşmuyorsunuz. Söylediğiniz her şeyle dış kamuoyuna da konuşmuş oluyorsunuz. Bu durum ülkenin itibarını da zedeliyor."