Henüz 5 yaşında bir çocukken, babamın daha önce hiç görmediğim göz yaşında tanıdım Musa Anter'i. Usulca yanına yaklaşarak "ne oldu, niye ağlıyorsun" diye sordum. 'Amcamızı yitirdik" dedi. 'Yitirmek' kelimesinin anlamını bilmesem de tüylerimin diken diken olduğunu anımsıyorum... Daha sonrasında nicelerini yitirirken öğrendim kelimenin anlamını. 

Lise 1'e giderken, politikaya merhaba dediğim günlerde Musa amcanın fikirleri rehber olmaya başladı bana. Reel yaşamda hiç tanımadığım bir adam, bana idealist bir amca figürü olmuştu. Yazıları çanak tutuyordu aydınlanmama. Gazeteci olmama da Apê Musa'nın yazıları vesile oldu diyebilirim. 

musa anter-2

Yıllar sonra Batman'da kendi gazetemi çıkartmak için kolları sıvadım. Gözümün nuru gazeteye 'Batman Sokak' ismini verme kararı aldım. İlk sayım Eylül 2012'de çıktı. Arka sayfayı ölüm yıl dönümü nedeniyle Musa amcaya adadım. Bin tirajlı gazetemi matbaadan alır almaz dağıtmaya başladım. 2'nci veya 3'ncü durağım, o yıllarda Batman'da kültür ve sanatın kalbi durumundaki Yılmaz Güney Sineması-Kültür Merkeziydi. Merkezin yöneticisinin kapısını çaldım, gazetemden bıraktım. Yönetici, 'babamı basmışsın gazetene' dedi. Yüzüne baktım 'Siz Dicle Anter misiniz?' diye bir soru yönelttim. Benim için önemli bir andı. Yıllardır fikirleriyle yürüdüğüm adamın öz oğlu karşımdaydı. Bugün Dicle Anter beni hatırlar mı bilmem, fakat ben o tanışma ve akabinde gelişen sohbet sayesinde gazeteciliğe daha çok sarıldım. Bu arada 'Batman sanatının kalbi' olarak nitelendirdiğim Yılmaz Güney Sineması da ilerleyen yıllarda kirli eller tarafından yok edildi. Dicle Anter ve merkeze emek veren birçok emekçinin çalışmaları engellendi. Bu notu da düşmek istedim. 

musa anter-1

20 Eylül 1992'de haince katlettiler Musa amcayı. O çok sevdiği Diyarbakır'ın puslu sokaklarında yaşama 'hoşça kal' dedi. Kardeşlikten bahsederdi halbuki, sevgiden ve dostluktan söz ederdi. Kalemi son anına dek barış mücadelesinin içindeydi. Şöyle demiş bir yerlerde “Tüm çabam budur, bir millet diğer milletin soluğudur. Kucak açtım her gelene, ne mutlu, ah ne mutlu ‘Kardeşiz’ diyene." Bugün hala kardeşiz diyebilmek çok zor Musa amca. Kardeşlikten, barıştan, dostluktan söz edenlerin yargılandığı bir ülke hala Türkiye...

Kürt kimliğiyle öne çıksa da ülkedeki tüm halkları koşulsuz şartsız severdi Musa amca. 'Biz' olmaktan bahsederdi. Yine bir gün bir yerlerde şöyle demiş, “Ben Musa Anter... Hakkari'den Edirne'ye kadar tüm halkların maaşsız, ödeneksiz ve de çıkarsız dedeleriyim”. Sokrat ve Pir Sultan gibi ölmeyi dilediğini belirtmiş bir açıklamasında da. Kısmen öyle de oldu. 30 yıl önce bugün kalleşçe katlettiler Musa amcayı... 

Apê Musa'nın ölümüyle ilgili dava dosyası 30 yıldır sonuçlanmadı. 2016 yılından bu yana Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava; zaman aşımı ile karşı karşıya. Zaman aşımı süresi 20 Eylül’de dolacak olan dava 21 Eylül’de görülecek. Faillerinin kim olduğunu biliyoruz-biliyorsunuz. Musa Anter, Türkiye adaletinde kara bir leke olarak kalmasın. Cinayet aydınlatılsın, Apê Musa tüm ülkeye ışık olsun...