Aralarında Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Demokratik İslam Kongresi Diyalog Grubu, Yurttaş Girişimi’nin de bulunduğu Sivil Toplum Kuruluşları, gazeteci Hrant Dink anısına kurulan Uluslararası Hrant Dink Vakfı’na elektronik posta yoluyla Rakel Dink ve vakıf avukatına yönelik ölüm tehdidi içeren mesaja ilişkin olarak, “Hrant Dink suikastine giden yollar benzer provokasyonlarla ve aynı nefret diliyle döşendi. Bu film bize on yıllar boyunca defalarca seyrettirildi. Filmin sonu her defasında kötü bitti. Sorumluları provokasyonlara son vermeye, kin ve nefreti körüklemekten vazgeçmeye; yetkilileri görevlerini ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmeye davet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

‘SALDIRILAR RASLANTISAL DEĞİL’

Anıtpark Forum, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Demokrasi için Birlik, Demokratik İslam Kongresi Diyalog Grubu, Doğu-Güneydoğu Dernekleri Platformu, Hak ve Adalet Platformu, Solfasol Gazetesi ve Yurttaş Girişimi’nin ortak yaptıkları açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları olan bizler bu oyunu defalarca gördük, yaşadık. Sonu kötü bitiyor. İşte yine bir süredir toplumun sinir uçlarına dokunmayı, tedirginlik, kargaşa, güvensizlik ortamı yaratmayı amaçlayan provokatif eylemler peş peşe geliyor.

Van Başkale’de Vefa görevlilerinin uzun menzilli silahlarla saldırıya uğraması, muhalif kişi ve liderlere mermili, silahlı görüntülerle gözdağı verilmesi, Adana Yüreğir İlçesi CHP Gençlik örgütü başkanının tutuklanması, İzmir’de cami hoparlöründen Çav Bella çalınması, Bakırköy’de kilisenin kapısının yakılmak istenmesi, Kuzguncuk Ermeni kilisesinin haçının çalınması, mezarların tahrip edilmesi bu örneklerin bazıları.


‘FİLMİN SONU HER DEFASINDA KÖTÜ BİTTİ’

Bu kabulü mümkün olmayan eylemlerin en yenisi, iki gün önce Hrant Dink Vakfı’na gönderilen e-postada, daha önce de benzer dönemlerde defalarca duyduğumuz “Bir gece ansızın gelebiliriz” gözdağıyla Rakel Dink’in ve Vakfın avukatının ölümle tehdit edilmesidir.

Son dönemlerde üst üste gelen bu kışkırtma ve saldırılar birbirinden bağımsız ve rastlantısal değildir. Toplumu ayrıştırma, bölme, korku salma amaçlı nefret dilinin tetiklediği güdümlü eylemlerdir. Takipsiz ve cezasız kalmaları şer planları kuran odakları güçlendirmekte, hatta teşvik etmektedir.

Geçmişte benzerlerini yaşadık. Hrant Dink suikastine giden yollar benzer provokasyonlarla ve aynı nefret diliyle döşendi. Bu film bize on yıllar boyunca defalarca seyrettirildi. Filmin sonu her defasında kötü bitti.

Sorumluları provokasyonlara son vermeye, kin ve nefreti körüklemekten vazgeçmeye; yetkilileri görevlerini ve sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmeye davet ediyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü ayrımcılığı lanetleyen yurttaşları olarak Hrant Dink Vakfı’na geçmiş olsun diyor, yanlarında olduğumuzu bildiriyoruz.”