Türkiye Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği’nin (MESAM) geçen perşembe yapılan genel kurulunda Arif Sağ ve arkadaşları yönetimi yeniden kazandı.

Hürriyet'ten Cengiz Semercioğlu, genel kuruldan hemen sonra, aylardır Arif Sağ’la tartışan Orhan Gencebay ile görüştü.

Semercioğlu'nun Gencebay ile söyleşisinin bir bölümü şöyle:

Sizin Arif Sağ yönetimine eleştiriniz, telif toplayamadığı için değildi ki. Usulsüzlük, görevi kötüye kullanma gibi eleştirileriniz vardı...

- Arif Sağ orayı 8-10 yıldır yönetiyor. Hiçbir katkısı olmadı. Orada farklı bir ortam vardı. “Ben burada duramam” dedim, dilekçemi yazdım, ayrıldım. Onlar açıkladı kamuoyuna dilekçemi. Sonra sanki ben açıklamışım gibi yaptılar. Bence kesinlikle telifin peşinde falan değiller. Telif önemli değil onlar için.

Neyin peşinde Arif Sağ ve ekibi?

- Ben söylemek istemiyorum. Sana sorayım, neyin peşindeler?

Paranın mı?

- Bak ben söylemedim, sen söyledin. Senin programda genel kuruldan görüntülerini izledim, yardım alarak yürüyor artık. Ona da üzülüyorum, sağlığını kaybetmesini istemem. Hayret ediyorum, şaşırıyorum...

Yolsuzluk var mı?

- Ben böyle bir şeyi direkt olarak söylemeyeyim. Müfettiş raporlarında son derece önemli tespitler var. Bakanlık bu raporlara göre karar verip oraya geçici bir yönetim kurulu atadı zaten. Ve etraftan giden 300-400 tane mektup üzerine bu adımı attı bakanlık. Bakanlık da durup dururken adım atmadı, raporlara göre yapması gerekeni yaptı.

Genel kuruldan 1 gün önce Arif Sağ ve 45 arkadaşının MESAM’dan ihraç edilmesi doğru mu sizce?

- 3 aydır bakanlığın atadığı arkadaşlarımız yönetti orayı. Bana göre onlar görevlerini gereği gibi yaptılar. Usulüne göre olmuştur.

Seçim öncesi bu kararın alınmasını demokratik buluyor musunuz?

- Seçim öncesi derken, müfettiş raporları geldi. Müfettiş raporlarında Arif’lerin yaptıkları olduğu gibi meydanda. Bunların hepsi birer ihraç suçu.

Siz doğru buluyor musunuz ihraç edilmelerini?

- Arif’lerin yaptıkları ihraçlara baktığım zaman, sanıyorum onlar 116 kişiyi ihraç ettiler. Herkesi ihraç etmişler. Ne hakla?

“Onlar ihraç etti, kendileri de edildi, iyi oldu” mu diyorsunuz?

- Katiyen, öyle bir şey yok. Bunlar müfettiş raporlarına göre ihraç edildiler. Üç ayrı müfettiş raporu var: Evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, suistimal, usulsüzlük ne ararsan yazıyor.

İhraç edilmeyi hak ettiler mi yani?

- İhraç edilme kıvamına gelmişler ki edilmişler. Müfettişlerin verdiği bir karar bu.

Genel kurulda Divan Heyeti oylamasıyla ihraçları kaldırıldı, o oylama da Arif Sağ ve arkadaşlarının salona girmesinin yolunu açtı...

- Bu suçtur. Bu ihraçlar ancak Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin vereceği kararla kaldırılabilir. Böyle bir şey olamaz.

MESAM Genel Kurulu’na mı, Divan Heyeti’ne mi, sahte oylara mı? Tepkiniz en çok neye?

- Hepsine. Bir sanatçı olarak hukukun ve adaletin yerine gelmediğini anlatmaya çalışıyorum. Böyle bir rezalet olmaz. Eşi benzeri görülmemiş bir uygulama var ortada. Bunu onaylayamayız.

Önce bunun hesabını versinler. 2 bin 400 seçme ve seçilme hakkına sahip kişi var.

Genel kurula gelen, 840 kişi. Ama bunların kaçı seçme ve seçilme hakkına sahip? Aralarında oy kullanmaması gerekenler de var. Ne demek oy kullanacaklar?

Genel kuruldan sonra “Arif Sağ’ın dönüşü”, “Arif Sağ kazandı” başlıkları atıldı...

- Yok öyle bir şey. Bu genel kurulu kimse kazanmamıştır. Burada sahtecilik vardır. Belki hapislik bir durum bile olabilir, bilemiyorum. Bu kadar ciddi durum. Ülkemiz böyle saçmalıklarla muhatap olamaz. Bu bir hak cinayeti.

Korkunç bir şey. Bu genel kurul kesinlikle iptal olacaktır. Yargı ya da idari yolla iptal olacağını bile bile yaptıkları genel kurul ve aldıkları tüm kararlar geçersizdir. Kendileri de bunu biliyor.

Haklarında onlarca şaibe bulunan şahıslar, Divan Heyeti’ne suç işletmişlerdir.

Yavuz Bingöl “Meslek birliklerini sanatçılar değil, CEO’lar yönetsin” diyor. Ben de katılıyorum buna. Nasıl ki büyük şirketlerin başında bir genel müdür varsa, MESAM’ı da pekala dışarıdan profesyonel biri yönetebilir.

- O da bilmiyor konuları. Kesinlikle yönetemez. Konuyu bilmeyen birinin o birliğin başında ne işi var? Meslek birliklerinin başında konuyu bilen kişiler olmalı. Nasıl ki Sağlık Bakanlığı’nın başına bir doktorun olması tercih ediliyorsa, bizde de öyle olmalı. CEO’ymuş falan anlamaz bu işten. Bunu öneren Yavuz Bingöl de bilmiyor konuları.

Arif Sağ yıllardır yönettiği için biliyor ama...

- Arif Sağ biliyor mu! (Gülüyor) O yönetimin içindeki arkadaşların MESAM’a katkılarını bir soruşturun siz. Ben ne katmışım, o arkadaşlar ne katmış...

Müzik ve telifler konusunda herkes farklı bir şey söylüyor...

- Hiçbir şey bilmeden konuşuyorlar. Gerçek bilgi zavallıları onlar. Tek bir kişi de değil bunlar, böyle bir ordu var.

Cüneyt Arkın da sizin için aynı şeyi söylüyor; “Her şeyi biliyor gibi görünüyor ama aslında bildiği hiçbir şey yok garibimin” diyor...

- Vah, vah, vah... Zavallı işte! Bak bilgi zavallılarının biri de Cüneyt Arkın’ın ta kendisidir. Hiçbir şey bilmez. Ne müziği bilir, ne arabeski. Arabeskin adını bilir sadece. Nedir diye sorsanız hiçbiri bilmez. Ne Cüneyt Arkın bilir, ne Arif Sağ bilir, ne de onlar gibiler.

Arif Sağ da mı “bilgi zavallısı”?

- Kesinlikle! Sorun bir yerde “Arabesk nedir?” diye, bakalım ne diyecek...

Arif Sağ, Alevi olduğu için sizin ve çevrenizin ona karşı ayrımcılık yaptığınızı söylemişti. Ne 
diyorsunuz?

- Bu tamamen çamur atmak, bana zarar vermek, kendilerini bir yere getirmek için beni alet ettikleri bir şey. İğrenç ve korkunç bir şey. Aleviliği kullanıyorlar. Onlar aslında benim Aleviliğe olan saygımı ve sevgimi biliyorlar. Çünkü biz Alevi kültürüyle büyüdük. Alevi dostlarından ve abilerinden ilham alan biri olarak ben ölürüm de böyle bir ayrım yapmam. Alevi felsefesini çok biliyorum ve takdir ediyorum. Bana böyle bir çamuru nasıl atarlar? “Allah kahretsin” diyeceği geliyor insanın. Çok çirkin bir şey.

Şu anda genel kurulu kazanan yönetimi tanımıyor musunuz?

- Kabul edilmesi mümkün değil. Legal değil. Bir şey kazanmış falan değiller. “Kazandık” demeleri de hayret verici. Kusura bakmasınlar, bu onların kişiliğini gösteriyor. Burada etik ve ahlak yok. Hukuksuz ve adaletsiz bir durum var. Tamamen yönetimin işgal edilmesi. İhraç edilmişler bir kere. Genel kurul her şey demek değil. Ondan önce yasalar var.

Sizce bundan sonra ne olacak?

- Benim MESAM’da başkanlık yapmak ya da yönetimde olmak gibi bir niyetim yok. Fuat Güner kazansa da olmam. Çünkü yoruldum. Bundan sonraki süreç yeniden ele alınmalı. Yoksa hiçbir şey olmaz.

Bakanlık yeniden el mi koyacak sizce?

- Buranın kendi iradesiyle düzelmeyeceğini görüyoruz. Bakanlığın yardımı lazım, yeniden el atmalı. Şu andaki en yüksek merci bakanlık. Her şeyin bakanlık nezdinde oturup konuşulması gerek. Sonrasında yeni seçim ve kurallarla yola devam edilmeli.

Arif Sağ yönetimine çağrınız nedir?

- Yönetim olarak kabul etmiyorum ki çağrım olsun. Onların yaptığı hukuksuzluk, adaletsizlik, gasp ve diktatörlük.