Mustafa Güçlü / Demokrat Haber

Köyceğiz, Sandras Dağı yangınlarında Ağla mahallesindeki irtibat merkezinde çalışmalara gönüllü olarak katılan CHP Köyceğiz Belediye Meclis üyesi Mehmet Ali Acet ile doğup büyüdüğü ve bir eğitimci olarak görev yaptığı topraklarda meydana gelen son yılların en büyük felaketi orman yangınları üzerine konuştuk…

Bu yaz ülke tarihinin en büyük orman yangınlarıyla mücadele ettik. Sizce ülkemizde doğal afetler için önceden yeterli seviyede hazırlık çalışmaları yapılıyor mu?

Orman yangınları ve benzeri afetler konusunda hazırlıklı değiliz. Bunun örneğini Köyceğiz yangınlarında yaşadık, yangın Köyceğiz’in 5 km kuzeydoğusunda başladı ancak 40 dakika sonra müdahale edildi, o da çok yeterli olmadı, sanki yangının büyümesine fırsat verildi.

Yangın ilk başladığı zaman helikopterlerden bir tanesi müdahale etseydi karadan halk desteği ile orada yani çıkış noktasında biterdi. Yangına çok hazırlıksız yakalandık. Yeterli personel, hava desteği, yangın söndürme malzemesi ve ekipmanları yoktu.

Resmi verilere göre ülkemizde her yıl çeşitli sebeplerle ortalama 8-10 bin hektar orman yanıyor. Bu yangınların önüne geçilebilmesi ya da zamanında müdahale edilebilmesi için neler yapılmalı?

Öncelikle yangın söndürme araçları modernize edilmeli, yangın kriz merkezleri oluşturulmalı, yaz mevsiminde kesinlikle personelin yer değiştirmesi engellenmeli.

Yaz döneminde o yöreden mevsimlik yangın söndürme personeli alınmalı ve eğitilmeli. Orman köylülerinin sürece dahil edilmesi yereldeki pek çok sorunun kolaylıkla aşılmasına şüphesiz katkı sağlayacaktır. Bölgenin arazi yapısını ve coğrafi özelliklerini bilen kişilerin orman yangınlarında dışarıdan getirilen personele göre daha etkin ve başarılı olacağı ortadadır.

Yangına havadan olduğu kadar karadan da müdahale edilebilmeli. Orman yolları açık tutulmalı, yol kenarları yanıcı maddelerden temizlenmeli. Yangın arazözlerine su takviye yapmak için 20-30 ton kapasiteli tankerler olmalı.

Yangın için 40-50 ton su kapasiteli tanker uçaklar alınmalı ve bu uçaklar seri bir şekilde yangına müdahale etme kapasitesine ve becerisine sahip donanımda olmalı.

Anayasa'nın 169. Maddesine göre, yanan orman alanları hiçbir koşulda imara açılamaz ve bu alanların yeniden orman özelliğine kavuşturulması gerekir. Bunlar yasada yazanlar ve herkesi bağlayan hükümler olasına rağmen herkeste bir kuşku var.

Geçmiş yıllardaki olumsuz uygulamalara bakarak ormanların rant için imara açılması konusunda neler düşünüyorsunuz?

Yanan orman sahaları hiçbir şekilde kişi ya da kurumlar tarafından amacı dışında kullanılmamalı. Buna yeltenenler cezalandırılmalı, bu konuda varsa yasal boşluklar giderilerek halkın bilinçlenmesi için çaba sarf edilmeli. Hem yerel hem de ulusal ölçekte çalışmaların başlatılması önemli bir adım olacaktır.

Yanan sahaların eski haline döndürülmesi konusundaki süreçlere geçmişten beri halk hep şüphe ile yaklaşmıştır. Bu alanların madencilik faaliyetlerine hatta imar izniyle yapılaşmaya açılacağı endişesi hep olmuştur. Bu da doğaldır çünkü şimdiye kadar söz verilmesine rağmen yanan sahaların başka amaçlarla kullanıldığı halk tarafından tecrübe edilmiştir.

Halk olarak bu konularda duyarlılık göstermeli, verilen sözlerin ve uygulamaların takipçisi olmalıyız. Ancak böyle yaparsak yanan ormanların yeniden yeşermesini saylayabiliriz. Gelecek kuşaklara atalarımızdan aldığımız mirası gönül rahatlığıyla devredebiliriz.

Yangınlara müdahalede sizce en etkili araç ve yöntem nedir? Bakanlığın envanterinde yangınlara müdahale için özellikle uçak ve helikopterin olmadığı görüldü. Köyceğiz’de 14 gün süren yangınlarda saha adeta kendi kaderine terk edildi. Bu konuda sizin izlenimleriniz ve düşünceleriniz neler?

Köyceğiz orman yangınlarını üzülerek izledik. Orman İşletme Müdürlükleri, personel araç gereç olarak yeterli değildi, sivil halkın orman yangınına müdahaleye katılması bir süre sonra engellendi. Biz her türlü zorluğa rağmen 14 gün boyunca tüm gönüllülerle birlikte arazideydik. Kadın erkek demeden herkes işi bir kenarından tuttu. İstanbul’dan, Trabzon’dan, İzmir’den, yakın yörelerden gelen, işini gücünü bırakıp bizimle çalışan herhangi bir ücret talep etmeyen eli öpülesi gönüllülere, Azerbaycan’dan Kuveyt’ten gelen askerlere minnettarız. Bir ağacın, bir kaplumbağanın yanmasını önleyen tüm çalışanları yürekten kutlarım.

Yangın söndürme çalışmalarında kendiliğinden de olsa gönüllülerin büyük çabasına şahit olduk. Sizce yangına müdahale eden personelin eğitimi ve sayısı yeterli miydi?

Orman yangın sahasında yeterli sayıda eğitimli personel yoktu. Sevk ve idare buna bağlı olarak da koordinasyon yeterli değildi. Orman işletme müdürlüklerinde çalışan işçi sayısı çok yetersiz, olanlar da eğitimsizdi. Geçmiş yıllarda olduğu gibi çevre köylerden yangın söndürme personeli alınmalı yangın konusunda eğitilmeli.

Gönüllüler resmî personelin koordinasyonunda eğitim ve gücüne göre yönlendirilmeli. Bu yangınlarda gönüllüler ve kurumların araç ve gereç desteği olmasa yangınlar, yağmurların söndürmesi için tamamen kendi haline bırakılacaktı.

Son söz olarak neler söylemek istersiniz?

Yangınlara karşı önceden hazırlıklı olmalıyız. Yangın su toplama merkezleri bakımlı olmalı. Gökçeova Göleti’nin önemini anladık, yangın araç ve gereçleri modernize edilmeli. Yangın havadan olduğu kadar karadan da söndürülmeli. 100-200 metre mesafeye su atabilen tankerler olmalı. Yangına orman personeli yanında eskiden olduğu gibi gönüllüler de katılmalı.