Ozan olmak öyle kolay bir şey değildir. Ayrıca bir iki dizeyi alt alta getirip saz çalıp türkü söylemek hiç değildir. Hele de bir insanın kendisine "Ben Ozan'ım" demesi hiç de doğru bir şey değildir. Kişi kendine “Ben Ozanım” demez, bunu halk der ve tarihte bunu böyle yazar.

Siz, Pir Sultan Abdal'ın, Kul Himmet'in, Şah Hatayi'nin, Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun, Âşık Daimi'nin, Âşık Veysel'in, Muhlis Akarsu'nun, Mahzuni Şerifin, Âşık İhsani'nin, Nazım Hikmet’in, Ahmet Arif’in ve bu geleneğe ömrünü vermiş onlarca insanın, kendine "Ben Ozanım" dediğini hiç duydunuz mu, okudunuz mu?

Siz, Pir Sultan Abdal’ın, Dadaloğlu'nun, Kul Himmet'in her hangi bir dörtlüğünün sonuna "Ozanım der ki" türünden bir ibare yazdığına rastladınız mı? Yada Mahzuni Şerifin, Muhlis Akarsu'nun, Aşık Daimi'nin kasetinde yada yazılı bir çalışmasında isminin başına "Ozan" kelimesini koyduğunu gördünüz mü? Bunu Halk söylemiştir. Çünkü halk bu insanlarda kendini bulmuştur, çünkü bu insanlar halkın eli ayağı, dili damağı ve aynası olmuştur. Çünkü Ozan olmak böyle bir şeydir.

Sonra Ozan olmak sözünde ve sözünün arkasında durmaktır, sözünün eri olmaktır. Öyle olmasaydı Pir Sultan Abdal asılır, Muhlis Akarsu yakılır, Mahzuni Şerif hapsedilir, Âşık İhsani sürülür müydü? Örneğin Pir Sultan Abdal idam edileceğini bile bile Hızır Paşa ve onun cellâtlarının gözünün içine baka baka, "Bende bu yayladan şaha giderim" diyebilmiştir. Ozan olmak böyle bir şeydir, Ozan olmak korkusuzca düşünebildiğini söylemek ve söylediğinin arkasında durmaktır. İşte bu yüzden Pir Sultan Abdal olmak Ozan olmakla eş değerdir.

Nâzım Hikmet bu ülkede düşüncelerini korkusuzca söyleyen yürekli şairlerinden biriydi. Bu yüzden Nâzım Hikmet, Nazım Hikmet oldu ve bu yüzden Nazım Hikmet Ozan oldu. Siz hiç Nâzım Hikmet'in bir şiirinde ya da yazısında kendine "Ozanım" dediğini duydunuz mu?

Kurtuluş Savaşı'nı en iyi anlatan şairlerden biri olan Nâzım Hikmet dönemin yöneticilerine acımasızca ve başkaldıran şiirler yazmış “Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan, vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın, (...) vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızda, ben vatan hainiyim" demiştir.

Ya da;

"Korkuyor Adnan Menderes ölülerden korkuyor hele çocuk ölülerinden. Karınları davul gibi, boyunları çöpten ince, kırıyorlar Adnan Bey'in mutfak camlarını her gece mezarlarından çıkınca..." sözleri ile hükümeti amansızca eleştirmiştir.

İşte Ozan olmak, işte Halkın Ozanı olmak böyle bir şeydir. Âşık Mahzuni Şerif 1971 darbesinden sonra zindanların solcular ile doldurulmasına, işkencelerin ayyuka çıkmasına, insanların katledilmesine ve darağaçlarının kurulmasına daha fazla seyirci kalamamış ve dönemin Başbakanı Nihat Erim’e "Köşkün sarayın yıkılsın / Erim erim eriyesin / Umudun suya dökülsün / Erim erim eriyesin / Sürüm sürüm sürünesin (...) Suyun denize dökülsün / Gözlerin yansın çürüsün / Seni yılan cayan yesin / Erim erim eriyesin /

Çölden çöle sürünesin" diye seslenmiştir.

 Kuşkusuz bu türküden sonra Mahzuni Şerif hakkında soruşturma açılmış ve yargılanmıştır. Ama hiçbir zaman "Ben bu türküde Nihat Erim'den bahsetmedim" dememiştir. Sonra yine o yıllarda başına çok işler açan "Hey Arapça okuyanlar / Allah Türkçe bilmiyor mu?" dizelerini de söylemiştir! Yine bu sözlerden sonra da "Allah'ı dil dudak kafa sahibi yapıyor" diye yargılanmıştır ama hiçbir zaman sözlerini yutmamış "Tanrı kadirdir, bu benimle onun arasında ki bir şey, eğer çok istiyorsanız getirin Tanrı'yı benden şikâyetçiyse bende hakkıma razıyım" diyebilmiştir.

Ozan olmak öyle kolay bir şey değildir. Bir iki dizeyi alt alta getirip saz çalıp türkü söylemek hiç değildir. Ozan olmak sözünde ve sözünün arkasında durmaktır, sözünün eri olmaktır. Ozan olmak satır aralarında bu ülkenin namuslu ve onurlu insanlarını katledenlerin isimlerini yazarak saklanmak değildir! Ozan olmak Ahmet Arif misali tükürmektir hayının yüzüne, Ozan olmak Mahzuni Şerif misali korkusuzca yürüye bilmektir bu ülkenin namuslu gençlerini idam eden siyasilerin üstüne. Yoksa Ozan olmak isminin başına “Ozan” kelimesi koymak değildir…