Daha önceki yazımın devamı niteliğindedir eğer okumadıysanız ve merak edip okumak istiyorsanız bu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.demokrathaber.org/pandemi-mandemi-makale,10735.html

Öncelikle birkaç kelamda bulunup uzatmadan anlatmak istediğime geçmek istiyorum. Linkte görmüş olduğunuz yazıyı birçok muhalif basın platformuna attım fakat kimse paylaşmak istemedi, kimi gündemimiz değil dedi kimi içeriği çok kısa dedi vs. Demokrat Haber’e gerçekten teşekkür ediyorum Demokrat Haber ve onun gibi nice platformalar yaşamalı ve yaşatılmalı. Her ne kadar muhalif de olsa malesef dayatmacı ve sansürcü olabiliyorlar. Önce bu hastalığı kendi içimizde tedavi etmemiz gerek, inanın bu virüsten daha tehlikeli ve kontrolsüzdür. Umarım o da geçecek.

Birçok insan virüsü duydu önceden yüzüne bile bakmadığı köylerine gitmeye karar verdi. Köyü olmayanlarda köye nasıl yerleşebilirimi düşünüyor oldu. Şimdi bir film sahnesi gibi canlandıralım şehiri bırakıp köylere kaçan insan arkasında boş bir şehir bırakırken bomboş arazilere ve dağlık alana sahip köylere giderek oraları kalabalıklaştırdı ve yaşam konutları mimarileri vs yaparken orda da iş güç ve kendi kültürsüzlüğü ile birlikte yeni sermaye hatları kurmaya başladı. Şehirler boşaldı köyler doldu olan köylere oldu bir avuç kalıp yaşayan kendi kültürüyle beslenip toprağı her sene ekmeyen (nadasa bırakan) gerçek köylüyü oldu onuda kendi yavaş yaşamından koparıp şehrin hızlı yaşamına entegre ettiler. İnanın eko köylerden tutunda şehirden köye göç etmiş lümpen sınıfa hepsi şehirin imkanlarını gittikleri yere taşıdılar ve gittikleri yerin gerçekliği ile oynadılar. Koçerlerin ve hala yaşayan yörüklerin özgürlüğünün zerresine sahip değildir sunni köylüler (şehirden köye göçen şehir tüketiciler) .

Çünkü koçerler ile yörükler mevsime ve doğaya uyumludur onlar sıcak mevsimde klima açmazlar dağların gölge yamaçlarının rüzgarından beslenip oralarda yaşarlar. Buz dolapları yoktur biriktirmezler. İşte biz buna hazır değiliz çünkü kafa yapımız endüstiriyel ve şehirci köye yerleşip köyde daha iyi enerjiye nasıl sahip oluruz deyip alternatif enerji sistemlerini oralara entegre ederiz oysaki köylülerin bazıları hala enerji ile hiç tanışmamıştır bazıları tanışmıştır ama az enerji harcar yada enerjiyi kaçak kullanır (isyancıdır bizler gibi diplomasi yoluyla çözmek yerine şirketide devletide tanımaz ). Velhasıl köye kırsala gideceğimize önceki yazımda da dediğim gibi buraları şehir denen kaotik yerleri kaostan kurtarıp yaşanabilir bir hale dönüştürebiliriz. Yaşanabilir bir yeri sıfırdan inşa etmektense var olanı dönüştürmek yeni bir atık ve çöp yaratmanında önüne geçecektir. Yani köye yerleşmek veya eko köy kurmaktan çok daha kolay bir pratikten bahsediyorum. Sitelerde veya binalarda yaşayanlar önce oturup sohbet etmeli salak salak işleri yapan bir yönetici belirleyici yılda bir kez yapılan toplantılardan ziyade önce komşu olmalılar sonra kendi içlerinde sohbet edip tartışmalılar bütün güzel düşler önce güzel sohbet ve tartışmakla mümkün oluyor. Anlatılmalı bu virüs çıktığından beri kıtlık korkusuna girmiş insanın büründüğü hal belki anlatmaya bile gerek yoktur yüzde seksenimiz kıtlık korkusu çekip aç kalacağını düşünüyordur ve buz dolaplarında 30 aileyi doyuracak kadar yiyecek vardır ve bunu sadece kendimizi kurtarmak için saklıyoruzdur. Dünyada ki herkes açlıktan ölece ve yalnızca biz yaşayacaz. Çok komik bir senaryo.

Neyse biriktirmeye gerek kalmaksızın dayanışarak hem aç hem zordada kalınılmayacağını bir birimize anlatmamız gerek. Önce insan neden yaşar tartışılmalı belkide ama temel olarak insan doymak ve üremek için yaşar diğer canlılar gibi. Birde kendine diğer canlılara oranla üstünlük katmak için düşünmeyi eklemiştir (tartışılır) o vakit düşünelimde bu kısır döngüden kurtulalım değil mi? Neyse ardından koca koca balkonlar (özellikle kürdistanda) koca koca site bahçeleri var bunlar da deli üretimler yapılır. Sonra nelerin ekilip nelerin biçileceği mevsim şartlarına ve coğrafi koşullara göre kararlaştırılır. (Masanobu Fukuoka nın gözlemlerine ve öğretilerine bakılabilir yöntem açısından) ekebiliriz tartışılmalı site bahçelerindeki rezil evleirn fiyatını arttırmaktan başka bir halta yaramayan suni çimlerin yerine neler ekilebilmeliyi konuşmalı. Evden çıkan çöpleri nasıl azaltıp değerlendirmeli doğal atıkları nasıl kompost yapmalı bir bilen anlatırsa, sitede yada binada yada başka bina da sağlık bilgisi olan biri getirilip herkese ilk yardım nasıl yapılır enjeksiyon nasıl yapılır, hastalanmamak için hangi bitki kullanılır nasıl ekilir nasıl biçilir, nasıl hazırlanılırı anlatırsa semtin binanın her neyse şifacılarıda çıkar. Elbet bir klam okuyan türkü söyleyip mani okuyan çirokları ile neşe tarih ve hüzün katan bir kültür taşıyıcısı da vardır o topluluklarda ve böylelikle coğrafi kültürde yaşar. Üretimler yapıldı sitenin veya kamunun bahçesinde elmalar meyve vermeye başladı dutlar tuttu cevizler karardı ayvalar olgunlaştı ve nar çatladı. Evlerin balkonuna ekilen yada dikey tarımla tüm binaya ekilen çilekler biberler domatesler patlıcanlar lahanalar salatalıklar çıktı işte onların tümü hep birlikte mevsiminde vaktinde tıpkı meyvenin olgunluğu ile toplayıp paylaşdık. Paylaşırken fidenin veya ağacın bütün verimi toplamadan kuşun kurdun hakkını bırakarak bunu yapmalı ki doğada bir dönüşüm içinde her yıl kısırlaşmadan aşlasın bizi. Kuş kurt böcek şimdiki gibi muhtaç olup suni mamalara düşüp beddu etmesin bize. Mahsullerin bir kısmı mevsimlik gıda için toplanırken bir kısmı sirkeye dönüşür kabuklar komposta bir kısmı ise doğal ilaca dönüşürken bina da sitede kendine yeter. İnsanda kıtlık görmez tabi bu anlattığım işin küçük ama önemli bir kısmı bunun için en önemli şey az tüketmek, doğaya saygı duyup günde bin iş yapmamak gerek daha sedanter bir hayat. Yani öğretmenlik yapan biri dersten çıkıp özel derse yetişmeye çalışmayacak aldığı yazlık veya daha lüks bir ev için. Çünkü insan ne yaparsa yapsın evinde geçirdiği vakit kısıtlı ve neyaparsa yapsın gün içinde en fazla bir evde uyuyabiliyor. İnsan doğası gereği sokağa dışarıya toprağa suya yağmura aşıktır ve kopamaz evde durmak ona göre değil inanın bu sosyal izolasyon sürecinde bile bir çoğunuz çıldırır hale bile gelmiş olabilirsiniz çıldırmayın sadece bu kaotik süreç geçtikten sonra yapmış olduğumuz yanlışları yapmazsak çok şey değişebilir. Hatta insan kaotik süreçlerde maval okumayı çok sever savaşta da öyle taraflar savaşta kasıp kavururlar biz kazınırsak böyle güzel dünya kuracaz yapacaz şöyle edecez diye ama en sonunda savaş biter barış gelir ve barış sürecinde ne halt edeceğini bilmez bu defa toplum nezdinde kendi kendini tüketmeye başlar ideolojiler. Virüs kaotik bir süreç bu kaos geçtikten sonra yapacaklarımızı düşleyelim derim ben.

Devamını da yazacağım ama çok uzun yazmak çok sıkıyor okuyucu kişi kendinden bilir işi demişler.....