Bu sezon boş kalan stadlar konusunda çeşitli şeyler söylendi. Passo lig sayesinde holiganlar maçlara gidemez oldular ve stadlar bu sebeple boş kaldı dendi, bu uygulamadan sonra olayların son bulduğu söylendi. Konuşuldu da konuşuldu.

Stadlarda yaşanan olaylar evet son buldu denebilir ama bunun sebebi insanların rehabilite edilmesi veya araya kaynayan holiganların ayıklanması değil, maçlara kimsenin gitmemesi oldu.

Şöyle bir düşünsenize bu olaylara karışan insanların büyük bir çoğunluğu gelir düzeyi düşük insanlar. Nereden biliyorsun sorusu gelecektir akıllara, senelerce gittik geldik maçlara kimin ne olduğunu anlayabiliyorsun az çok bu sayede. Düşük bir gelir düzeyine mensup gençler nasıl oluyorda içerde dışarda onlarca maça gidebiliyorlar. Bilet parası, yol parası, yemek parası?

Hadi tribünleri boşaltarak olayları durdurdun, peki ya saha içi ne olacak? Yöneticilerin estirdiği terör ne olacak? Oraları boşaltabiliyor musunuz? Her başarısızlıklarının ardından çıkıp aynı kelimelerle, aynı olayları anlatmalarının artık sıkıcı olduğunun farkına varmalılar. Tribünler artık müşteriler tarafından dolduruluyor, daha doğrusu doldurulamıyor ve müşteri iyi bir mal görmek istiyor sahada. Göremeyince de doğal olarak gitmiyor maçlara.

Siz hem kötü yemek yapan, aynı zamanda da sürekli rakip restoranlar tarafından nasıl baskı altına alındıklarını anlatan bir yerde kavganın gürültünün içinde ve oldukçada pahalı bir yemek yemeyi tercih eder misiniz?

Türkiye’de toplum nazarında tepki çekebilecek bir olay yaşandığında medyada konuşulacak potansiyeli olan bazı kulüplerin başkanlarının  veya yöneticilerinin durup dururken kavga ettiğini veya aylarca susup o gün konuşası geldiğini görüyoruz, neden acaba?

Gündemi sarsacak açıklamalar! Ben konuşursam kimse sokağa çıkamazlar! Kimsenin sokağa çıkamadığını da görmedim bu güne kadar. Tam tersi kimin ayıbı varsa o kahramandır bu ülkede. Türkiye’de bir ayıbı olan hiç kimse yerde bırakılmaz, hemen omuzlara alınır ve onunla gurur duyulur.

Bu ülkede, kim haksızlığa uğradığını söylüyor ve tüm olanlara karşı dik duruşlarını yitirmediklerinden bahsediyorsa orada bir arıza var demektir. Çocuk yaştayken ezilen, güçsüz olan ağlar ama büyüdükçe bu durum tersine döner, kim güçlüyse ve eziyorsa ağlar, haykırır. Son dönemlerin moda tabiriyle kendi aleyhlerine algı yönetimi yapıldığını söyleyenler, yaptıkları başarısız hamlelerin üzerini örtme çabası uğuna algı yönetimi yaptıklarının açık bir şekilde görüldüğünü keşke bilebilseler.

Ülkeyi yönetenler kavga eder, dayak atar, haklı çıkar. Sporu yönetenler, kitleleri arkasına almak için yalana dolana sarılır. Başarısızlıklar kavgaya gürültüye kurban edilir. Televizyonda kavgalar, adaletsizliğe çırpılan eller, destekler destekler...

Bunca adaletsizliğin ortasında suçlu sadece maçta kavga edenler mi? Mecliste kavga edenler? Miting meydanlarında kavga edenler? Tüm bu olanları tetikleyen unsurlar ortadan kalkmamalı mı?

Mecliste ne zaman kavga çıkmaz? Millet vekili maaşları artacağı zaman. Herkes tek yürektir o zaman. Futbolda ne zaman kavga çıkmaz? Medya gücü olan takımlar kazandıkları zaman. Keşke kendimiz kadar başkalarını da düşünsek ve hazmetmeyi ders çıkartmayı öğrenebilsek.

Peki passo lig tüm bunları düzeltmeye yeter mi? Tabi ki hayır, bunların düzelmesi için, akıl gerekir, sevgi ve saygı gerekir. Komşunu da kendin gibi sevdiğin zaman zaten haksızlık yapmazsın, haksızlığın ve adaletsizliğin olmadığı yerde kavga için de hiç bir sebep kalmamış olur.