"Biz kadınlar geçmişten bu yana devraldığımız mücadele mirasımız ile kararlı ve cesur bir şekilde mücadelemizi yükseltmeye devam edeceğiz ve yürüttüğümüz mücadele daha da görkemli ve daha da direniş içerisinde olacak" diyen Buldan, "Biz büyük kazanacağız, kadınlar büyük kazanacak. Hiç kimsenin bundan kaygısı ve şüphesi olmasın sevgili kadınlar" ifadelerini kullandı.

Yüksek enflasyon ve ekonomik krize  değinen Buldan, “Pervin Buldan, "Elde satacak bir şey kalmayınca, yabancılara bol bol emlak ve yurttaşlık satıyorlar" diye konuştu.

Buldan konuşmasında şunları söyledi:

"AKP-MHP erkek ortaklığının çoklu krizi ile yönetmeye çalıştığı şu karanlık ülke ortamında tarih ilerlemeden yana değil, sürekli bir gerilemeden yana işlemektedir. Ekonomideki eşitsizlik, cinsiyet eşitsizliği, şiddet ve suç oranlarındaki artış, yoksulluk ve açlık giderek derinleşmektedir. Tekçi erkek sistemleri ile mafya, yolsuzluk, soygun ve yağma düzenleri ile hukuku ve demokrasiyi tamamen yürürlükten kaldırdıkları, baskı, zulüm ve dikta rejimleri ile ortaya koydukları krizleri sonu gelmez bir biçimde derinleşmektedir.

'AKP-MHP ERKEK ORTAKLIĞI KADINLARI VE BİR BÜTÜN OLARAK TOPLUMU BİR SÖMÜRÜ ALANI OLARAK GÖRMEKTEDİR'

İktidarda kaldıkları her gün hatta her saat fakirleşen bir ülke var artık. Ekonomik bir büyümeden bahsetmektedir onlar ekonomik olarak büyüyoruz diyor fakat gerçekte olan bütün rezervlerin tüketilmiş olmasıdır. Cari açığın devasa bir şekilde büyümüş olmasıdır.

AKP-MHP erkek ortaklığı kadınları ve bir bütün olarak toplumu bir sömürü alanı olarak görmektedir. Cinsiyet eşitsizliğini her alanda olduğu gibi ekonomide de derinleştirdiler. Bugün itibariyle her iki kadından biri işsizdir ve çalışan kadınlar ise ucuz işgücü ve güvencesiz işgücü olarak ekonomiye dahil olabilmektedir. Kadınların payına düşen ekonomik büyüme değil, ekonomik olarak tüketme ve bağımlı bırakma siyasetidir.

Biz kadınlar da bu son derece politik erkek sömürüsüne karşı diyoruz ki; emeğimizi sömürmenize de, yaşamımızı ve geleceğimizi teslim almanıza da asla izin vermeyeceğiz. Hakkımız olanı bu ülkenin asli sahipleri olarak, alıncaya kadar mücadele edeceğiz.

'ELLERİNDE YALANDAN BAŞKA BİR ŞEY KALMADI'

Her gün zam üstüne zam yapıldığı, doların büyümekte TL'nin küçülmekte sınır tanımadığı bir ortamda elde satacak bir şey kalmayınca yabancılara bol bol emlak ve yurttaşlık satıyorlar. Buradan gelir elde etmeye medet bağlamış bir hükümetin demokratik olarak büyüyoruz demek ya da ekonomik olarak büyüyoruz demesi ellerinde yalanlarından başka bir şeyin kalmadığını çok açık bir göstergesidir.

'HÜKÜMET KADINA KARŞI SUÇLARIN FAİLLİĞİNİ YAPIYOR'

Yine kadına yönelik şiddette her gün en az üç kadının katledildiği, şüpheli kadın ölümlerinin arttığı bu karanlık tabloyu unutturmaya çalıştıklarını da biliyor ve görüyoruz. Kadına yönelik erkek şiddeti her gün tırmanırken uygulanan cezasızlık politikaları ve kadınlara karşı bizzat bu tekçi erkek iktidar tarafından yöneltilen saldırılarla mevcut tablo korunmaya çalışılmaktadır. Hatta kadına yönelik suçlar teşvik edilmektedir. Hükümet bu suçların bizatihi failliğini yapmaktan da geri durmamaktadır. İstanbul sözleşmesi bu amaçla fesih edildi kadınlar bunun farkındadır.

'HDP ŞAHSINDA TÜM KADIN SİYASETİ HEDEF ALINIYOR'

Kadınların kendi öz mücadeleleri ile elde ettikleri yasal haklar bu amaçla iktidar tarafından tartışma konusu yapılmıştır. Eş başkanlık ve eşit temsiliyet ilkemiz suç sayılmaya çalışılmaktadır. Bunun için kadın belediyeciliğimiz hedef alındı, bütün kadın kurumlarımızın kapısına kilit vuruldu. Açıkça HDP şahsında tüm kadın siyaseti ve mücadelesi hedef alınmaktadır. Erkek failler cezasızlık politikası ile korunurken diğer taraftan Kürt kadınlara yönelik olarak organize bir şekilde resmi ellerden saldırılar sürmektedir. Her gün bunların bir yenisi gün yüzüne çıkmaktadır.

'İŞLENEN HER SUÇUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ'

Kürt kadınlara yönelik olarak özel olarak gerçekleştirilen suçlara sadece geçtiğimiz bir hafta içerisinde iki suç daha eklenmiştir. Elâzığ’da bir korucu başı yıllardır istismar ettiği bir kadını katlederken Şırnak Silopi’de yine özel hareket ocakları il başkanı aynı şekilde yıllarca istismar ettiği kadını vahşice katletmiştir. Elbette bu ve aynı eller tarafından Kürt kadınlara karşı geçekleştirilen suçların bir tesadüf olmadığını oldukça organize ve bilinçli bir politika olduğunu biliyoruz. Ve bu kirli politikayı reddediyoruz. Yasalar önünde kadınlara yönelik olarak işlenen her suçun takipçisi olacağız ve cezasız kalmasına asla izin vermeyeceğiz.

'KADINLARIN TÜM HAKLARINI SONUNA KADAR SAHİPLENECEĞİZ'

Kadın Meclisi Sözcümüz Sayın Ayşe Acar Başaran’a bizzat kolluk görevlisi tarafından yöneltilen açık ölüm tehdidine göz yummayacağız. Kürtçe şarkı söylediği için konseri yasaklanan Aynur Doğan’a ve Kürt sanatına yöneltilen baskılara asla izin vermedik bundan sonra da vermeyeceğiz. Kadın örgütlerine yöneltilen baskı ve kapatma girişimlerine yol vermeyeceğiz. Cezaevlerinde her türlü hak ihlaline ve işkenceye maruz bırakılan kadınların sesi ve savunucusu olmaya devam edeceğiz. Yıllardır biz yaptık oldu mantığı ile hareket eden tekçi iktidarın İstanbul sözleşmesinde olduğu gibi ben yaptım, oldu-bitti demesiyle oldurmayacağız. Kadınların tüm haklarını sonuna kadar sahipleneceğiz ve tüm haklarımızı elde edinceye kadar da mücadele etmeye devam edeceğiz.

'KAFTANCIOĞLU'NA VERİLEN HAPİS CEZASINI KADINLAR OLARAK ASLA KABUL ETMİYORUZ'

Son olarak Sayın Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezasını kadınlar olarak asla kabul etmediğimizi ve kadın siyasetine dönük bir saldırı olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim.

Fakat altını önemle çizmek isterim ki; bu hukuksuzluk kadın siyasetine karşı geliştirilen saldırıların en son halkasından biridir. Herkesçe iyi bilinmelidir ki toplumun geniş kesimleri tarafınca sessiz kalınan her suç, her saldırı, her hukuksuzluk adres skalasını genişleterek işlenmeye devem etmektedir, sessiz kalındığı müddetçe işlenmeye de devam edecektir. Kürde yapılan haksızlık ve baskı bu ülkede yaşayan ve demokrasi derdi olan hiçbir kesimi ıskalamaz. Kadına yönelen şiddet bu ülkede yaşayan hiçbir bireyin güvenliğini ıskalamaz.

Öteki olarak kabul edilmiş kimliklere yöneltilmiş; asimilasyon ve baskı politikaları hiçbir kesimin inanç özgürlüğünü, kimliğini ve kültürünü yaşatma hakkını ıskalamaz.

'MUHALEFET ORTAK VE GÜÇLÜ BİR TUTUM ALSAYDI...'

Her zulüm politikası eninde sonunda toplumun tamamını mağdur etmeye muktedirdir. Hukuk dışı bir şekilde gerçekleştirilen; Kürt ve kadın siyasetine darbe operasyonu niteliğindeki KCK operasyonlarına, 4 Kasım darbesine, Kayyum darbelerine, muhalefetin tüm kesimleri tarafından ortak ve güçlü bir tutum alınmış olunabilseydi bugün bu aşamaya gelinmiş olmayacaktı. Cezaevleri tutuklanan ve görevlerinden alınan eş başkanlarımız, milletvekillerimiz ve siyasetçilerimiz ile doldurulurken bizlerle birlikte net bir karşı tavır sergilenmiş olunsaydı bugün bu hukuksuzluk tablosu yaşanmayacaktı. Bugün kentlerimizde halkın seçtikleri değil, AKP’nin gaspla atadığı kayyımlar belediye başkanlığı koltuklarında oturuyorsa bunun varacağı nokta; halkın değil, gaspçı kayyımların iktidarlaşması olacaktır. Kürdün iradesine, kadın iradesine kayyım atayan zihniyet ülkenin iradesine de kayyım atamaktan geri durmayacaktır. Kentlerimizin belediyeleri şuan; kadayıf yatırımcısı, şatafat yatırımcısı, soyguncu kayyumların gaspı altındadır.

'YA HEP BİRLİKTE KAZANACAĞIZ, YA DA HEP BİRLİKTE KAYBEDECEĞİZ'

İşte tam da bu nedenlerle, tecrübeyle de sabit olduğu üzere muhalefetin tüm kesimlerine ve tüm demokrasi güçlerine buradan çağrıda bulunmak istiyorum. Cesur bir demokratik duruş, bu duruşun gereklerini korkusuzca, cesaretle savunmak tüm muhalefetin olmazsa olmaz sorumluluğudur, görevidir. Geride bıraktığımız yüzyıl tekçilikle, cinsiyetçilikle, ayrımcılıkla geçti. Ret ve inkâr politikaları ile geçen yüzyılın bedelleri bu ülke için çok ağır oldu. Şu an içerisinde bulunduğumuz çöküş dönemi yanlışlarla geçirilmiş bir yüzyılın sonucudur. Aynı hatalarla bir yüzyılı daha bu ülkeye, halklarımıza kaybettirmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu anlamda tarihsel sorumluluklarımız oldukça hayati önemdedir. Ya hep birlikte kazanacağız, ya da hep birlikte kaybedeceğiz. Elbette mücadelemizle direnişimizle hep birlikte kazanmak için yolumuza devam edeceğiz.

'BİR AVUÇ SOYGUNCU ERKEK DÜZENİ DEĞİL, KADINLAR KAZANSIN'

Biz kadınlar diyoruz ki; bir avuç soyguncu erkek düzeni değil, kadınlar kazansın, halklar kazansın, bu ülke kazansın. Biz kadınlar her kesimden bir araya gelen kadınlar olarak ortak mücadelenin öneminin farkındayız. Bu farkındalıkla, farklılıklarımızla birlikte; eşitlik için, adalet için, demokrasi için ortak bir mücadelede buluşma zamanıdır.

Kadınlar olarak emek mücadelesinin, ekoloji mücadelesinin, eşitlik ve adalet mücadelesinin en ön saflarında yer aldık. 25 Kasım’da, 8 Mart’ta, Newroz’da, 1 Mayıs’ta en coşkulu şekilde alanları doldurduk. İrademizi ortaya koyduk. Ve bundan sonra da tüm farklılıklarıyla âmâsız ve koşulsuz bir şekilde muhalefetin tüm kesimlerini demokrasi, eşitlik ve adalet için ortak ve cesur bir mücadelede, demokrasi ittifakında buluşturmalı; birlikte başarmalı, birlikte kazanmalıyız.

Kadınsız bir siyaset için bizlere saldıranlar çok iyi bilmelidirler ki kadınsız bir demokratik siyaset mümkün değildir. Demokratik siyasetin ön koşulu eşit temsiliyet, kadının siyasete eşit katılımı ve eşit söz kurmasıdır. Eşit ve adil bir siyaset alanı bunu gerektirir. İşte bu nedenle bizler Halkların Demokratik Partisi olarak siyasette kadınlara alan açma, bu alanda güçlü bir şekilde yer alma ve siyasete yön verme iddiası ve pratikleri ile öncülük ettik. Başardık ve ileriki hedeflerimiz için de başarmaya kararlıyız. Önümüze çıkartılan çokça engeller var, bunun farkındayız. Fakat bu engeller bizim engellerimiz değil ve hiçbirini tanımıyoruz. Bu engellerin tamamı ile sonuna kadar mücadele etmek üzere yolumuza devam ediyoruz.

Demokratik siyaset alanını genişletiyor, sözü engellenen, hakkı gasp edilen her kesimin ve hatta bireyin HDP ile siyasete katılımını hedefliyor ve örgütsel yapımızla bunun olanaklarını sağlıyoruz. Bu amaçla 3 Temmuz’da gerçekleştireceğimiz büyük kongremiz öncesinde 7 bölgede gerçekleştirdiğimiz örgütsel konferanslarımızda kendi iç tartışmalarımızı yaparak mücadelemizi daha güçlü bir yapıya kavuşturmayı amaçladık. Her karma konferans öncesi özgün kadın konferanslarımızı gerçekleştirdik. AKP-MHP ortaklığının her türlü engellemesine rağmen konferanslarımız oldukça güçlü ve verimli geçti. Gerçekleştirdiğimiz konferanslarımız yeni mücadele hattımızın yol göstericisi olmuştur. Daha etkin mücadele yöntemleri ve mücadelemizin yükseltilmesi noktasında tartışmalarımızı yürüttük.

Kadına yönelik şiddet karşısında kesintisiz bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm bileşenlerimiz ile daha güçlü bir örgütsellik içerisinde çalışmalarımızı yürüteceğiz. Kadınlara ve kazanımlarımıza yöneltilen saldırılara karşı topyekûn bir mücadele içerisinde olacağız. İmralı’dan başlatılarak tüm ülke üzerinde hâkim kılınmaya çalışılan tecridi kırıncaya kadar durmaksızın mücadele edeceğiz. Sayın Öcalan üzerindeki tecridi kabul etmediğimizi her yerde ifade edeceğiz.

Adalet nöbetindeki tutsak yakınları ile, hak ve eşitlik arayışındaki kadınlar ile, savaşa karşı barış nöbetinde olan anneler ile, emek ve ekoloji mücadelesi yürüten kadınlar ile her daim birlikte ve çok güçlü bir şekilde tekçi ve militarist iktidara karşı, savaş politikalarına karşı mücadele edeceğiz. Özellikle tüm Kürtleri hedef alan savaşlara ve inkâra karşı barış mücadelesini güçlendirmeye devam edeceğiz. Demokrasi ittifakına kadınlar olarak öncülük etmeye ve üçüncü yol siyasetimizle kazanmaya kararlıyız.

'HDP’Yİ SAHİPLENME ZAMANIDIR'

Bu ülkenin HDP’ye ihtiyacı var. HDP ile birlikte demokratik kadın siyasetinin öncülüğüne ihtiyacı var. Toplumun tüm ezilen kesimlerinin sözünü söyleyen mücadelesini yürüten HDP fikriyatına ihtiyacı var. Başta Kürt sorunu olmak üzere çoklu krizlere karşı, ayrımcılığa ve kaosa karşı, çözüm iradesini ve gücünü bünyesinde taşıyan ve ortaya koyan HDP’ye ihtiyacı var. Bu nedenle tüm kadınlar olarak yılların emeğiyle büyüttüğümüz, kadın mücadelesini yükseltmek üzerine kurulu bir fikriyat olan HDP’yi sahiplenme zamanıdır. HDP’yi büyütme zamanıdır diyorum. Özgürlükte ısrarlı, mücadelede kararlıyız. Hepinizi en içten saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Yolumuz açık olsun, jin jiyan azadî."