Pınar Selek 25 yıldır bir hukuksal mücadele yürütüyor. Genç yaşından itibaren yaşadığı ülkenin sokaklarının bir parçası olarak, sistemin üzerinde baskı kurmuş olduğu hemen hemen bütün toplumsal kesimler ile gönülden bir ortaklık kurmuş, onların yaşadıklarının bir parçası olmuş. Bundan dolayı da devlet inatla peşini bırakmadığı için yarın İstanbul'da bir kez daha davası görülecek. Pınar için bu sabah dünyanın çeşitli şehirlerinden 100’e yakın siyasetçi, yazar, akademisyen, aktivist İstanbul'a gitti.

Çok isteyip de gidemeyenlerden birisi olan, Pınar bu hukuksal mücadeleye başladıktan 3 yıl sonra hayata 'merhaba' diyen Merdo'ya bırakıyorum sözü:

Güneşi Göğsünde Taşıyan Kadın'a.

Paris'in soğuk ve stres dolu bir sabahıydı. Yine o gün suratım ekşi ekşi, kafamda bağlamaya çalıştığım MÜLTECİ SORUNLARIM ile kavga ederken bir öneri geldi yoldaşımdan: "Bugün Pınar'la haberleştik, görüşmeye beraber gidelim mi?". Suratımı buruşturarak bir iç çekip PINAR KİM? diye karşılık verdim. "Beraber gidelim tanımanı isterim, tanışınca seveceksin" dedi. Ardından Ayşen abla geldi, o da Pınar'ı çok sevdiğini ve görüşmek istediğini söyledi. Böylelikle o da katıldı bize, ardından kendimce sorgulamaya başladım kim bu kadın diye? Acaba nasıl biri diyerek Paris'in sokaklarında birlikte yürümeye başladık.

Paris'in o meşhur meydanlarının birinde bir cafeye geçtik. Siparişler geldi, ama Pınar hala ortalıkta yoktu. Kafamı sağa çevirip sigaramı üfleyince aydınlık, parlak, enerji ve hayat dolu gülümsemesi ile bu kadın belirdi uluorta gözlerime, PINAR SELEK dedim içimden. Yanılmadım birkaç adım sonra masamıza geldi ve yoldaşım ile çok sıcak bir sarılma, kocaman bir özlem ile hasret gidermeye çalışırlarken ben onları izliyordum.

Kucaklaşmaları bile her an mücadeleye devam der gibiydi. Ardından bizimle kucaklaştı, kucaklaşması çok sıcak ve içtendi. Muazzam bir enerjisi ile insanı kendine hayran bırakıyordu. O an ben de kendisi ile daha bir cümle kurmadan hayran oldum. Ben duruma alışmaya çalışırken; "Kezban bu ayol piyasaya yeni düşmüş" deyince o an içimde kabaran sevgi seli ile kendisine kocaman bir sarılasım geldi.

Muazzam enerjisi, samimi ve içten gelen sözcüklerini harika bir şekilde sıralardı, insanı çeken bir konuşması vardı. Ardından Pınar'ı gerçekten öğrenmek istedim. Herkese hitap eden bir mücadele yürüttüğünü fark ettim ve onunla beraber kendimi bu mücadele içerisinde gördüm. Kısacık bu buluşmaya o kadar çok şeyler sığdırdım ki. "Paris'e tekrar geldiğimde size haber ederim, daha çok vakit geçirmek lazım birlikte" diye biten buluşmamız kısa sürmüştü.

Sonraki buluşmamız da geç olmadı. Paris'te bir kitap söyleşisine katıldım, 25 yıllık hukuksal mücadelesini de orada duydum ve kendime dönüp baktım 21 yaşında 25 yıllık bir mücadeleye aitsin artık dedim.

Pınar mücadelemize bütün enerji, emek ve güler yüzü eli ile sıkıca sarılmış. Kocaman yüreğinde güneşi taşıyabilen bir kadındı, benim kendime örnek seçtiğim bu kadındı.

Pınar, seninle el ele, yürek yüreğe, bahar bahçelerine koşmak hissiyatı beni çok heyecanlandırıyor.

İyi ki seni tanıdım ve mücadelemizin bir parçası oldum.

Her zaman, hayatın her alanında ve koşulları gözetmeksizin o çiçek ve yaşam dolu dağlarda özgürlüğe koşacağıma söz veriyorum.

Seni çok seviyorum güneşi göğsünde taşıyan kadın.

Merdo