Evrensel yazarı Şenay Aydemir, Şahan Gökbakar’ın hayat verdiği Recep İvedik karakterinin dönüşümünü  köşesine taşıdı.

Türkiye’nin en çok izlenen filmleri arasında yer alan Recep İvedik 7’nin radikal bir dönüşüm geçirdiğini ifade eden Aydemir, Recep İvedik karakterinin daha önceki filmlerde soyut olan öfkesini kendi gibi karakterlere yöneldiğini anımsatarak dönüşen karakterin öfkesini sisteme yönelttiğini yazdı.

Recep İvedik karakterinin odağının değiştiğini ifade eden Aydemir,“Recep İvedik 7”, karaktere dair yukarıda anlattığım genel hikayeden büyük bir kopuş aynı zamanda. Sinema salonları yerine bir dijital platformda gösterilmek Şahan- Togan Gökbakar kardeşlerin elini biraz rahatlatmış, geleneksel Recep İvedik izleyicisini pek tatmin etmeyecek bir film ortaya çıkmasını sağlamış gibi. Öncelikle bu kez yapıcı bir Recep İvedik var. Ama asıl olarak hikayenin merkezi değişiyor. Recep bütün taşralılığına rağmen kentli bir karakterdi. Sorunu da zaten kentin parçası olamamaktı” dedi.

Revep İvedik karakterinin bu filmde somut bir düşmanla mücadele ettiğini vurgulayan Aydemir, “Recep İvedik bu kez somut bir düşmanla mücadele ediyor. Dördüncü filmde, çocukların oynadığı bir arsayı koruma mücadelesi veriyordu ama bu kadar net ve uzlaşmaz bir üslup yoktu. Üstelik bu kez yalnız mücadele etmiyor. Önceki filmlerinde asla yan yana duramayacağı iki kentli karakteri alıyor yanına önce. Karavanıyla köyde yaşamaya karar veren avukat bir kadın ve köy öğretmeni. Ama bunların yanına da mücadeleye ortak olarak köylü kadınlar katılıyor. Yani Recep kolektif mücadeleyi öğreniyor!” ifadelerini kullandı

Şenay Aydemir’in Evrensel’de yayımlanan yazının bir bölümü şu şekilde:

Memleket sinemasının 2000’li yıllarına damga vuran komedi figürü Recep İvedik’in dönüşümü, endüstriye ve memlekete dair bazı okumalar yapmamıza olanak sağlıyor. Tabii yaratıcısı Şahan Gökbakar’a da.

Sonuncudan başlayalım çünkü yaratıcı ile eser (karakter) arasında doğrudan bağ kurmak sağlıklı değil çoğu zaman. Zaten Şahan Gökbakar’a da Recep İvedik muamelesi yapıldığı çok oluyor. Bunun nedenleri var kuşkusuz ama başka bir yazının konusu olsun bu durum. Şahan Gökbakar, özellikle son dönemde orman yangınları ile başlayan, sonra giderek günlük hayata ve siyasete de sirayet eden bir sosyal medya ‘duyarlılığı’ geliştirdi.

Bu durumun geçen hafta Disney +’da gösterilmeye başlayan “Recep İvedik 7” filminde izlerini görmek de mümkün. Filmin, mecrasının seçilen tema ve bunun anlatılma yolları açısında belirleyici olduğunu düşünüyorum. Sinema salonları yerine bir dijital platformda gösterilmek Şahan- Togan Gökbakar kardeşlerin elini biraz rahatlatmış, geleneksel Recep İvedik izleyicisini pek tatmin etmeyecek bir film ortaya çıkmasını sağlamış gibi. Peki, nedir geride kalan altı filmde inşa edilen Recep İvedik kültü? Kısa bir özet geçelim.

Recep İvedik, topraktan (taşradan) kopartılıp Bağcılar’a atılmış, kent hayatının parçası olamamış, olmak istediğinde dışlanmış ya da buna hiç yeltenmemişlerin abartılmış bir karikatürü olarak girdi hayatımıza. Fırsatları yakaladığında beceremiyor, çünkü nasıl yapılacağını bilmiyordu. Gökbakar, karakterinin eziklik duygusunu, cinsel açlığını, toplumsal öfkesini, homofobisini birer komedi unsuruna dönüştürürken bu kavramlarla arasına mesafe koyamadığı gibi, yeniden üretip seyircisindeki bu duyguların pekişmesine de vesile olmakla eleştirildi. Kemal Sunal hayranlarını kızdırmak pahasına şunu da eklemek gerek: Recep İvedik, İnek Şaban’dan aldığı referanslarla kendisini var etti bir yandan da. İnek Şaban’ın mahallenin muhtarına, insanları haraca bağlayan kabadayıya, devlet erkanına kafa tutan, tokat atan, haddini bildiren hallerinin Recep ile akraba olduğu su götürmez. Ama İnek Şaban hal ve tavırlarını iyiler-kötüler denklemine göre belirlerken; Recep İvedik’in herhangi bir belirleme yöntemi yoktu.

İnek Şaban, hep otorite ve üst sınıflarla uğraşırken Recep İvedik bir tutunamayan olarak kendisi dışındaki herkese karşı öfkeliydi. Toplum içerisinde bir ‘şey’ olmuş, bir mevkie gelmişlere karşı öfkeliydi. Otel müdürünün otel müdürü, kominin komi gibi davranmasına, kurallardan, şirket politikalarından bahsetmesine tahammülü yoktu örneğin. Tutunamayanların öfkesini, tutunmuşlara yöneltiyordu bir bakıma. Çalışmayan, çalışmayı küçümseyen ya da önemsemeyenlerin, hiçbir şeye aidiyet duyamayanların içinden çıkıp gelmişti. Bu yüzden öfkesini soyut otoriteler yerine doğrudan kent hayatının parçası olanlara, çalışanlara, kadınlara yöneltiyordu. Onların sahip oldukları için değil, kendisinin sahip olamadıkları için daha çok öfkeleniyordu.

Ama serüvenleri ilerledikçe ilk filmde girdiği her alanı ‘yapı bozuma’ uğratan, kent hayatının yazılmamış kurallarını altüst eden ‘kendisi gibi’ olan bir karakterken; süreç ilerledikçe giderek sistemin içine girmeye çalışan, oradakiler tarafından saygı görmek isteyen bir adama dönüştü. İlk filmde ‘agresyonu’ nedeniyle her şeye saldıran Recep, zaman ilerledikçe ‘gompleksleri’ni öne çıkarmaya başladı.

“Recep İvedik 7”, karaktere dair yukarıda anlattığım genel hikayeden büyük bir kopuş aynı zamanda. Bu kopuşun, maddi koşulları da var tabii ki. Kısaca değinelim. Malum Türkiye’de en çok izlenen filmler listesinin ilk iki sırasında Recep İvedik filmi var. Altı filmin beşi ilk yirmide. Yani Şahan Gökbakar’ın sinema yerine dijital bir platformu seçmesi önemli bir tercih. Bence bu tercihin ve dijital platform seyircisi profilinin hikayenin içeriğinin belirlenmesi konusunda hayli etkisi var.

Gelelim içeriğe. Öncelikle bu kez yapıcı bir Recep İvedik var. Ama asıl olarak hikayenin merkezi değişiyor. Recep bütün taşralılığına rağmen kentli bir karakterdi. Sorunu da zaten kentin parçası olamamaktı. Ama bu kez köyüne dönüyor. Recep’in toprakla kurduğu ilişki onu bir mekana bağlı kılıyor belli ki. Doğayı talan etmek isteyen bir şirket, onunla iş birliği halindeki yerel yönetimler, hatta yargı bu kez mücadelesinin konusu.

Recep İvedik bu kez somut bir düşmanla mücadele ediyor. Dördüncü filmde, çocukların oynadığı bir arsayı koruma mücadelesi veriyordu ama bu kadar net ve uzlaşmaz bir üslup yoktu. Üstelik bu kez yalnız mücadele etmiyor. Önceki filmlerinde asla yan yana duramayacağı iki kentli karakteri alıyor yanına önce. Karavanıyla köyde yaşamaya karar veren avukat bir kadın ve köy öğretmeni. Ama bunların yanına da mücadeleye ortak olarak köylü kadınlar katılıyor. Yani Recep kolektif mücadeleyi öğreniyor!

“Recep İvedik 7”nin komik olup olmadığı başka bir tartışmanın konusu. Ben her filmde kimi esprilere çok gülsem de genel olarak benim kalemim değil bu tür komedi. Belli ki seveni çok. Ama seksist esprilerin azaltıldığı, bel altı komedinin minimum düzeye indirildiği, doğaçlama yerine planlı bir sürecin işletildiği bir Recep İvedik filmi nasıl bulunur bunu zaman gösterecek. Tabii elimizde gişe rakamları gibi bir ölçü olmadığı ve dijital platformlar içeriklerin izlenmesi konusunda şeffaf davranmadığı için bunu anlamak biraz zor olacak.

“Recep İvedik 7”, serinin önceki filmlerinden estetik olarak değilse de içerik olarak radikal bir kopuşu temsil ediyor. Ve aslında bir finale de işaret ediyor belki.

Yazının tamamı burada.