Latin Amerikalılar, Güney Afrikalar için Coca-Cola kamyonlarının anlamı neyse, Guatemala için muz ve mısır kamyonlarının anlamı neyse, Suriyeliler için de İHH kamyonlarının anlamı odur. Neydi peki bu kamyonların anlamı? On yıllarca sürecek olan iç savaşların sembolüydü bu kamyonlar, askeri darbelerin, CIA destekli paramiliter güçlerin, katliamların, acının ve gözyaşının sembolüydü bu kamyonlar. Suriye için de Türkiye’den giden kamyonların sembolü çok farklı değil. On binlerce insanın katledilmesi, vahşet, acı, işkence…

Gelişen Türkiye, komşulara kamyonlarla destek olmayı da ihmal etmedi. Dahası da var, mesela sadece kamyonla sınırlı değil, insani yardım kisvesiyle Suriye’deki Kaide militanlarına silah yollayan AKP kamuflaj konusunda çok başarılı örnek mi? Gezi Direnişi boyunca ambulanslarla polise gaz bombalarının taşınması çok yaratıcı diyecektim fakat ambulans yöntemi daha eskilere dayanıyor. II. Dünya Savaşı sırasında SS Subayı Walter Rauff, ambulanslı kamuflajın mucidiydi. Rauff, Kızılhaç’a ait ambulansları seyyar gaz odalarına dönüştürmüş ve Doğu Avrupa’da 200.000’den fazla insanı katletmişti.

Temel insani yardım taşıyan kamyonlardan silah ve bomba çıkması çok şaşırtıcı değil. Biz toplum olarak bu tarz hadiselere alışkınız ve genelde soğukkanlılıkla karşılarız böyle durumları. Dün gece Kırıkhan-Reyhanlı yolu üzerinde, Suriye’ye giden ve İHH’ ye ait olduğu iddia edilen bir “yardım TIR’ından askeri cephane çıkması malumun ilamı oldu. İhbar üzerine durdurulan TIR’da çok sayıda cephane ve mühimmat olduğu iddia ediliyor, yine iddialara göre jandarmanın TIR’da arama yapmasına TIR’da bulunan iki MİT görevlisi engel oluyor.

Haberin bazı medya organlarında yayımlanmasının ardından İHH resmi sitesinde konuyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, “Radikal Gazetesi sitesinde Fatih Yağmur isimli muhabir imzasıyla çıkan karalama, suç oluşturma ve isnat amaçlı yayılan haber İHH’ya yönelik bir iftiradır” ifadelerine yer verildi.

Ancak haberin yayımlanmasından önce İHA sitesinde” İnsan Hakları ve Hizmet Derneği’nin (İHH) yetimlere düzenli destek sağlanan projesi kapsamında sınır ötesindeki Suriyelilere gönderilecek yardım TIR’ları Ankara’dan yola çıktı” başlığıyla bir haber yayımlandı. İHH’nin konuyla ilgili açıklama yapmasından sonra İHA’daki haberin yayımlanma saati ve tarihi kaldırıldı.

Daha önce de Adana’da bir TIR’da 935 füze başlığı yakalanmış fakat olay örtbas edilmişti. 2013 yılında farklı şekillerde defaten gündeme gelen ve sürekli olarak üstü bir şekilde örtülen muhaliflere silah yardımını AKP iktidarı dışında, muhalifler de dâhil olmak üzere herkes kabul ediyor.

Bölgede küçük emperyalist ülke ve küçük emperyalist lider fantezileriyle hareket eden AKP ve Erdoğan’ın gönderilen son kamyona ilişkin açıklamaları da, daha önce gönderilen “spor amaçlı tüfeklerin devamı” şeklinde ya da “17 Aralık komplosu” çerçevesinde olacaktır.

Geldiğimiz nokta neresi? Mahkeme emri olmasına karşın Jandarmaya arama yaptırılmaması, ki yolsuzluk operasyonunun ikinci ayağında aynı durum yaşanmıştı, yargının tamamen hükümetin tasarrufuna geçtiğinin açıkça bir göstergesidir. Kürsülerde savcıları tehdit eden bir başbakan var, yargının emirlerini yerine getirmeyen bir kolluk var, savunmanın kendisi yargılanıyor, bir gecede değiştirilen yönetmelikler, Başbakanın emrine göre tayinler, sürgünler… Açıkça bir iktidar krizi yaşanmaktadır. Hükümet eden erke yaptırımda bulunabilecek herhangi bir kurum bulunmamaktadır Türkiye’de. Kamunun tüm hak ve hürriyetleri tek kişinin tasarrufundadır.

Komşu ülkelerde iç savaşı alevlendiren, yeni katliamlar için çetelere silah gönderen iktidar, mevcut politikalarının sürmesi halinde kendi ülkesindeki halkların sahte hukuk devleti söylemini artık yutmadıklarını ve güvenebilecekleri herhangi bir kurum olmadığı için kendi güvenliklerini ve hukuklarını inşa etmelerinin meşru zeminiyle karşılaşacaktır.