Sedat Sezgin’in Mela Quno Efsanesi romanı önümüzdeki hafta itibarıyla Ange Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alacak.

Bir başyapıt yazmayı düşleyen ancak hayal kırıklıkların diplerinde yaşayarak kurgu ile gerçekçilik arasında sıkışıp kalmış bir yazar. Asiliğin ve alaycılığın sınırlarında dolaşan bir anti kahraman: Mela Quno. Hikâyelerle bezenmiş bu yapıt toplumun tüm egemenleriyle dalga geçerek okuru adeta amuda kaldırıyor. Mela Quno bir kahraman mı (İşte ben, beklediğiniz Mehdi, sizi aydınlatmaya, kendinizle yüzleştirmeye geldim), bir anti kahraman mı, yoksa çıldırmanın eşiğinde olan bir toplumun hezeyanlarla dolu kahkahaları mı buna siz karar vereceksiniz.           

Tadımlık:

Yağmur yağıyor olsaydı, tabut dolmuşun içine yerleştirilmiş olsaydı ve ölünün genç karısı ve küçük kızı da tabutun hemen yanında çökmüş ağlıyor olsalardı, belki de çok etkileyici bir bölüm olurdu. Gözyaşları yağmur sularına karışacak, sel olup akacaktı. Katı yürekli adamlar ve kadınlar bile bu sahneye daha fazla dayanamayıp hüngür hüngür ağlayacaklardı. Ölüye değil, ölümün arkasında bıraktığı yıkıma ağlayacaklardı belki. Kadına ne olacak, bedenini ısıtacak birini bulabilecek mi? Küçük kız ilerde baba diyebileceği birini bulabilecek mi? Tok yatabilecek mi bu küçük şirin kız (gerçi şimdi sümüklü), yoksa geriye kalan ömrü boyunca hep yarı aç mı uzanacak yatağına? Kim bilebilir ki, belki de ileride azgın bir fahişe olur çıkar. Sayfalar, kelimeler, noktalar, virgüller, noktalı virgüller; hıçkırıklar ve sessiz gözyaşları içinde boğulurdu o zaman. Ve yıllarca bu sayfalar bu izleri içinde taşıyacaklardı, başka okurlara sarı sümük izleri gibi görüneceklerdi. Gözleri elektronik okuma cihazlarına alışmış bazı okurlar belki de midelerini bile bulandıracaklardı bu sayfalardan. Oysa şimdi yağmur yağmıyor, üstelik güneş tepemizde. Üstü açık bir kamyonetin içinde yol alıyoruz. Bu yetmezmiş gibi bir de her taraf toz duman içinde. Ağlayacak olsak bile gözyaşımızı gören olmaz. Üstelik en kötüsü de bu değil. Ya okur, okurun kelimelerle olan bağı ve kelimelere yüklediği anlam? Doğru okura rast gelemezsem, bir değil bin sayfa dahi yazmış olsam, boşuna kürek sallamış olmaz mıyım?...

20201014_130528

Sedat Sezgin kimdir?

1981 Batman doğumlu. Çocukluğunu köyde geçirdi. Lisans eğitimini sağlık alanında tamamladı. Yazın yaşamına öyküyle başladı. Sözcükler, Lacivert, Sincan İstasyonu, Şehir, Ekin Sanat gibi dergilerde öyküleri yayımlandı. Ayrıca Demokrat Haber, Oggito, Edebiyat Haber, Artı Gerçek, K24 ve başka platformlarda yaptığı okumalar ve çeşitli filmler üzerine yazılar yazdı.