Bütün iktidarların bir “Türklük Sözleşmesi var” diyen Kürt siyasetçi Sırrı Sakık’a göre, iktidarlar değişse bile Kürt siyasetine dönük saldırı politikaları değişmiyor.

Fırat Can Arslan'ın Mezopotamya Ajansı'nda yer alan haberine göre, Kürtlerin siyaset sahnesine çıktığı 1990’lı yıllardan bugüne baskılar, saldırılar, katliamlar sürüyor. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) tutuklu Amed Milletvekili Semra Güzel’in 22 Aralık’ta dokunulmazlığının kaldırılmasının ertesi günü Amed merkezli yürütülen soruşturma kapsamında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkezi ve 9 il örgütü binalarına 23 Aralık’ta baskın yapıldı. Soruşturma kapsamında DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve 14 siyasetçi gözaltına alındı. 

Devletin 40 yıldır süren tasfiye politikalarının tanığı ve mağduru olan ve 2 Mart 1994 tarihli Demokrasi Partisi (DEP) Darbesi’nde milletvekilliği düşürülerek, tutuklanan Kürt siyasetçi Sırrı Sakık, Kürt siyasetine dönük saldırıları Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.

TÜRKLÜK SÖZLEŞMESİ 

“Bütün iktidarların bir ‘Türklük Sözleşmesi’ var” diyen Sakık’a göre, iktidarlar değişse de Kürt siyasetine dönük saldırı politikaları değişmiyor. Sakık, “Hakkari’de HDP Milletvekili Habip Eksik’e yönelik polis saldırısı gerçekleşmesi, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encu’nun tartaklanması, Semra Güzel’in vekilliğinin düşürülmesi, ondan önce de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın alelacele hazine yardımıyla ilgili operasyonunu yan yana koyduğumuzda iktidarlar açısından Kürt siyasetine hayat hakkı yok” dedi.

‘KÜRTLER SÜRECİN AKTÖRÜ OLACAK’

Geçmişten bugüne birçok partisi kapatılan bir gelenekten geldiklerini aktaran Sakık, “Eğer bunlar çözüm olsaydı, bugün HDP, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olmazdı. Bu yolu sürekli tekrarlıyorlar. Önümüzdeki süreçte HDP’nin kapatılma sürecinin de hızlanabileceğine dair işaretler görüyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, Kürtler önümüzdeki yüzyılda sürecin aktörü olacak. Tutuklamalarla, operasyonlarla, milletvekilliklerinin düşürülmesiyle, parti kapatılmasıyla bu işlerin olmayacağını hayat gösterdi. HDP hiçbir şey yapmasa bile önümüzdeki dönem Türkiye’nin en büyük üçüncü siyasi partisi olacaktır. Baskıların hiçbir karşılığı yoktur. Bu yöntemleri sürekli denemenin kendilerine bir şey katabileceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar” diye belirtti. 

MUHALEFETİN ‘DİYARBAKIR’ SESSİZLİĞİ 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili mahkeme tarafından verilen karar sonrası muhalefetin “kıyameti kopardığını” vurgulayan Sakık, “Kürt coğrafyasında olup bitenler sonrası ise iktidarla yan yana gözükmekten çekinmiyorlar. Asıl vahim olan da bu. Diyarbakır’da olanların İstanbul’u çok ilgilendirmediğini görüyoruz ama biz her şeye rağmen demokrasi mücadelesini büyütmeye adayız. Yolumuza devam edeceğiz” mesajı verdi.

İKTİDARIN SEÇİM PLANLARI 

Seçimler yaklaştıkça iktidarın savaş politikalarını derinleştireceğini dile getiren Sakık, “Biz böylesi süreçleri yaşadık. Bu noktada halkımızla büyük buluşmalar sağlamalıyız. Bunu sağlayabilirsek, söz ve karar sahibi bizler olacağız. Zor bir yolculuk olduğunu biliyoruz ama birlikte başaracağız” ifadelerini kullandı. 

‘HERKES DÖNÜP MUHASEBE YAPMALI’

Sakık, şöyle devam etti: “2 Mart 1994 darbe sürecinde yüzde 3’lerde olan bir siyasi hareket, bugün yüzde 17-18’lerin üzerinde. Asit kuyularına, 20 bin faili meçhul cinayetlerine, Roboski’lere rağmen nasıl büyük bir buluşma sağlandı. Halkımız bedenini yatırarak bu mücadeleyi yürüttüler. Sıra Kürt halkına uygulanan zulümlere sessiz kalanlara geldi. Bu iktidar sonuç almak adına benzer politikalarını sadece Kürt coğrafyasında değil, batıda da sürdürecek. Türkiye bunun bedelini Kürtlere seyirci kaldığı için ağır bir şekilde ödemeye başladı. O yüzden bugün feryat etmenin anlamı yok. Herkesin bir dönüp muhasebe yapması gerekiyor. Altılı Masa’nın, ‘Biz iktidar olduğumuzda yeni bir toplumsal sözleşme yapacak mıyız? Türkiye’nin yüzyıllık acı dönemini yaşayan halklara özgürlük alanı açacak mıyız?’ söylemlerini yüksek sesle seslendirmesi gerekiyor ki herkes demokratik saflarda yerini alsın ama gördüğümüz kadarıyla onlarda böylesi bir dert yok.”