Belki ilgilenmezsiniz ama kimilerini doğrudan ilgilendiren bir vakayı, aslında herkes için kıssadan hisseye havale ederek anlatacağım.

***

1. 12 Eylül 1980, bir askeri darbe.

2. Askeri darbe çok sayıda sivilin canını alması, yakması dışında, çok sayıda askeri de ordudan attı; genellikle “solcudur” diye.

3. Bu sivil iktidar, 12 Eylül askeri darbesine öyle karşı ki, referandumu bile 12 Eylül’e denk getirdi; Başbakan asılanlardan mektuplar okudu.

4. Sivil iktidar, duyurdu ki, “darbe mağdurları”na; ordudan “yargısız” atılanlara da onurları ve hakları geri verilecek.

5. Sivil iktidar “YAŞ’la atılanlar”a haklarını verdi.

6. Ordudan sadece YAŞ ile atılmıyordu; solcu, sağcı, ortadan askerler; kimi iki dudak arası disiplin cezaları süreciyle, re’sen emeklilikle, kimi 12 Mart, 12 Eylül gibi askeri darbe marifetiyle.

7. Sivil iktidar onlara haklarını iade etmedi; çünkü “Yargı yolu kapalı olanlar” denerek sadece YAŞ mağdurları kapsanmıştı.

8. Diğerlerine yargı yolu hesapta açıktı; ama Askeri Yargı açık yola pek icabet etmiyordu.

9. Çok sayıda zoraki emeklilik ve darbe mağduru, Milli Savunma’ya başvurularında duvara çarptı.

10. (Ben de) birkaç yazı yazdım. Sonuncusu “Darbeyle mutabakat” başlığını taşıyor, askeri darbe ile sivil iktidarın bu konudaki silah arkadaşlığına atıf yapıyordu.

11. Sonra Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül aradı ve bakın bir yaşıma daha nasıl girdim?

 

***

 

Sağ olsun, Gönül “onca işi arasında” bilgi verdi.

Anladığım kadarıyla, “darbe mağdurları” açısından kendi kafaları da karışmıştı; hala çalışıyorlardı; durum karışıktı çünkü uygulama “Yargı yolu açıktır” dese bile, askeri darbe, kazıdığı onca askere yargı yolunu kapatmıştı.

Bakan hala “yorumlatmaya” çalışıyordu.

12 Eylül kendilerini epey sıkıntıya düşürmüştü; çok sayıda müracaatı ne yapacaklardı!

 

***

 

Bir yaşıma daha” şu yüzden girdim.

Bakan açıkça dedi ki, “Zaten seçim gezileri dolayısıyla çok ilgilenememiştim. Esasında müracaatları bakanlıkta generaller, subaylar inceliyor. Tespitleri onlar yapıyor.”

Yani…

Sivil iktidar, darbe mağduru askerlerin haklarının iadesi kararını (fiilen), darbe sırasında muhtemelen mağdur değil, görevli olan başka askerlere bırakmıştı.

Öyle danışmak maksadıyla değil; tamamen.

Yani…

Darbede, tabii daha ast rütbede emir komuta altında “darbeyle mutabık” görev yapmış nice general ve subay; şimdi belki bazısı devreleri olan, darbenin yediği eski askerler için karar veriyordu.

Ve bu kararlar hep olumsuz oluyordu.

Sivil iktidar, askeri darbe mağdurunun kaderini yine askerlere bırakmakta herhangi bir sivil sorun görmemişti!

Ve biz bunu “sivilleşme” sanıyorduk!

 

***

 

Belki çok büyük bir kitleyi ilgilendirmiyor.

Ama, özel sorunu az genelleyin.

Hem askeri darbeye karşı sivil iktidarın dediklerini hatırlayın; hem de bugün, kimi üst rütbelinin maruz kaldığı dava, tutuklama, terfi ettirmemeye karşı, ordu üst kademelerinde tepkileri hatırlayın.

Sonra kıssadan hisseye bakın:

Hepsi birleşmiş…

Askeri darbeyle veya emir komutayla ordudan yargısız atılmış, hayatıyla oynanmış, haysiyeti çiğnenmiş, hakları çalınmış onca insanı bir kez daha mahkum ediyorlar!

Hepsini birden, cumhuriyet ve demokrasi adına kutluyorum!

 

Not: Bakan “astsubaylar için çok şey yaptık” dedi; sonra, emeklilikte 1’in 4’ünün onlara yasak olması için, “herkes haddini bilecek” gibisinden, tabii daha nazik, “devletin de bir hiyerarşisi var” diye hatırlattı. Belki yanlış anladım ama, ast olan ömür boyu alt olacaktı! Çünkü asker ve sivil üstler böyle buyurmaktaydı!

Aslında garip olan şuydu: Tamam orduda görevli iken bir hiyerarşi vardı ama birer devlet memuru olarak, mesela iki yıllık yüksek okul mezunu generaller görev yapıyor veya emekli oluyor; bırakın fakülteyi, yüksek lisanslı astsubaylar bile emeklilikte bir türlü 1’in 4’ünü göremiyordu; hiyerarşi ömür boyu ruhlarına, ölene kadar çoluk çocuk tüm hayatlarına kazınsın diye.

Bu arada, “sivil memurlar epey ihmal edildi” diye de bir sinyal verdi.

Sayın Bakan’a, “Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması” konusunu da sorunca, sesin iyi gelmediğini, acele işi olduğunu belirterek nazikçe bitirdi!