Henüz İlkokul’dayken arkadaşları arasında öne çıkardı Sokrat. Arkadaşları ona “Fazla kalemtıraşın var mı?” diye sorardı, Sokrat “Var ama fazla değil” diye cevap verirdi. Teneffüste arkadaşlarıyla oynarken devam ederdi bu farklılık. Arkadaşları “Saklambaç oynayalım mı Sokrat” derdi, Sokrat “Buna gerek yok. Nasılsa birazdan zil çalacak ve siz beni bulmasanız bile ben zaten çıkacağım ortaya” derdi.

En çok dumura uğrayanlar da öğretmenleri olurdu herhalde. Öğretmeni “Sokrat, memleket nasıl kurtulur” diye sorardı, Sokrat “Teneffüsle öğretmenim” derdi. Öğretmeni “Cumhuriyet ne zaman kuruldu Sokrat” diye sorardı, Sokrat “Tam zamanında öğretmenim” derdi. Öğretmeni “Sokrat, neden dersine çalışmadın” diye sorardı, Sokrat “Dün gece babam annemi dövdü bu yüzden çalışamadım öğretmenim” derdi. Öğretmeni “İyi ama bu mazeret değil ki” diye karşı çıkardı, Sokrat “Babam beni de dövdü öğretmenim” derdi.

Ergenlik çağında, okulda ve çevresinde yaşadıkları daha da farklı kılardı Sokrat’ı. Ve ünü yavaş yavaş tüm şehre yayılırdı. Çevresindekiler “Dersler nasıl Sokrat” diye sorardı, Sokrat “Notları saymazsak iyi” derdi. Komşusu “Saatin var mı Sokrat” diye sorardı, Sokrat “Var. Ya senin” derdi.

Kız arkadaşları da olurdu Sokrat’ın ve kim bilir belki de aşkını hoyratça dile getirirdi. Kız arkadaşına “Seni öküz gibi seviyorum aşkım” derdi, kız arkadaşı “Hayvaannn” diye cevap verirdi. Ama kızmazdı Sokrat, “E ben ne dedim” diye kız arkadaşına hak verirdi.

Siyasal bilinci olgunlaşınca, etrafındakilerin akıl danışacağı kişilerden biri de olurdu Sokrat. Sorarlardı Sokrat’a “Sence Kürt sorunu var mı” diye, Sokrat “Düşünmezsen yok” derdi. “Peki ya sandık” derlerdi, “Sandığın içindekiler kafanın içindekilerden küçükse, sandığı değil kafanın içindekileri dinle” derdi. “Demokrasi nedir” diye sorarlardı Sokrat’a, o “Sorulan her soruya cevap vermeme özgürlüğü” derdi. Kesinlikle barıştan yana olurdu Sokrat ve kavganın gereksizliğini “Kürt sorunu Türk-fu tekniği ile çözülmez” diye açıklardı.

Kimi banka, iş başvurusu vb gereksiz formlardaki gereksiz sorulara da gereken cevabı verirdi Sokrat. “Annenin kızlık soyadı” diyenlere “Anneme unutturmaya çalıştığınız şeyi neden bana soruyorsunuz” derdi. Gözlemleri de en az söylemleri kadar güçlü olurdu Sokrat’ın. “Bir Türk’ü nasıl tanırsın” diyenlere Sokrat “Sokak ortasında gördüğü kedi ya da köpeği “Aaaaaa inanmıyorum” diye sevmeye çalışan birini görürseniz o mutlaka Türk’tür” derdi.

Kuşkusuz Sokrat’ın yöneticilere de söyleyecekleri olurdu. “Başbakan nüfus artışının gerekliliğinden söz edip “En az 3 çocuk yapın” diyor ne diyorsun Sokrat” diyenlere “Bu politikayla söz konusu rakam nüfusu değil işsizliği artırır” derdi. Kesinlikle sigara içerdi Sokrat ve o meşhur sözü “Olmaya devlet cihanda bir nefes tütün gibi” diye değiştirirdi.

Ve tabii kimi atasözlerinin ve vecizelerin de, aslında ne kadar tartışmaya açık olduğu Sokrat sayesinde anlaşılırdı:

—El elden üstünse, benim elim, eli benim elimden üstün olanın gözüne girsin.

—İstanbul’un taşı toprağı altınsa Karabük’ün demir çelik mi oluyor?

—Kim katil olmadığınızı söyleyebilir ki, hiç mi zaman öldürmediniz?

—Ferman padişahınsa, fermuar bizimdir.

—Evdeki hesap çarşıya uymuyorsa, çarşıda yapın hesabı belki eve uyar.

—Türk filmlerine “Yerli film” diyenler, yabancı filmlere “Yersiz film” demek zorunda kalırlar.

—Adaletin sembolünün terazi olduğu bir ülkede parası olanın ağır basması normaldir.

—Bana akıl değil onu kullanacak zaman verin.

—1 Mayıs Bahar Bayramıysa Kurban Bayramı da koyunların olsun.