Tarım Bakanlığı tarihinde ilk kez Su Ürünleri Üretimi ve Avcılığı konusunda ciddi bir adım attı. Bu adımın öncelikle denizlerimizdeki av gücünü ve baskısını düşürmek için çok yerinde olduğunu söyleyebiliriz.

 

Su Ürünleri konusunda politikasızlık ve organizasyon eksikliği, deniz ve iç sularımızda ciddi ve giderilmesi zor tahribatlara yol açtı.

 

Önce göllerde kerevit bitti, sonra sudak bitti, şimdi göllerimizde sadece kendisi küçük etkisi büyük gümüş balığı (atherina) var. Sazan, hele turna ve yayın balığını bulmak neredeyse imkansız.

 

Denizlerimizde ise artık karides, kalamar, sübye, ahtapot, mercan, lagos, ıstakoz ve daha sayamayacağım birçok türü bitme noktasına getirdik.

 

Deyim yerindeyse, bitirdiklerimizi sayarsak rahatlıkla bir sayfa dolar, bitiremediklerimizi sayarsak ancak başlık atabiliriz.

 

Bu günlerde yayınlanan- göçmen karidesler balıkçının yüzünü güldürdü- gibi bir haberin talihsizlik olduğunu belirtmek isterim. Bu ağlanacak hale gülmek gibi, yani Polyanacılıktan öteye gitmeyen kaderci bir yaklaşım.

 

Bir zamanlar İskenderun körfezinden dünyanın en kaliteli Jumbo (Paneaus semisulcatus) karidesinin çıktığı ve halen Avrupa’daki Restoranlarda bu isimle reklam yapıldığını hatırlatmakta fayda var. Oysaki biz şimdilerde Karides ithalatçısı konumundayız.

 

Politikasızlık nedeni ile önüne gelenin estirdiği, otoriteleri yönlendirdiği, bir sektör olarak bu güne kadar geldik. Aldığımız sonuçlar, yaptığımız tahribatların yanında, bize kaynakların sınırsız olmadığını, sürdürülebilirlik için sorumlu davranmamamız gerektiğini gösterdi.

 

Resmi gazeteden;

(9) Su ürünleri kaynaklarının korunması, sürdürülebilir işletilmesi ve stoklar üzerindeki av baskısının azaltılması amacıyla, su ürünleri ruhsat teskeresine sahip on iki metre ve üzerindeki balıkçı gemisi sahiplerine, gemilerinin avcılıktan çıkarılması karşılığında, gemi boyuna göre aşağıda belirtilen miktarda destekleme ödemesi yapılır. Bu desteklemeden yararlanarak avcılıktan çıkarılan gemiler hakkında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı her türlü tasarrufa yetkilidir.

Sıra No

Gemi boyu (m)

Bir metresi için ödenecek destek miktarı (TL)

1

12-20

10.000

2

21-30

15.000

3

31 ve üzeri

20.000

 

Resmi gazetede yayınlanan Teknelerin avcılıktan çekilmesine yönelik olarak alınan karar yerinde ve doğru. Bir doğru da, 12 metre üstü teknelerin 3’te 2 sinin avcılıktan çekilmesi gerektiğidir.

 

Su Ürünleri avcılık politikalarının sürdürülebilirlik esasına göre ele alınması, halkın temiz su gibi temiz gıdaya erişimi için kaynakların ekonomik olarak değerlendirilmesi şarttır. Gelişen teknoloji bize yol gösteriyor. Hiçbir şey yapamazsan dondur diyor.

 

Ne işadamıyım ne de akademisyen, sadece Su Ürünleri Mühendisiyim o kadar. Ne hazindir ki benim söylediğimin benzerini Selçuk YAŞAR da söylüyor. Öyle vay zehirli balon balığı geldi, göçmen karidesler geldi, yakalamazsak kaçar vs. demiyor.

 

SU ÜRÜNLERİ POLİTİKASI YOK
Türkiye’de milli bir su ürünleri politikası olmadığını belirten Selçuk Yaşar şunları söyledi: “ülkemizin milli bir su ürünleri politikası yok. Böyle milli bir stratejiye ülkemizin acilen ihtiyacı var. Türk Su Ürünleri Yetiştiricileri ve Üreticileri olarak hükümetimizin bu konuda gayret içinde olduğunu görüyor ve memnuniyet duyuyoruz.”

 

Ben de bu gayret ve çabaların, gerçekçi ve sorumluluk duygusu gelişmiş kişilerce birlikte yürütülmesi gerektiğini vurgulamak isterim.

 

Resmi gazeteden;

8) Su ürünleri yetiştiriciliği yapanlara, su ürünleri kayıt sistemine kayıtlı olmak şartıyla, ürün için kilogram başına, yavru için ise adet başına aşağıda belirtilen miktarlarda, bu kararın 10’uncu maddesinde belirtilen kurumlar üzerinden ve belirtilen esaslara göre destekleme ödemesi yapılır.

Ancak işletmenin bulunduğu yerde, bu Kararın 10’uncu maddesinde belirtilen üretici birliği veya kooperatif bulunmuyor ise, ödemeler doğrudan üreticiye yapılır. Bir işletmenin destekten faydalanabileceği en fazla miktar yılda 500 tondur. 251 ton/yıl’a kadar olan kısmına aşağıda belirtilen miktarın tamamı, 251-500 ton/yıl (500 ton/yıl dâhil) olan kısmı için ise, yarısı tutarında destekleme ödemesi yapılır. Yavru desteklemelerinde de bu kapasiteler esas alınır.

1

Alabalık

0,65 TL/kg

2

Çipura-levrek

0,85 TL/kg

3

Yeni türler

1 TL/kg

4

Midye

0,20 TL/kg

5

Yavru

0,06 TL/adet

 

Bu bakımdan üreticilere verilen desteklemelerin sınırlandırılması da çok anlamlı ve önemli. Üreticiler hedefimiz 400 bin ton diyorlar. Yanılıyorsam Bakanlık bu gün, hani hammadden nerede, madem kararlısın desteksiz ve desteklemesiz yap diyor.

 

Balık üretmek, hammadde olarak aynı türün kullanıldığı tek sektördür, çünkü üretilen balıklar büyük oranda etoburdur. Balıkçı balık yemine giden hamsi ile, pazarda satılan hamsi arasındaki TL farkının ne demek olduğunu anladı. Kilosu 25 kr den, balık unumu, yoksa 1 TL den stoklamak mı?

 

Eğer Devletin bir destek verecekse, balık stoklarının korunmasına ve de avcılık balıklarının değerlendirilmesini birinci sıraya almalıdır. Kişiler illaki porsiyonluk balık yiyeceklerse ona göre ödeme yapmalıdırlar ve kesinlikle Çipura ve Levrekte üretim tonajı sınırlandırılmalıdır. Bu durum aynı zamanda üreticinin de ayakta kalması açısından da önemlidir.

 

Son olarak Bakanlığımıza Yunanistan örneğini vermek aydınlatıcı olacaktır:

 

Devlet Üreticileri destekledi, hatta bazıları bu sayede devasa büyüdüler. Sonuçta devlet kendi eli ve desteği ile bu işi tekelleştirdi. Dört büyük firma kaldı, bu firmalar borsada cirit attılar, halkın parasını aldılar(çarptılar). Dört büyük balonun havasını devlet bile alamadı, hepsi patladılar.

 

İşin özü balıkçılık ve yetiştiriciliğin, devletin gereksiz desteğine değil, gerekli kontrolüne ihtiyacı var. Acilen ayakları yere basan sosyal bir su ürünleri politikasına ihtiyacı var.

 

BALIK YOKSA: Balıkçı yok, Üretim yok, Mühendis yok, Çalışan yok…..GIDA YOK….