Türkiye Büyük Millet Meclisi, önceki günkü oturumunda Irak ve Suriye'ye asker göndermeyi içeren tezkerenin süresini, Adalet ve Kalkınma Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve İyi Parti'nin ‘evet’ oylarıyla iki yıl daha uzattı. Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Türkiye İşçi Partisi  ‘hayır’ oyu kullandı.

Yeni tezkere oylaması Şair Mustafa Köz'ün önceki tezkere oylamaları sırasında yazdığı ve “Yaralı Boşluk” adlı kitabında yer alan şiirini tekrar gündeme getirdi:

Suriye için savaş tezkeresini onayan Türkiye meclisine bir Arap ananın mektubu

Söylevlerinizden akan kan,

sizin kanınız değil bay bakan

savaş gömlekleri dikiyor

komşu kadın geceleri burada

küçük oğul geçirsin diye üstüne

biçiyor babasının kanlı urbasını

ve yokluğunu ölü kocanın.

Balçıklardan süzdüğümüz suyla

yıkıyoruz ölülerimizi bay bakan,

o suyla pişiriyor gelinlerimiz

                                         lohusa aşını

taşın ve rüzgârın duası

yetmez oldu Arap toprağına

sizin buyruklarınız yeni ayetleri

kutsal kitaplarımızın.

Çocukluğum burada geçti bay bakan,

isterdim geçsin torunlarımınki de

ağırlamak isterdim sizin oğullarınızı,

kızlarınızı bu acılı ülkede

isterdim oynasınlar torunlarım

sizin torunlarınızla Şam’da, Hama’da

şimdi kesik başlarını kutsuyor onların,

                                        Allah’ın askerleri,

kopuk düğmeler gibi saçılmış başlarını

ülkemin sokaklarına.

Aynı kapıdan giriyor ölümlerimiz bay bakan,

alınlığında çan ve ezan

yıldızların gölgesinde uyuyan kasabalarımız,

                                      benziyor kasabalarınıza

sizin dağlarınızdan doğan yaz güneşi,

geçiyor bizim dağlarımızdan da

neden tapıyorsunuz soğuk kılıca öyleyse,

çöl rüzgârı eğiyor başaklarımızı

                                    onurlarımız gibi,                                               

kurtlanıyor yaralarımız,

dindirecek bir el yok Araplık ağrısını.

Salalarımızı okuyacak müezzinleri de

                                           vuruyorlar bay bakan,

mezar topraklarımız çakır dikenleriyle doldu,

                                                                 ağılı otlarla

başlarını koyacak taş bulamıyor kocalarımız

dinlenmek için mezarlarında,

semirdi çöl sırtlanları,

ölülerimizin kederleriyle emziriyoruz bebelerimizi

yas ve irin akıyor göğüslerimizin tok ırmaklarından,

                                                         uyku ve katran. 

Yerden göğe, gökten yere yağıyor

bombalar, çığlıklar burada bay bakan,

topraklarınız da sarsılmıştı onlarla 

Kürt çocukları, sınır kardeşlerimiz

portakal ve kiraz zamanı,

bir ceket gibi geçirmişlerdi sırtlarına ölümü

onların suskunluğu geziniyor şimdi

                                           Ömer’in avlusunda

bizim ölülerimiz gösteriyor

ot bürümüş cennet yolunu kardeşlerine.

Sizin de cennetiniz Adem’e, Havva’ya

yurt olmuş bu toprak değil mi bay bakan,

biz ki yemedik bir koruğun bile hakkını,

besili develerin değil, karıncaların yüküdür

                                                          yüklerimiz

sizin olsun Hatice’nin kervanları, ipek ve safran

sizin olsun bağışlanan bahçeler, vadiler

sizin olsun Kenan ülkesinin som ışığı

sizin olsun Muhammed’i Hıra’da gizleyen gölge.

Öldürmek için gönderiyorsunuz

çocuklarınızı bay bakan

oysa biz üleşebiliriz tek üzüm tanesini sizinle

gül ve sabır bağıdır çünkü bizim topraklarımız,

taş dermek istemiyoruz ölü oğullarınızla.

dua ve alev bağıdır çünkü bizim topraklarımız,

kül dermek istemiyoruz dul gelinlerinizle

yemin ki size zeytinin ve hurmanın başı için

acı girmeyecek eşiklerinizden içeri,

çocuklarınız kutsal emanetleridir kalplerimizin

                                                         mahşere kadar.

Öldürmeyeceğiz onları,

öldürmeyeceğiz onları.

Mustafa Köz

Yaralı Boşluk, s. 39-44, Ve Yayınevi, 2021.

______________

Mustafa Köz'ün fotoğrafı: Kadir İncesu