Akil insanlar konusunda bir tartışmadır gidiyor memlekette:

“Türkiye’nin değil Başbakanın listesi”

“Akil insanların yarısı PKK’li. Gerekirse, silahımı alıp dağa çıkarım. Sadece üç paralık peşmerge mi bunu yapıyor? Ben niye yapmayayım?”

"Burada seçim Sayın Başbakan tarafından yapıldı ve bir psikolojik hareketle görevlendirildiler"

“Akil insanlar doğru bir metot ama bunların görevi, sorumluluğu ne olacak?”

“Akil insanlar kadrosunda Kürt sorunu sürecine vakıf olan insan sayısı az“

“Bunlar, bu millete, yanlışı doğru diye ikna etmek istiyorlar"

Çözüm sürecine ilişkin birikimi bulunan ve toplumun çeşitli kesimlerinin itibarını kazanmış olan yazar, sanatçı, akademisyen ve STK temsilcilerinden müteşekkil akil insanlar heyetinin dokuzar kişilik gruplar halinde 7 bölgede faaliyet göstermesi planlanıyor.

Bu planın içeriği, uygulanabilirliği…

Sorular, sorular, sorular…

Peki, sorulması gereken temel soru ve cevabı konusunda kayda değer bir değerlendirme yapılıyor mu?

Bu soruya herkes kendi cephesinden elbette yapıldığı konusunda cevap verecektir.

Bir tarafta milliyetçi ve şoven bir dalga yükselirken, diğer tarafta ‘kan dökülmesi sona erecekse’ diye başlayıp barış vurgusuyla devam eden…

Fakat bir güvensizliği de hisseden açıklamalar.

Evet, şimdi soralım: Esen bu kardeşlik, barış ve demokrasi rüzgârı bir samimiyete mi dayanıyor? Yoksa mecburiyete mi? Ve oluşturulan bu akil insanlar grubu barış ve kardeşlik sürecinde gerçekten bir çözüm noktası mı?

Bu konuda o kadar çok soru var ki ülkenin siyasal erki de, muhalefeti de barış ve kardeşliğin geliştirilmesi ve halkların kardeşliği konusunda gerçekten samimi bir hatta hareket etmiyor gibi görünüyor.

İşte siyasal erkin kafa karışıklığının temel göstergelerinden biri olarak karşımızda duran bir gerçeklik: Akil İnsanlar listesinde yer alan KESK Genel Başkanı Sn. Lami ÖZGEN in durumu.

Sn. ÖZGEN Kamu Emekçileri Konfederasyonu genel başkanı olarak bir yandan KCK davasından yargılanırken diğer taraftan da Kürt sorununun çözümü, barış ve kardeşlik için oluşturulan Akil İnsanlar komisyonunda görev alıyor.

Sn. ÖZGEN Başbakan tarafından belirlenen 63 Akil insandan biri ise ve barış ve kardeşliği geliştirecek akan kanın durması noktasında etkin bir görev alabilecek nitelikte bir AKİL ise KCK davasından yargılanması konusu ne ile açıklanacak? Ve KESK bünyesinde yapılan operasyon ile tutuklu bulunan KESK üyeleri ne zaman serbest kalacak?

Barış ve kardeşlik rüzgârının estiği ülkemde birkaç gün önce Dünya Avukatlar gününü kutlayan ülkemin tutuklu ÇHD’li avukatları ne zaman özgür kalacak?

Uzun tutukluluklar, gözaltılar, operasyonlar… Öğrenciler, gazeteciler, KESK’liler, ÇHD’ liler…

Ülkemizde her dönem bir yedeklenme politikası uygulanıyor. Bu yedeklemeler ile birlikte hep aynı trajedi yaşanıyor…

Şimdi de ülkemde yaşanan trajedinin adı “Akil trajedisi” olarak karşımıza çıkıyor.

Trajedilerin yaşanmaması için halkların emek, barış, özgürlük ve kardeşlik temelli mücadeleyi yükseltmesi gerekmez mi?