Tahran’daki Suriye zirvesini değerlendiren güvenlik analisti Metin Gürcan, Türkiye'nin gücünü artırmak için Esad rejimi ve Suriye Kürtleri ile de görüşmesi gerektiği görüşünde. Gürcan'a göre, İdlib'e kara harekatı yakın.

Güvenlik uzmanı Metin Gürcan, İdlib’e askeri operasyondan vazgeçirmek istediği Rusya ve İran’la Tahran’da masaya oturan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istediğini alamadığını söylüyor. Gürcan, Suriye’de neler yaşanabileceğine ilişkin DW Türkçe’den Hilal Köylü'nün sorularını yanıtladı.

Tahran zirvesinde ne yaşandı? Türkiye, Rusya ve İran’ın İdlib konusundaki pozisyonları nerden nereye geldi?

Metin Gürcan: Tahran zirvesi İdlib’de çatışmaların askeri operasyonla mı yoksa yoğunlaştırılmış müzakerelerle mi çözüleceği konusunda kritik bir kavşaktı. Siyasi çözüm için Türkiye-Rusya ve İran üçlüsünün garantörlüğünde başlayan Astana barış sürecinde taraflar arasında görüş ayrılığı olup olmadığı soruluyordu. Türkiye, sivil merkezli bir yaklaşımla barışçıl müzakerelerle İdlib’de çatışmaların durdurulmasından yanaydı. İran ve Rusya ise düşman merkezli, İdlib’in tümünü kapsayan askeri bir operasyon yaklaşımını benimsemişti. Tahran zirvesi sonucunda da gördük ki, taraflar pozisyonunu değiştirmedi. Türkiye, Rusya’yı ikna edemedi. Rusya ve İran’ın birbirlerine daha da yaklaştığı görüldü. Her iki ülke de, İdlib’de terörle mücadele konusunda askeri operasyonun gerekliliğine vurgu yapan mesajlar verdi. Erdoğan’ın ateşkes çağrısına Rusya net bir dille ‘hayır’ dedi. Ankara, Moskova’ya çok da güvenemeyeceğini, onunla samimi anlaşmalar yapamayacağını gördü. Moskova, Ankara’nın samimiyet testinden geçemedi.

Astana müzakere sürecinin bittiği yere mi gelindi?

Astana sürecinin bitip bitmediğine dair sorular bundan böyle daha çok sorulacak. İdlib’de askeri operasyon Ankara’nın isteğinin dışında başlayınca Astana sürecinin de fiilen bittiğini söyleyebileceğiz. Öyle görünüyor ki kara harekatı da önümüzdeki günlerde başlayacak.

Tam olarak İdlib’de neler yaşanacağını öngörüyorsunuz?

Rusya ve Suriye ordusu İdlib’i bombalamaya Tahran zirvesinden önce başlamıştı. Saldırılar bize İdlib’in ciddi bir plan harekatı üzerinden yürütüldüğünü gösteriyor. Zirvenin ardından da Rusya ve Esad güçlerinin kuzeydoğudan Halep ve güneybatıdan da Lazkiye istikametinden İdlib’i askeri bir kıskaca alacağını söyleyebiliriz. Evet, bir kara harekatı bekliyorum. Bu harekatta Rusya ve Esad güçleri yavaş yavaş ilerleyecek. Harekat sürdükçe uluslararası tepkileri, mülteci hareketliliğini gözlemleyecek Rusya, kesin ve kararlı bir şekilde İdlib’de ilerleyecek ve İdlib’i kelimenin tam anlamıyla yiyecek. Rusya’nın ve Esad güçlerinin kara harekatı da 2019 başına kadar sürebilir.

Peki, bu süreçte Ankara’nın ne tür sıkıntıları olabilir?

Tahran zirvesinden sonra İdlib civarındaki 12 ateşkes gözlem noktamız daha da kritik bir konuma sahip oldu. Rusya ve Esad güçleri İdlib’i kıskaca aldığında, cehennemin ortasında, kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı bir yerde yaklaşık bin 200 Türk askeri var. Yani Suriye’de 12 Süleyman Şah türbesi var. Buradaki Türk askeri varlığının kritik önemi artıyor. Kara harekatı sürerken, her türlü sıkıntıya karşı buradaki Türk askerlerine karadan ve havadan tahliye ile takviye planlarının yapılmış olmasını umuyoruz.

Mülteci hareketliliği nasıl olacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını tek başına kaldıramayacağını açıkça söyledi Tahran zirvesinde...

Amerika Rusya ve Esad güçlerinin operasyonuna karşı sivil halk hareketliliğinin yaratacağı tehlikeye Türkiye kadar karşı çıkıyor. Avrupa da öyle. İdlib’de kozmopolit bir yapı var. İdlib’in yerlilerinden çok mülteci konumundakilerin Türkiye’ye doğru ilerlemesi bekleniyor. İşte bu göç dalgası Türkiye’yi ciddi zorlayacak. Ankara, önümüzdeki süreçte Avrupa ve Amerika’dan da alacağı destekle bu dalgayla başa çıkabilecek mi zaman içinde göreceğiz.

İdlib’e askeri operasyondan sonra Rusya ve Esad güçlerinin hedefi ne olacak?

Rusya ve Esad güçleri İdlib’i bitirdikten sonra İran’ın da desteğiyle Fırat’ın doğusuyla ilgilenmeye başlayacak. Burada ABD ile YPG arasında yaşanan ve tangoya dönüşen işbirliğini bozmakla uğraşacak. ABD ve PYD işbirliğinin bozulması için PYD’nin siyasi geçişe katılmasını isteyecekler. İşte burada kritik sorular var. ABD ile işbirliğindeki PYD, Rusya yanlısı olabilir mi? PYD’nin Rusya’yla yakınlaştığını gören Ankara da, ABD ile yakınlaşabilir mi?

Süreç içinde Ankara’nın Washington’la daha yakınlaşacağını mı söylüyorsunuz?

Ankara başından beri Suriye’nin kuzeyi söz konusu olduğunda Moskova’ya da, Washington’a da PKK bağlantılı YPG ile ortak mücadele çağrısı yaptı. Ancak Washington’ı da, Moskova’yı da ikna edemedi. YPG, Suriye’de ABD yanlısı olarak biliniyor. Ankara da, İran ve Rusya ile ortak hareket ediyor görünüyor. Ancak, Rusya ve İran başından beri Suriye için öngördükleri son resimde ABD’ye asla yer vermedi. Özellikle Rusya, Suriye’de PYD sorununu aşmak için YPG ve Esad’ı müzakere masasına oturtmaya çalışacak. Böyle olunca da, Ankara’nın yüzünü ABD’ye dönmesi kaçınılmaz olacak.

Ankara’nın Suriye’nin geleceğinde rol oynaması gelinen noktada mümkün mü? Bundan sonra nasıl bir stratejiyle ilerlerse bölgedeki gücünü ve ağırlığını gösterebilir?

Ankara, Suriye’ye PKK bağlantılı YPG penceresinden bakıyor ve YPG’nin her durumda yok edilmesini düşünüyor. Bu sabit durum Ankara’nın Suriye’deki manevra sahasını ve oyun kurma yeteneğini zayıflatırken, oyun bozma yeteneğini artırıyor. Oysa Suriye’de oyun kuranların dönemi başlıyor. Ankara’nın oyunu, senaryosu nedir Suriye için? Demokratik süreçlerin desteklenmesi, seçim, anayasa sürecinin takip edilmesi, etnik-dini hiçbir ayrım gözetilmeksiniz masada tüm aktörlerle müzakere edilecek gücün ortaya konulması çok önemli. Ankara Esad rejimi ve hatta gerekirse PYD içindeki Suriyeli Kürtler arasında kendine partner bulabilir ve bu görüşmeleri kapalı kapılar arkasına yapabilir. Yoksa Suriye’de oyun kurucu olmaktan çok uzaklaşılır ve sadece piyon olunur.