CNN’de yayınlanan bir analizde Türkiye’deki 14 Mayıs seçimlerinin olası sonuçlarının uluslararası siyasete etkileri değerlendirildi. Analize göre, Erdoğan kazansa da kaybetse de Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri devam edecek. Erdoğan kazanırsa bu Türkiye’yi Rusya’nın kucağına itebilir. Ancak Erdoğan kaybederse Türkiye’nin Batı ile olan ilişkileri gelişecek ve Türkiye Batı ile Rusya arasında dengeli bir aracı rolü oynayabilecek. 

CNN’de Elmira Bayraslı tarafından kaleme alınan analizi sunuyoruz: 

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin en uzun süre görev yapan lideri için, önümüzdeki pazar günü yapılacak olan seçim, yaklaşık yirmi yıllık kazanma serisine son verebilir. Anketler, 2003'ten beri ülkenin başında olan Erdoğan'ın, önce başbakan ve 2014'ten beri cumhurbaşkanı olarak görev yaptığı Türkiye'nin sıkı bir yarışta olduğunu ve yenilgiye yakın olduğunu gösteriyor. Erdoğan'ın son on yılda ABD ve Avrupa'ya karşı daha çatışmacı bir tona sahip olmasının yanı sıra, dostları da daha çatışmacı ve hoş olmayan bir hale geldi. Bu listede en üst sırada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bulunuyor.

Putin, 15 Temmuz 2016 gecesi Erdoğan'ı desteklemek için ülkesinin desteğini sunduğunda, Türkiye'nin batı yanlısı tutumunu değiştirmesi bekleniyordu. Ancak bu olay, Türkiye hükümetinin uzun süredir ileri sürdüğü komplo teorisini besleyerek, Fetullah Gülen'in iadesini reddeden ABD'nin Türkiye'ye karşı "kirli komplolar" yaptığı iddiasını daha da kuvvetlendirdi ve Moskova ile Ankara'yı daha da yakınlaştırdı.

Bir sonraki yıl, NATO üyelerinin çoğunluğunun tepkisine rağmen, Türk hükümeti Rus yapımı bir hava savunma sistemi olan S-400'ün satın alınmasını duyurdu. Şubat 2022'deki Ukrayna'nın tam ölçekli işgaline kadar, Erdoğan Türkiye'nin kuzey komşusuna yaptırım uygulama veya uçuş yasağı uygulama konusunda direndi. Son birkaç ayda Ankara, İsveç'in Türkiye için bir tehdit oluşturan Kürt ayrılıkçı militanları desteklediği gerekçesiyle NATO'ya başvurusunu da engelledi.

Erdoğan yenilse bile, siyasi hayatı sona ermeyecek.. Bu sadece barışçıl bir şekilde iktidarı devretme meselesi değil. Erdoğan muhalefete düşecek ve büyük kutuplaşmanın yaşandığı bir Türkiye'de, bu ona hala bir kaldıraç sağlayacak. Ayrıca Türkler, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yanı sıra parlamento temsilcileri için de oy kullanacaklar. Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi, AKP, önemli bir blok alacak veya çoğunluğu sağlayacak gibi görünüyor. Bu, Erdoğan'ın saldırıları için kürsü olarak kullanacağı bir yer olacak.

Erdoğan'ın medyadaki geniş kapsamlı etkisi de buna yardımcı olacak. 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan, özgür basını ezmeyi başararak, onu kendi kullanımı için bir megafon haline getirdi. Hükümeti eleştiren gazeteciler hapse atılırken, medya kuruluşları genellikle Erdoğan'ın adamlarının kontrolünde çalışıyor. 

Erdoğan ayrıca Türkiye'nin kurumlarını da istediği gibi şekillendirmeyi başardı. Bu, dışişleri bakanlığını da içerir. Foundation for Defense of Democracies (FDD) tarafından yayınlanan bir raporda, yazar Sinan Ciddi, 2009'dan itibaren, Erdoğan hükümetinin "AKP / Erdoğan hattına bağlılığa dayanarak hem genç hem de kıdemli düzeyde dış hizmet görevlileri atamaya başladığını" belirtiyor. Bu, "nepotizm, yandaşlık ve tarafsızlık ve uzmanlığa büyük bir saygısızlık" sağladı. 

Batı ne yapabilir? Ankara'nın mesafesini korumasına izin verin. Washington ve Brüksel, Türkiye'nin tam anlamıyla kavşakta bulunan bir ülke olduğunu kabul etmelidir. Batı ya da Doğu'nun tamamen içinde olmayan Türkiye, zorlu bir ortak olma konumundadır.

Ankara şu anda Moskova ile ilişki kuruyor olsa da, NATO veya AB'yi tamamen reddedemez. Türkiye'nin başarısı, özellikle Orta Doğu, Kafkasya ve Avrupa'ya ihracat yoluyla ekonomik büyümeye bağlıdır. Bu nedenle, Türkiye, Ukrayna'ya silahlı insansız hava araçları satmayı kabul etti.

Geçen yaz, Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında tahıl ihracatı yapmak için bir anlaşma sağladı. Erdoğan, Türkiye'yi bölgesel bir aktör haline getirmek için uzun zamandır hevesli ve savaşan tarafları barış görüşmeleri için bir araya getirmek istiyor. Batı, Türkiye'yi güvenilir bir arabulucu olarak görmeli. Bu, Erdoğan veya başka bir kişi altında olsun, Türklerin oynamak zorunda olacağı bir rol.

Erdoğan'ın kaybetmesi halinde bile, Türkiye'nin Rusya ile bağlarını tamamen koparması ve Batı'ya dönmesi olası değil. Çünkü Türkiye bunu ekonomik olarak karşılayamaz. Türk lirası zayıf, enflasyon yüksek ve ekonomik büyüme durma noktasında. Ülke, Ortadoğu, Kafkasya ve Avrupa'ya ihracat yapmak için ticari bağlarını korumak zorunda. Ayrıca Türkiye, turizm dolarlarına ve Rusya'dan enerji ithalatına da bağımlı. Moskova, maddi sıkıntı çeken Türkiye'ye doğal gaz sağladı ve kredi verdi. Özellikle Erdoğan kaybederse, Putin, yeni hükümete sadece borçlarını ödemeleri değil, kendisiyle ilişkisini sürdüren ülkelerden biri olmalarını da isteyecektir.

Sonuç olarak, Batı'nın Türkiye'yi hala bir ortak olarak görmesi ve Ankara'yı tamamen reddetmemesi gerekiyor. Türkiye, Batı ve Doğu arasındaki kavşakta bulunan stratejik bir ülke ve Batı, Türkiye'yi bölgesel barışın ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olacak bir ortak olarak görmeli. Ancak Türkiye, gelecekteki dış politikasında Rusya ile olan bağlarını da koruyacak.

Kaynak: https://edition.cnn.com/2023/05/10/opinions/turkey-election-erdogan-putin-bayrasli/index.html