Hızla uçuruma doğru sürüklenen bir ülkenin içler acısı durumunun içinde yaşayan insanları rahatsız etmemesi olanaksız. Ülkenin sağduyulu insanları bu sürüklenişi acı içinde kıvranarak izlemekten başka bir şey yapamamakta.

10 ülkenin büyükelçileri, Osman Kavala hukuksuz olarak tutuklu bulunmakta, tutukluluğunu kaldırarak özgürlüğüne kavuşturun diye Türkiye Cumhuriyeti’ne uyarıda bulundu. Bunlar ülkeleri adına iş yapan görevliler. Bu 10 büyükelçiyi istenmeye adam, dolayısıyla 10 ülkeyi istenmeyen ülke olarak açıklamaya kalkınca büyük tepkilerle karşılaşıldı. 10 büyükelçiyi “istenmeyen adam” olarak kovdunuz, yerine gelecek olan yeni 10 büyükelçi sizden korkarak özür mü dileyecek?

Avrupa Konseyi’nde bulunuyorsanız, bu konseyin aldığı kararları uygulamak zorundasınız. “Ben istediğimi yaparım” dönemleri geçti. AİHM kararlarını uygulamayacaksanız. Bu hem Avrupa Konseyi üyeliğini imzalamanın gereği hem de ilkesel bir tutum sergilemenin gerekli kıldığı bir zorunluluk.

Uluslararası antlaşmalara, sözleşmelere imza atıp ben kendi istediğimi yaparım deme olanağınız yok. Kurduğunuz birliktelikler, yaşam alanlarınızı belli sınırlar içine çekmektedir. Avrupa Konseyi üyesi olunca, halkınızı ilkel hukuk düzenleri içinde yaşama olanağınız olamaz. Böyle bir birliktelik içinde, kendi isteklerinizi değil, birliğin öngördüğü ilkeleri yaşama geçirmek zorunludur.

Küresel Dünya’da, hiçbir ulus devletin, tek başına, başka ülkeleri hiçe sayarak kararlar alabilmesi, ülkesini yönetebilmesi, sorunlarını çözebilmesi olanaksız. İnsanlığın sorunları ortaklaşmış durumda. Ortak sorunlara, ortaklaşarak çözümler üretmenin kendini dayattığı bir zaman diliminde yaşamaktayız.

Hiçbir ülke ürettiği mal ve hizmetlerle kendisine yeterli yaşam ortamını, olanaklarını sağlama noktasına gelememekte. Her ülkenin, herkesin başkalarına gereksinim duyduğu, birlikte yaşamak için dayanışmanın, yardımlaşmanın, alım-satımın kaçınılmazlaştığı ortada. Teknolojik gelişmeler, dijital dönüşüm birlikte her geçen gün birlikte yaşamayı zorunlu duruma getirmekte.

Dış hedef gösterme

Ülke içinde işler içinden çıkılmayacak boyutlara gelince, dış sorunlar üretip, insanları dış sorunlarla, dış düşmanlarla oyalayarak içteki sorunların uzağında tutmak eski oyunlardan biri. Bu tür oyunlar sorun çözemediği gibi yeni sorunlar üretmekten başka işe yaramamakta.

Avrupa Birliği raporu, Halkbank’ın ABD’de yargılanabilmesi kararı, ülkenin kara para aklamadan “gri liste”ye alınması gibi birçok gelişme de yangını daha fazla körüklüyor.

Türkiye Cumhuriyeti, kara para aklama ve terörizmin finansmanına karşı işlemlerde başarısız olduğu gerekçesiyle, Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alındı.

TÜSİAD, Laiklik, demokrasi, kurumların işlevsizliği üzerinden AKP - MHP ortaklığı hükümetini eleştirdi.

Hükümetin karşısında bulunan siyasal güçlerin giderek oylarını artırdıkları gözlenmekte.

Yönetimde bulunanlara, dış sorunlar yaratarak, halkın ilgisini bunlara çekme dışında bir yol kalmamışa benziyor.

Bunalımlardan kurtulma akılcı yollar bulunarak sağlanır. Yeni sorunlar üreterek bunalımlardan kurtulma olanağı olamaz. Daha çok bunalımlara saplanmakla karşı karşıya gelinir.

Ekonomik bunalım, derinleşen yoksulluk, kamuoyu yoklamalarına yansıyan tabandaki erime ve girilen seçim havası Saray yönetimini panikletiyor. 2023’e kadar tünelin ucunun karanlık olduğunu gören yönetimin bir erken seçimle son şansını denemek istemesi de olası kurgular arasında görülüyor gibi.

Sürecin çok boyutlu bunalımlar doğurması kaçınılmaz görünüyor. Ne denli zararlarla bu bunalım çıkılacağını kestirmek zor. Sonuçları bedelleri ödedikçe, acı meyvelerini yedikçe göreceğiz.