Kivik İsveç'in güneyinde elma kokulu bir kasabadır. Bu kasabanın da içinde olduğu coğrafyaya Österlen deniliyor. Sonsuz mavi ve yeşil içinde yeryüzünde bilinen tüm renkleri barındırır. Kivik'in küçük limanında deniz karşısında oturup Ulf Lundell'in 27 yaşında yayınladığı ilk albümü olan Vargmåne'den Jesse James möter kärleken (Jesse James aşkla buluşuyor) şarkısını diliyorum. İyimser sevimli bir şarkı. İyi duygular ve aşka dair umut tazeleyen sözleri var. İlk kaset olan Vargmåga da tüm şarkılar birer hikâye anlatıyor hissine kapılırsın. Ve şarkıyı dinlerken, şarkıyı söyleyen Ulf Lundell'in yanınıza oturması bir ihtimaldir. Çünkü nice hayatlar yaşadıktan sonra Kivik'e taşındı. Bu sahil kasabasında yaşıyor. 

Ulf Lundell müzisyen, yazar ve ressamdır. 1949 yılında Stockholm'de doğdu. Babası demirci, annesi ise terziydi. İlk müzikle tanışması on yaşında oldu. Ablası ve onun erkek arkadaşı Ulf'a akortları öğretti. Okulu sevdi diyemeyiz. Gençlik yıllarında evden kaçma denemeleri olmuş. Çocuk yaşta yazmak ve müzik yapmak temel ilgi alanına girmiş. İsveç televizyonu olan SVT'de bir Ulf Lundell belgeselinde evden kaçan Ulf'u babasının nasıl eve getirdiği anlatılır. Bir asi çocukluk, müziğe ve yazmaya yönelmiş bir çocukluk hatta yönünü çizmiş, kendini bulmuş bir çocukluk diyebiliriz.

1976 yılında ilk romanı Jack yayınlanır. Jack romanı hakkında fazla şey söyleyemem çünkü şimdilik İsveççem ancak romanın akışını anlamaya yetiyor. (Sadece beş yıldır bu ülkedeyim el insaf.) Metinlerin geri planını, mesajları, metaforları, örtülü çatışmaları izah edebilecek durumda değilim. Buna rağmen Jack romanı Ulf Lundell'in hayatından bir kesittir demek yanlış olmaz. 

Jack'in ilk öpüştüğü Sonja'nın peşinden Malmö'ya gitmesi, Gerd ile karmaşık ilişkisi, bisiklet seyahatleri toplumsal değerler, dönemin İsveç sosyolojisi, kafa karışıklığı ve arayış. Sevgi şefkat arayışı demek abes olmaz. Jack kitabı ve filmi haklı olarak bir klasiktir diyebiliriz.

1978 yılında Nådens år (lütuf yılı ya da af yılı olarak çevrilebilir) şarkısını yapar. Nådens år şarkısı bir ilahi müzik altyapısına ve sözlerine sahip. Ulf Lundell’in totalde hayatına baktığımızda mistisizm, metafizik arayışının, dinin ve dahi Hristiyanlığın köklerine dayandırmak mümkün. Ulf Lundell’in gelecekte Hıristiyanlığın felsefesini benimsemesi ve dahi ilahi albümü yapması sürpriz değil.

Tabi bu albümün en iyi parçası Snön faller och vi med den (kar yağar ve biz onunla) parçasıdır. Ayrıca "Sonjas vals (Sonja'nın valsi) şarkısı hakkında birkaç şey demek gerekir. Nedense bu şarkı bana hep Nazım Hikmet'in Piraye şiirini hatırlatıyor. 

1979'da Ripp Rapp yayınlandi. Ripp Rapp albümünde benim favori parçam "Oh la la, Jag vill ha dej" (Ben seni istiyorum). Sanırım ilk tanıştığım Lundell albümü Ripp Rapp'tir. Daha İsveç'te ilk zamanlarda "Rom i regnet" (Roma'da yağmur), Taxi (Taksi), Stjärnorna (Yıldızlar) şarkılarına kulak aşinalığım vardı. Güçlü bir albüm ki gelecek güçlü, en güçlü albümlerin habercisiydi.

Ulf Lundell 23 adet müzik albümü ve 13 roman yayınladı. Hala üretiyor. Her şarkısı değerlendirmeye değer müzik altyapısına sahip. Şarkı sözleri ise başka bir çalışma konusudur. Şahsen İsveççe öğrenme sürecinde çok faydalanıyorum. Ayrıca Lundell'in şarkı sözlerinde güçlü bir anlatım var. Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları şiirlerini hatırlayın, onun gibi insan hikayeleri Lundell'in şarkı sözlerinde de var. Bu nedenle İsveç insan hikayeleri de öğrenmiş olursunuz bu şarkı sözlerinde.

Gelelim Ulf Lundell'i İsveç ve belki de dünyada iz bırakmış hale getiren en güzel şarkıya ya da en çok dinlenen, tartışılan şarkıya. Öppna landskap (açık manzara) bazı polemiklerin bir parçası olsa da İsveç milli marşı olması dahi önerildi. Güçlü bir şarkı Öppna landskap dolayısıyla müzik ve en çok sözleriyle tartışmalara neden oldu. Taraftarları, sevenleri ve karşıtları oluştu. Hatta bir sağ parti eğer iktidara gelirse şarkıyı yasaklamayı dahi düşünmüş zamanında. O sağ parti muhtemel o ki pazartesi kurulacak sağ hükümetinin en büyük destekçisi ve dolayısıyla sağ hükümete ruhunu veren paradigmaların sahibi. Lakin burası İsveç öyle yasaklama felan olmaz. Niye mi? Çünkü güçlü kurumlar var. Demokratik toplumu oluşturan paydaşlar var. Kurumsal, kültürel ve geleneksel hale gelen özgürlük bilinci var.

Ulf Lundell bugün 73 yaşında. Kivik'te yaşıyor. Bir resim atölyesine sahip. Müziği ve romanları, şiirleri kadar resimde de söz sahibi. Özellikle Kvinna vid havet (deniz kıyısındaki kadın) tablosunu çok beğendim.

Ulf Lundell 1975 yılından bu yana İsveç medyasında yer alır. Medyanın onu pek sevdiği söylenemez. Üç evlilik yaptı. Dört çocuğu var. Ailesi, özel hayatı müziği, ilgi alanları düşünce ve duygu değişim serüveni. Hayatındaki değişimler hepsi bir tartışma konusu olabilir. Fakat o asla unutulmayacak şarkıları yaratan adamdır. Tüm uğultular dindiğinde Ulf Lundell şarkıları dinlenmeye devam eder... Geleceğe kalacak onlarca klasik şarkılar bırakmıştır.

Bu pazar günü bilgisayarınızda 1987 yılında piyasaya çıkan şahane albümü Det goda livet (iyi hayat) ile dinleyerek Ulf Lundell’i keşfetmeye başlayabilirsiniz. 

Türkiye Gündemi

Bartın Amasra ilçesinde maden kömüründe 41 işçi hayatını kaybetti. Kaza değil katliam. Peki elden ne gelir? Mücadele etmek gelir. Kiminle hangi araçlarla ve hangi talepler ile kime karşı? Bu meseleleri lütfen düşünelim. Bu katliam üzerine başka söylenecek hangi söz var. Erdoğan gerçekten cüretli bir adam, katliam gününde madenin önüne gelip kader diye bir şey var dedi. Yani kendi sınıfını, temsil ettiği rejimi katliam gününde işçinin gözüne baka baka savundu. Bu denli tutarlı ve cüretle koruyor bir sınıfı. Erdoğan rejimine mücadeleyi bu derecede muhalif zekâ, cüret ve söylemle yapmak zor. 

Bakın şöyle bir sorun var. Bir maden katliamı yaşandı ve siz nereden haber aldınız? Nereden bu katliamın ayrıntılarını izlediniz? En sol haber siteleri kaç tane ve ne zaman haber yayınladı? Bunun cevabını verin kendinize yeter. 

Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu Amerika’ya bilim ve teknoloji konusunda araştırma yapmaya gitmiş. Gezi ile ilgili iki söz söyleyeceğim. Bir esnaf zamanında Instagram’a kayıt yaptırmış yeni aldığı pahalı telefonu ile. Akşam kahvede otururken de çevresindekiler “Arkadaş teknoloji, bilim mühim. Bak Instagram’da milyonlaer insan var. Takip etmiyoruz dünyayı. Etmek gerek” demişti. Nedense Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları yeni telefon almış Instagram'a kayıt yaptırmış esnaf amcaya benziyor. Neylersin ülkede seçim barajı var ve millet bu Erdoğan rejiminden kurtulmak için bazı partilere mahkûm… Türkiye'de seçim barajı yüzde 4 olsaydı, bu partiler, bu başkanlar, bu siyasi kadrolar öyle olur muydu?

Eğer gelecekte bir gün yaşanan bu günleri sorarlarsa birileri, cevabımız şudur: O meselede Selahattin Demirtaş tarafındayız, demokrasi zeminindeyiz.