Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Berlin’de Federal Almanya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanından ülkemize turist göndermesini isteyerek, “Turistin görebileceği herkesi aşılayacağız” dedi. Federal Almanya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanıyla Heiko Maas ile ortak basın toplantısında, Almanya’dan gelecek turistlere güvence vermek amacıyla, “Aşılama konusunda özellikle turizm bölgelerine ağırlık verdiğimiz gibi, tüm turizm çalışanları, otel ve restoran çalışanları, havaalanı çalışanları, tur rehberleri, şoförler dahil turistin görebileceği herkesi Mayıs sonuna kadar aşılayacağız” (1) demişti.

Bu açıklamaya yoğun tepkiler sürerken, Kültür ve Turizm Bakanlığı, olağanüstü bir kültürel bilinçle, büyük bir kültür hizmeti sunacağını ortaya koyarak (!), gülümseyen hizmetlilerin maskesinde İngilizce, “Keyfine bak, ben aşılıyım”, "Aşı oldum, eğlenin" “enjoy! I’am vaccinated (Eğlenin aşı oldum) yazılarının görüldüğü tanıtım filmlerini yayınladı.

Tanıtım filmi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, “Go Turkey” adlı gezi rehberi platformu için hazırlanmıştı.

Yerli halkın canından, turistin parasının daha önemli olduğu algılarını ortaya koyan yaklaşımları gün yüzüne çıkınca, bazı düzeltmeler yapmaya, tanıtımları kaldırmaya çabaladılar. Bu çabalar yapılanların üzerinin örtülmesine yetmedi. Kendi insanını böylesine aşağılama düşüncesinin olması bile çok üzücü.

Bu düşünceler, tanıtım için hazırlanan görseller kamuoyundan gelen büyük tepkiyle yaşama geçemedi. Ancak bunların düşünülmüş olmasının çirkinliği gizlenemedi, akıllara kazındı.

Para getiren turistleri göremeyen geri kalmış yörelerde, kırsal kesimde yaşayan insanlar akıllarının ucundan geçmediği anlaşılıyor.

Gelecek turistler, tertemiz süpürülmüş, yıkanmış tatil köylerinin resimlerini gördükleri gibi, İngiltere’den para alarak getirilip Adana’nın, Nazilli’nin boş alanlarına dökülen çöp dağlarını, bu çöp dağları içinden çıkan İngiltere araç plakalarını da görmekteler. Onlar Bakara, makarayla kandırılacak türden insanlar değiller.

Turistler keyfine bakacaklar, bu ülke için kanını, alın terini akıtmış insanlar çile çekecekler. Aşılanamadıkları, gerekli önlemler alınmadığı için ölecekler. Böylece “Yerli ve Milli” başarılarımızla övüneceğiz (!).

Kendi insanlarına içki yasak, yabancıların içmelerine hiçbir sınır yok. Benimsenen dine göre içki haramsa, turistlerin içtikleri içkilerden elde edilen gelirler de haram olmalı. Bu gelirlerle din işleri görevlilerinin, imamların maaşlarını, Kur’an Kurslarının, camilerin, din adamı yetiştiren kurumların giderlerini karşılamak dine uygun mu oluyor? İçki sağlık nedeniyle yasaklanmaktaysa, para kazanmak için başkalarının sağlığının bozulmasına yardımcı olmak, insanlığa yakışır bir davranış mı?

Tam kapanma önlemleri sürecinde turistle hiçbir kısıtlama getirmeden özgür biçimde dolaşmalarına izin verilmesi birçok yorumlara neden oldu. Bazı yazarlar “Turistleri bizden çok mu seviyorlar” başlığıyla eleştiriler getirdiler.

Ortadoğu, Arap kültürünün yaşandığı ülkelerde turistler hiç sevilmezler. Turistlerin getirdiği dolarlar sevilir.

Turistler sorgular, beyinleri gerilikler içinde çırpınan insan yığınlarına göre çok özgürdür. Geri kalmış ülke halkları gibi boyunlarını eğmezler.

Asya, Afrika Anakaralarında yaşananların yüzde biri Batılı turistlerin ülkelerinde yaşansa Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Hükümet diye bir kişi, kurum yerinde kalamaz, 1 gün içinde görevlerini bırakmak zorunda kalırlar.

Halkını başka ülkelerin halklarından daha değersiz görme değil, başka ülkelerden gelen paranın daha önemli görüldüğü topraklar buraları.

Ülke halkının yaşamını değil devletin gelirini öne çeken zihin algısı, geri kalmışlığın somut örneklerinden biridir.

Geri kalmış ülkeler yöneticilerinin genellikle halklarına söyledikleri başka, yaptıkları başka olur. Bu durum geri kalmışlığın belirgin niteliklerinden biridir.

Turistler, binlerce yıldır Ortadoğu’nun ilkelliği karşısında, giyimleriyle, davranışlarıyla, yaşam biçimleriyle, bu ilkelliği bozan görünümler sergilerler. Geri kalmış ülkelerin özellikle yönetici sınıfları onların hiçbir yanını sevmez, beğenmezler. Paralarına gelince her şeyi unutur, paralarını almak için göbek atarlar.

Geri kalmış ülkelerin yöneticileri, insanları yalnızca çalıştırıp sırtından geçinilecek bir araç olarak görenler, insanın ne yerlisini, ne yabancısını sevmezler. Sevilen tek şey para, yeşil dolarlardır. İnsanlar onlar için gelir getiren yaratıklardır.

---------------------------------

(1) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, 14.05.2021