"Kamera kayıtları var, bizzat izledim, yaralı askerleri HDP'lilerin taşıdığı yalan."

Bu sözler Tayyip Erdoğan'a ait.

Hayli iddialı sözler!

Yaralı askerleri HDP'lilerin taşıması Tayyip bey'in hoşuna gitmemiş. Bu yöndeki haberlerin HDP'nin seçime yönelik hamleleri olduğu konusunda ciddi endişeleri varmış!

Sormak lazım; acaba Erdoğan'ı durmadan açıklama yapmaya sevk eden şey ne?

Seçime yönelik hamleler olmasın sakın!

***

Tıpkı bir seçim öncesi, "benim başörtülü bacıma saldırdılar, elimizde görüntüleri var, bu cuma açıklayacağım" demesi gibi.

95 cuma geçti ama görüntüleri gören olmadı.

McCarthy'nin yaptığının aynısı. O da bir çanta ile dolaşır ve derdi ki; "Komünistlerin listesi bu çantanın içinde." İnsanların tüyleri diken diken olurdu. Daha sonra çantasının boş olduğu anlaşıldı.  Bir soğuk savaş taktiğiydi ve akıllıcaydı.

"Kabataş olayı" akıldan ve ferasetten uzak bir rezaletten ibaretti. "Elimizde görüntüleri var," diyerek bir çok insanı sindirdiler. Gezi olaylarını "din düşmanlarının isyanı" diye yaftaladılar; buna gerekçe olarak da Kabataş yalanını gösterdiler.

AKP'li biatçı vekil Mehmet Metiner bu yalanın en ateşli savunucusuydu. Bir kalpazan edasıyla "Anadolu’nun dindar kimliğine saldırdılar" diyerek aylarca yalan söyledi, insanları hedef gösterdi.

Bu süre zarfında olayın tamamen kurgu olduğu "gerçek görüntülerle" açığa çıktı. Metiner, "Paralelci polisler bize kumpas kurdu," demeyi tercih etti de "Biz aylardır yalan söylüyoruz," diyemedi. Yalanın itirafı bile ahlâksızcaydı.

O vakitler, "Görüntüleri izledik," diyen gazeteciler yalana ortak olduklarını anlayıp sessizliğe gömüldüler. Kimisi özür dileyip kendisini temize çekmeye çalıştı, kimisi de pervasızca yalan söylemeye devam etti.

Aslında ilk bakışta fantastik bir kurgu olduğu anlaşılıyordu, ama iktidarlarını korumak adına hayal mahsulü bu iğrenç yalana sarıldılar.

***

Ağrı olayını da çok basit bir mantık üzerine kurguladılar; 'çatışma durumunda Kürtler öldüğüyle kalacak, Türkler de hamasetin ve nefretin aracısı olarak AKP'ye diktatörlüğün kapılarını aralayacaktı'.

Çünkü AKP iktidarı tükendi, bu tükenmişlikten sıyrılmanın yolu milliyetçilik dediğimiz Kürt düşmanlığını körüklemekten geçiyor.

Bunun için yaralı askerleri çatışma bölgesinde bırakıp geri çekildiler.

Twitter fenomeni Fuat Avni'nin tabiriyle "zift medyasının" olaydan hemen sonra HDP'yi hedef göstermesi, iktidar sahiplerinin savaş tellallığı yapması bundandır.

Lakin işler umdukları gibi gitmedi. Kürtlerin vicdanı asker ölümlerinin önüne geçti.

Bu noktada AKP açısından olayın en hazin yanı, Genelkurmay'ın yaralı askerleri taşıyan halka teşekkür etmesiydi.

Bu teşekkür HDP açısından haklılığın, AKP açısından yalanın ve hilenin ilanı oldu.

Tayyip Erdoğan, gelecek cuma günü bizzat izlediği görüntüleri kamuoyuyla paylaşır mı bilmem ama Demirtaş izlediği görüntüleri paylaştı.

Genelkurmay Başkanlığı da görüntüleri izledi ve ikna oldu, bunun üzerine bir de "milli nizamın" dışına çıkarak halka teşekkür etti.

Hâlâ görüntü var diyorsanız, önce gidip "milli orduyu" ikna edin.