Sağ olsun Türk istihbarat servisi de olmasa Reyhanlı’da patlayan bombaların hangi ülkeden kamyonlara yüklediğini ve kimin nasıl patlattığını bilemeyecektik.

Ne büyük kayıptı bizim için. Yalnız ortada küçük bir sorun vardı. Zira Türk İstihbarat Servisi patlamayı 3 gün öncesinden öğrenmişti lakin bizler istihbarat servisinin patlamayı 3 gün önceden öğrendiğini patlamadan 1 gün sonra öğrenmiştik.

Ama dedik ya bu küçük bir sorundu ve o kadar kusur kadı kızında da olurdu. Kaldı ki Tahir Canan’ın 32 sene cezaevinde yattığı bir ülkede 1 günlük gecikme hiçbir şey sayılmazdı. Her ne kadar bu gecikme onlarca kişinin ölümüne yüzlercesinin de yaralanmasına sebep olmuşsa da önemli olan istihbarat servisinin istihbarat alabiliyor olmasıydı.

Kaldı ki Türk istihbarat servisi sadece istihbarat almakla kalmamış, aldığı istihbarat sayesinde patlamayı hangi örgütün gerçekleştirdiğini de patlamadan 1 gün sonra açıklamıştı.

Her ne kadar saldırıyı gerçekleştiren örgüt isminde dünya kamuoyu ile Türk hükümeti arasında büyük bir anlaşmazlık yaşanıyorduysa da, Türk hükümeti istihbaratı patlamadan 3 gün önce, istihbarat aldığını ise patlamadan 1 gün sonra açıkladığı için dünya kamuoyuna nazaran bir adım öndeydi.

Zira Türk hükümetinin istihbarat karnesi başarılar ile doluydu. Ne kamyonlar dolusu bombalar yakalanmıştı canlı yayınlar eşliğinde. Patlayan flaşlar eşliğinde polis köpekleri kamyon lastiklerini kokluyordu. Sırf dinlenen telefonlar yüzünden bir sürü insan hakkında kovuşturma açılmıştı. Telefonda “Mal hazır gel al” diyene “Hangi mal” diye sorular sorulmuştu. Bülent Arınç’a suikast yapılacağı endişesi ile koca bir kışlada kâğıt üstünde kâğıt bırakılmamıştı. İstihbarat servisi olmasa Survivor yarışmasını belki de Nihat Doğan sunuyor olacaktı. İstihbarat servisi sayesinde basılmamış kitap toplatılarak yazarı içeri atılmıştı. Kimileri için bu durum hiçte şık olmaya bilirdi lakin kitabın yazarı Ahmet Şık’tı. Bu ise sakıncalı bir durumdu.

MOSSAD, KGB, CIA ve MİT bir yarışma için Afrika’da bir safaride buluşmuşlar. Kim daha erken bir zürafa yakalayıp sağ olarak getirirse dünyanın en iyi istihbarat servisi olarak kabul edilecekmiş. Ve yarışma başlamış.

Aradan 1 saat geçmeden MOSSAD’ın elemanları yanlarında bir zürafayla dönmüşler alana. Sonra sırayla KGB ve CIA’nın elemanları. Lakin aradan saatler geçmesine rağmen MİT’in elemanlarından bir haber alınamıyormuş. Bütün istihbarat servisleri dört koldan onları aramaya başlamışlar. Nihayet saatler sonra çalıların arasında MİT’in elemanlarını bir ağacın başında bir şeyler yaparken bulmuşlar. Bir MİT mensubu tilkiyi ayaklarından ağaca bağlamış öteki de yanında bulunan aküyle tilkiye elektrik vermeye çalışıyormuş. Üçüncüsü de olanca gücüyle bağırıyormuş:

—Zürafa olduğunu kabul et! Zürafa olduğunu kabul et!